NOBEL ve Sevgül...
Elbette gururluyuz.
Yitik çocukların, hayallerini erteleyen eşlerin, bir daha asla eskisi gibi gülümseyemeyen ana babaların, hep kırık kalmış kalplerin öyküsünü öğrenmişsek...
Sevgül Uludağ’ın emeği büyüktür.
* * *
Elbette mutluyuz.
Çünkü bizler “gazetecilik”le birlikte bu adada birer “barış aktivisti” olmayı yeğledik. Kıbrıs’ın yarısını değil, tümünü yurt bildik, hayatımızı barış idealine adadık.
* * *
Yenidüzen’in usta gazetecisi Sevgül Uludağ “Nobel Barış Ödülü”ne aday gösterildi. Bu gelişmeyi, Politis gazetesi Yayın Yönetmeni, sevgili dostum Dionysis Dionysiou ile birlikte duyurmak onurunu yaşadım.
20 sene oluyor neredeyse… Sevgül sokakta… Gece ya da gündüz, Baf ya da Karpaz fark etmeden... Toprağına kan sızmış bu coğrafyada “hayat” eşeliyor.
Yüzlerce kayıp insanın öyküsünü dinledi, avuçlarında gözyaşı biriktirdi, yüreklerdeki nefreti sevgiye dönüştürmek için didişti, durdu.
Toprağın altındaki kadar üzerindeki kayıpları da hepimize anlattı.
Tehdide, tacize, baskıya aldırmadı, direndi, direndik birlikte...
* * *
Kıbrıs’ımızı milliyetçilik ve fanatizm böldü, kanattı, yardı, yaraladı.
“Ulus”ların kışkırttığı yerde “büyük insanlık” unutuldu.
İşte o insanlığın peşinden koştu Sevgül... Ve hepimize gösterdi ki Türkçe ya da Rumca dili yoktu ölümün, kaybın, hasretin, umudun, acının...
* * *
Barış namlunun ucunda ya da egemenlik yarışlarında değil… Suçlama oyunlarında değil barış, insanların yüreğinde bir yerde… Barış sokakta; bir ananın göz pınarlarında, bir evladın düşlerinde…
Barış, kayıp çocuk kalplerinde…
* * *
Birbirine çok benziyor bu yurdun yaralı ve acılı insanları… Kurbanları birbirine çok benziyor bu yurdun…
Tıpkı canilerinin ve katillerinin birbirine çok benzediği gibi…
Sevgül’ün yazı dizilerinde yalnızca öfke ya da isyan değil, umut da vardır.
Onlarca insanlık öyküsü de…
* * *
Sevgül’ü yeniden kutluyorum. Barış gazeteciliğinin onurudur bugün...
Umarım bu çabaların asıl ödülü birleşik bir Kıbrıs’a tanıklık olur.