Nitovikla’yı ve kültürümüzü yaşatmak…
Nitovikla yaşamak için direniyor.
Kalkınma Bankası avukatının alacağına karşılık Nitovikla eşyalarına el koymak istemesiyle Zekai Altan’ın oteli ve kendisini yakmaya çalışmasını izlemiştik bir süre önce…
Sevgili Zekai dava masrafını ve Kalkınma Bankası’na olan taksitlerini de ödeyememişti.
Zekai Altan ve ailesine destek mesajları yanında “tamam ama neden bu kadar zaman ödeyemedi?” soruları da soruldu olayın ardından…
Bunun cevabı çok kolay aslında;
Ödeyecek parası olmadı da ondan…
Yoksa insan bu kadar sıkıntıyı neden çeksin ki!
Bankaların tacizlerine, avukatın alacağı karşılığında icrayı kullanmasına borçlu biri neden katlansın!
Bundan zevk alacak hali yok ya!
Çoğu zaman, özellikle kamudan özel sektöre bakışta böyle şüpheli bakışlar çoğunluktadır.
Ben de yeri geldiğinde yazarım; ‘üretim zor zanaat’ derim, ‘gelirlerin giderleri karşılayacak duruma gelmesi için normal bir ekonomik sistemin varlığı çok önemli’ derim, ‘gelirlerin tl, giderlerin döviz olduğu bir sistemde üretim yapmak, ticaret yapmak, hizmet üretmek çok kolay değil’ derim.
Sanırım ekonomistlerimiz de bu yazılanları onaylayacaklardır çünkü özel sektörde iş yapmaya çalışan biri eğer bir kenarda kendini yeterince güvende hissettirecek parası veya malı-mülkü yoksa çok zor günler, geceler yaşar.
Bir yerlerden hazır gelecek parası yoktur, kendisi gelirini-giderini ayarlayacak, çalışanı varsa onların haklarını sağlayacak, kendi ailesinin ihtiyaçlarını karşılayacak, geleceği için sürekli planlar yapacak. Gece yastığa kafasını koyduğunda geçen günün stresi ile gelecek günün stresi birleşir.
Nitovikla örneğine gelirsek; Zekai Altan, eko-agro turizmde yılların deneyimini kazanmış ve çoğu kişi ve yere aktarmış değerli bir arkadaşımız…
Altan, Karpaz bölgesinde çoğu tesisi çalıştırmış, turizme kazandırmış, bu yönde büyük çaba harcamış bir kişi…
Son olarak da Kumyalı’da aldıkları eski bir evi ailece restore etmişler, ek odalar yapmışlar, eko-agro turizme uygun hale getirmişler ve Kıbrıs kültürünü ısrarla yaşatmaya çalışırlarken, emeklerinin karşılığında ailelerinin de geçimini sağlamaya çalışıyorlar.
Nitovikla’ya gidenler bilir; Zekai Altan, eşi ve kızı sürekli iş başındadırlar… Yemek de, bulaşık da, servis de, odaların hizmeti de, müşteri memnuniyeti de hep onlara aittir.
Bu emeğin karşılığında en azından hiç olmazsa ertesi günün de sorunsuz geçeceği rahatlığını sonuna kadar hak ederler ama…
Öyle olmuyor işte… Bu ülkede kredi ile iş yapabilmenin dayanılmaz ağırlığı Nitovikla’nın üzerine çöktü. Zekai buna isyan ediyor. Elbette ki alacaklının baskısını sürekli ensesinde hissetmek yerine rahat bir ödeme planını o da yapabilmek isterdi.
Ancak olamadı, destek az geldi.
Şimdi yeniden, daha da direnmek için yeniden destek bekliyorlar. Olayın ilk günlerindeki destek çağrıları bitmemeli… Bu desteği vermeye hazır kitleler görüyoruz ne güzel ki… Okullar gidiyor, gruplar gidiyor, aileler gidiyor, Nitovikla’ya ve kültürlerine sahip çıkıyorlar.
Ancak desteğin sürekliliği önemli… Bu durumu sadece destek olarak da almamalı, Nitovikla’da geçireceğiniz birkaç saatin veya günün keyfini ve huzurunu da uzun süre bünyenizde hissedecek olmanın güzelliğini düşünün.
***
Bu arada Kalkınma Bankası avukatının istediği 36 bin TL’yi turizm örgütleri toplamış ve Nitovikla adına yatırmışlar ama söz konusu avukat 11 bin tl daha alacak çıkarmış.
Eğer Kumyalı’ya gidemiyorsanız, Vakıflar Bankası’nda açılan 35-300-1367 nolu hesaba da destek verebilirsiniz. Ne kadar yatırabilirseniz…
O desteğinizin kültürümüze gittiğini unutmayınız.