NİTOVİKLA olayının PERDE gerisi
KALKINMA kaynaklı - TC KAYNAKLI ayırımı !..
Turizm yatırımcısı Zekai Altan, 2007 yılında alternatif eko turizm için özel bir projeyle Kalkınma Bankası’na başvurdu.
Devlet Planlama Örgütü ve Turizm Bakanlığı bu projeyi onayladı.
‘Kalkınma Bankası kaynaklı’ kredi verildi.
2 yıllık ‘ödemesiz’ sürenin ardından, borç planına uygun ‘geri ödeme’ hiç yapılmadı.
Borç yeniden yapılandırıldı, yeni bir ödeme takvimi sunuldu.
‘Eko turizme yönelik sıkıntılar’ gerekçe gösterilerek yine herhangi bir geri ödeme yapılmadı.
Banka ‘yasal süreç’ başlattı.
Haziran 2013’te tüm taraflar mahkeme huzurunda uzlaşarak ve borçlu tarafın da isteğine uygun yeni bir ödeme takvimi yapıldı.
Yine herhangi bir ödeme olmadı.
‘Ödemesiz’ süre 1 yıl daha uzatıldı.
Yine ödeme olmadı.
Kalkınma Bankası ‘icra’ aşamasına gelse de bu yönde adım atmadı.
(Şu anda gündemde olan icra avukatın dava masraflarına ilişkin icra kararıdır, Kalkınma’nın icra dosyası yoktur.)
Buraya kadar yaptığım özet, “Zekai Altan kredi aldı, hiçbir geri ödeme yap(a)madı, yasal süreç başladı” gibi bir sonuç üretiyor.
Borç yaklaşık 700 bin Tl.
İşin bir de başka boyutu var.
Karpaz’daki ‘alternatif turizm yatırımları’ için Kalkınma Bankası tarafından 13 tesise daha kredi verildi.
Ancak bu krediler ‘Kalkınma’ değil ‘TC’ (hazine) kaynaklı!..
Kaynak farklı olsa da, kredilerdeki aracı kurum Kalkınma Bankası.
‘TC kaynaklı’ bu kredilere ‘proje değerlendirmesi’ de yapılmadı.
Ve borçların ödenmesi için geri dönüş olmadı. Ancak hiçbir ‘yasal işlem’ başlatılmadı.
Bu ‘krediler’ için her yıl ‘erteleme’ yapılıyor, ‘geri ödemesiz’ süre uzatılıyor. (Hatta kimi iddialar bu kredilerin yarısının bağışlanmak istendiğini söylüyor)
TC Yardım Heyeti, bu kredilerdeki ‘kaynağın’ sahibi olarak alacakların ‘ertelenmesi’ yönünde görüş veriyor; oysa Kalkınma kaynaklı krediler (ki Nitovikla ile birlikte üç tesis) hakkında yasal işlem yapılıyor.
İşte ‘adaletsizlik’ yaratan tablo bu.
Bu ayrımcılık neden acaba?
::::
A V U K A T N E D İ Y O R?
Nitovikla Otel’de ‘icra’ya neden olan işlem Kalkınma Bankası’nın ya da bakanlığın değil, kişisel olarak bir avukatın...
Avukat Didem Doğruyol, 47 bin TL alacağı için ‘icra’ya gitti.
‘İcra’ çok konuşuldu, peki avukat ne diyor?
- Didem hanım, Nitovikla Otel’le ilgili icra işleminin gelişimi nedir?
- Mart 2012’den itibaren baktığım 11 farklı dava dosyası var. Haziran 2013’te tüm davalılarla uzlaşarak sonuçlandırdık. Kalkınma Bankası borcuna yönelik uzun vadeli taksitlendirme konusunda bir uzlaşma oldu. Sonuçta dava masraflarımı doğal olarak talep ettim. 16 ay boyunca da Zekai beyle hep görüştüm, karşılıklı bir iyi niyet vardı. Sürekli olarak bana bir ödeme planı sunuldu ancak ödeme yapılmadı. En son eylül ayında bir aylık bir süre istendi, yine ödeme yapılmadı. Sonuçta şahsi bir alacağım olduğu ve ‘ödenmeyeceğine’ kanaat getirdiğim için de yargı yoluna gittim. Mahkeme icra kararı verdi.
- Siz, Kalkınma Bankası’nı temsilen davada bulundunuz, sizi niye Kalkınma Bankası ödemiyor?
- Usul budur, davada aleyhine karar çıkan taraf, yani davayı kaybeden masrafları üstlenir. Aleyhine hüküm çıkan taraf dava masraflarını ödemekle mükelleftir. Tüm benzer davalar için geçerli usul budur.
- Söz konusu rakam çok ağır ya da yüksek değil mi?
- 11 ayrı dosya var ve bu rakam, şahsımın değil mahkemenin takdiridir. Yani rakam yargıçların takdiri ile belirlenmiştir.
- Peki şimdi ne olacak?
- Bu süreç tümüyle benim dışımda, mahkemenin talimatıyla yürütülen bir süreçtir, kişisel bir mesele de değildir.
::::
BORÇ İÇİN GÖNÜLLÜ KATKISI
Avukatın alacağını ödemeye yönelik, turizm müsteşarı Şahap Aşıkoğlu yönetiminde ‘gönüllü’ bir kampanya olduğunu duydum... ‘Bu borcu ödeyeceğiz’ diyor, Zekai Altan dostları...
Avukat Didem Doğruyol da ‘bu yönde birkaç telefon geldi, süreci izliyorum’ dedi.
::::
GERİ DÖNÜŞÜ KİM HESAPLIYOR?
Pek çok ‘proje’ üretiliyor, devlet kaynaklı krediler kullanılıyor.
Peki bu projelerin ‘sürdürülebilir’ olup olmadığını ya da ‘geri ödeme kapasitesi’ni kim hesaplıyor, kim onaylıyor?
Bir iddia, Devlet Planlama Örgütü!..
Karpaz’daki projelere kredi sağlanırken, ‘eko turizmin teşviki’ yönünde bir ‘devlet politikası’ oluştu mu acaba?
Yoksa bile bile ‘lades’ mi oluyoruz?
‘Devlet’in bu iflaslarda ve geri dönmeyen kredilerde hiç mi sorumluluğu yok yani...
::::
KALKINMA'YA DÖNMEYEN KREDİLER DAĞLAR GİBİ !
Şu gerçekle önce bir yüzleşelim...
Yatırımcılar açısından ‘devlet borcu’ öncelikli değildir.
Hele de Kalkınma kredisi!..
- Ödenmese de olur!..
Niye?
Çünkü hükümetler değişir, siyasetçiler araya girer, nasılsa bu borçlar ‘ertelenir’…
Üstelik ‘ertelenmese’ ya da ‘ötelenmese’ dahi ödemezseniz, kimse sizden zorla alamaz.
Kalkınma Bankası’nın 22 yıllık tarihinde borcundan dolayı “icra” işlemi sonuçlanan hepsi bir örnek var, düşününüz artık.
Oysa Kalkınma Bankası’na “ödenmeyen krediler” nedeniyle yasal işlem başlatılan 100’den fazla dosya var.
90’lı yıllardan bekleyen ‘kronik’ icra dosyaları dahil.
Turizmle ilgili olanlar da 40’a yakın!..
Size “kesin rakam” veremiyorum çünkü bu rakamlar açıklanmıyor.
Net tablo yok.
‘Bilgi, veri, istatistik’ fakiri bir ülkeyiz, hem teknik olarak, hem de anlayış.
Tapu Dairesi’nde icra için bekleyen 100’den fazla dosya olduğu kesin bilgi…
Teminatın ‘borcu’ karşılamadığı dosyalar da var, çünkü ‘faiz’ saat gibi işliyor.
Çoğu zaman faiz, ana parayı aşıyor.
Ödenmek istenmiyor.
Ödenmiyor.
Ödenemiyor.
::::
KAYNAK NE?
‘Kalkınma’ kredisi ile verilen paranın kaynağı nedir?
Yurttaşın bankalardaki mevduatları.
Kalkınma Bankası’nın yatırımcıya sunduğu kredi, bankaların kasasına tutmakla yükümlü olduğu ‘mevduatların’ yüzde 20’si…
Yani Kalkınma aslında yurttaşın parasını kullandırıyor.
Eğer ‘geri ödeme olmazsa’ bu durumda yasal süreç başlıyor...
Borç yeniden yapılandırılıyor.
Uzun vadeye yayılıyor...
Yine ödenmezse...
En acı son: İcra!
::::
KÖŞEMİN BOYU YETMEDİ, ÇÜNKÜ...
İnsanların birbirini çok yakinen tanıdığı, ortak yaşam alanlarında sürekli yüzleştiği coğrafyalarda hakikati konuşmak çok daha zordur.
Kıbrıs’ın kuzeyinde Zekai Altan’ı tanıyan ve sevmeyen, turizm ve Kıbrıs kültürüne yönelik emeğini reddeden kimseler yoktur herhalde...
Karpaz’ın tanıtımında rolü çoktur.
Zor günler yaşıyor Zekai Altan ve dün, oteliyle ilgili bir icra işlemi nedeniyle kendini ateşe vermek istedi.
Gazeteci Can Dündar, son yazısında ‘Gazete(ci)ler niye var’ sorusunun yanıtını aramıştı.
Televizyon hayatımıza girdiğinden beri hele de internet ve sosyal medya; insanlar ‘anında’ bilgi ya da haber paylaşıyor, yorum yapıyor.
“Gazete(ci)lerin yeni işlevi, gelişmelerin ardındaki geniş çerçeveyi, es geçilen boyutları sunmak, gösterilmeyeni yazmak” gibi bir yorum yapıyor Can Dündar...
Sosyal medyadaki duygusal tepki ve paylaşımları izlerken, Zekai Altan’ın geldiği ya da getirildiği duruma üzülmemek de elde değil.
Hatta isyan etmemek.
Böylesi bir ruh halinde meseleyi çok taraflı öğrenmeye, anlamaya, araştırmaya çalıştım.
Umarım ki bu ‘kriz’ hem insani, hem de hukuk zemininde çözülür, mesele sosyal bir yaklaşımla geniş bir çerçevede ele alınır.