1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Nnyalan söylüyorsun!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Nnyalan söylüyorsun!

A+A-

Yeşilçam’ın en sevdiğim repliklerinden biridir; genelde Cüneyt Arkın’dan duyuyorduk; “Nayır nolamaz!”...

Bir de “yalan söylüyorsun” ifadesinin başına, “n” harfini koyup söylenen “nnyalan söylüyorsun” ifadesi...

Bayılıyorum...

-*-*-

Dün gazetelere bakıyordum...

Ersin Tatar, Azerbaycan'ın Bağımsızlık Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, “Kaderimiz ve geleceğimiz birdir. Türkiye, Azerbaycan ve KKTC her daim ve her koşulda bir bütün olacaktır” demiş…

Aklıma Cüneyt Arkın geldi; “Nnnyalan söylüyorsun!”…

-*-*-

“Kaderimiz ve geleceğimiz birdir. Türkiye, Azerbaycan ve KKTC ‘bir millet üç devlet’ olarak her daim ve her koşulda bir bütün olacaktır” demiş Tatar!

Bu da doğru değil!

Yani burada da Cüneyt Arkın devrede; ““Nnnyalan söylüyorsun Ersin!”          

-*-*-

Çünkü, Tatar’ın bahsettiği “bir millet üç devlet”, ne Türkiye ne de Azerbaycan’ın resmi açıklamalarında yer aldı!

Yok öyle bir söylem!

Azerbaycan’ın da yok, Türkiye’nin de!

-*-*-

Yıllardır bu konuda bize doğrular anlatılmıyor.

Azerbaycan’ın, “sıkı dostumuz” olduğu yalanı söyleniyor.

Azerbaycan, defalarca, KKTC diye bir devleti tanımadığını açıkladı...

Nedir bu yalanın sebebi?

Nasıl bir hesaptır, bu yalanı sürekli dile getirmenin hesabı?

-*-*-

Bütün bu yalanların tek bir sebebi vardır; Kıbrıs’ın çözümsüzlüğünün devamı...

Azerbaycan’ın KKTC’yi tanımadığını ve tanımayacağını çok iyi biliyorlar.

Dağlık Karabağ konusu bir yana, Azerbaycan’ın uluslararası ilişkileri, KKTC’yi tanımasını imkansız kılıyor.

Aslında “tıpkı Türkiye” gibi!

-*-*-

Yani, Türkiye’nin bile tanımadığı veya tanıyamadığı KKTC’yi, Azerbaycan’ın, Libya’nın, ne bileyim Tanganika’nın ya da Zurnakka’nın tanıyacağını sık sık Yeşilçam senaryosu gibi gündeme getirenler, yine Yeşilçam’a ait o ünlü repliği dile getiriyorlar; yani “nnnyalan söylüyorlar!”...

-*-*-

Bu güruhun, bu kötülükçü, işgalci ve ne acıdır “yalancı” insanların tek hedefi Kıbrıs’ta çözümü engellemektir.

Çünkü Kıbrıs’ta çözüm, bu kötü insanların, bu yalancıların hiç işine gelmemiştir ve hala gelmiyor!

-*-*-

Haaa “tek millet üç devlet” diyor ya Tatar; doğru olmadığını bilmiyor çünkü bilecek kapasiteye sahip olmadığını artık herkes çok iyi görebiliyor...

-*-*-

İlla ki ısrar edecekse, dünkü Türkiye gazetelerine bakmasını tavsiye ediyorum: Mesela Ak Parti’nin ve Tayyip Erdoğan’ın en büyük destekçisi bir gazetenin dünkü manşeti şöyleydi:

“Bir millet iki devlet tek festival”...

Bir yerde festival açılmış da, bu festivale Türkiye ve Azerbaycan cumhurbaşkanları da katılmış da!

E bizimkisi neredeydi?

-*-*-

Bildiğiniz gibi!

Diyecek bir şey bulamıyorum!

Ama sakın, sinirlerinin son zamanlarda iyice bozulması, “bir millet iki devlet tek festival” etkinliğinde de unutulmuş olmasından kaynaklanmasın sakın!

İster misiniz, Türkiye’ye girişi bile yasaklansın?

Ha ha ha!

-*-*-

Ersin Tatar kardeşim bey; lütfen bir yere not al; Azerbaycan – Türkiye ve tek millet üç devlet söylemi; “nnnyalan”dır!

Söyleme, çocuklar bile artık senle alay ediyor; bilgine!


Tıpkı siyasetimiz gibi sahillerimiz de kirlenmiş ve güvenilmez!

435e4c96-4b9a-4a99-8326-c8c00d9a6559.jpg

Büyükkonuk Belediye Plajı...

Henüz açılmadı...

-*-*-

Deniz yukarıdan bakınca, “cam” gibiydi...

Zorla indik.

Bir taraftan deniz, öte taraftan seller ve erozyonla sahil şeridine inmek çok zor...

Ama en acısı mı?

Deniz ve sahil son derece kirli!

-*-*-

Plastik, lastik, katran ve garip bir köpük...

“Sezonu açamadık”...

Suya giremedik.

-*-*-

Aynı bölgede, Balalan istikametinde üç – beş tane daha koya veya sahile baktık...

Gerçekten alışılmadık ölçüde plastik ve atık dolu...

-*-*-

Balalnı geç, Karpaz anayoluna çık, sola dön, Erenköy’e git...

Öyle yaptık...

Erenköy Halk Plajı tertemiz.

Ve bakımlı...

Kalabalık...

Sevindirici...

-*-*-

Ayios Thereissos Kilisesi’nin yan tarafı, ön tarafı bakımlı...

Az ileride Erdoğan Özbalıkçı hocanın Theresa Hotel – Restaurant’ının yanındaki veya bu otele ait küçük koy ve plaj da pırıl pırıl...

-*-*-

Peki, genelde tüm sahillerimizi ama özelde; girişi bedava ve kirlenmemiş Yudi Plajı’nı kim temizleyecek?

Resmen plastik istilası altında...

Ve üstelik su da kirli...

-*-*-

Evet plastik kirliliği tüm Akdeniz’in son yıllardaki en büyük sorunu ama bizim sahillerimiz, korkutuyor!

Dün deniz “çarşaf” ya da “cam “ gibiydi; küçük bir akıntıcık bile yoktu; kir rahatsız edici boyutun üzerindeydi...

-*-*-

Peki belediye?

Hangi belediye?

Büyükkonuk mu yoksa Mehmetçik mi?

Birleşecekler mi, birleşmeyecekler mi?

Seçim ne zaman yapılacak?

Hangisi temizleyecek?

Hangi parayla?

Ne zaman?

-*-*-

Kısacası, sahillerimiz, kıyılarımız, denizlerimiz de siyasetimiz gibi!

Kirlenmiş ve güvenilmez!

-*-*-

Sadece plastik mi?

Sadece tüm Akdeniz’de gezen plastik dağları mı?

Değil!

-*-*-

Kuzey Sahili dediğimiz taaa Sadrazamköy’den Dip Karpaz’a kadar olan bölgenin özellikle bazı yerleri, doğanın asla kaldıramayacağı büyüklükte beton kirliliği altında...

Bunca konut veya bunca iş yerinin atığı; doğru dürüst bir arıtma sistemine sahip değil!

Her pisliğimiz, önce toprağa sonra denize veya doğrudan denize akıyor!

Ve doğru dürüst bir çevre yönetimi olmazsa; Ada’nın Türkiye’ye bakan ve tabii ki Türkiye tarafından kontrol edilen tarafında denize girecek tek sahilimiz kalmayacak!

Bu yazı toplam 3408 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar