Normalleşmek ‘ayrılıkçı siyaset’le olmaz
Gündemde ‘Dijital Yeşil Geçiş Kartı’ var şimdi.
Yeniden “normalleşme” adımları var.
Bunun için de Avrupalı yaklaşımlar gerekiyor; öyle meydan okuyan, düşmanlaştıran, uluslararası hukuktan uzaklaşan duruşlar değil.
Vizyona ihtiyaç var vizyona!
Dünyayı seven bir vizyona...
Partiliyi memnun etmek, eşi dostu sevindirmek, semboller üzerinden duyguları kabartmak, yalvar yakar ülke yönetmek, gerçek üstü hayaller kurmak, sürüklenmek ve savrulmakla bir yere kadar...
Bilimin, bilginin, hukuğun, insan haklarının, demokrasinin, laikliğin, katılımcılığın, iradenin olmadığı yerde “normalleşmek” mümkün değildir.
Hele inkarla hiç olmaz!
Hele yüzleşmeden...
Eğilip bükülmekle, “evet efendim, tamam efendim”le, pısırık ve sinik siyasetle gideceğiniz yer ortada!
“KKTC” şimdiki değil (!)
Kırk senede gördük, anladık.
Avrupa Birliği’ni “düşman” olarak ilan ediyor, Birleşmiş Milletler’in önüne kendi kararlarına ters öneriler koyuyor, “güç” üzerinden siyaset yapıyorlar... Komplo teorilerinden söz ediyorlar sürekli...
Peki, ne yapacağız salgının ardından?
Turist gelecek, uzaktan bakacağız!
Dünyanın kapılarını açamayacağız yine çünkü ne kadar anahtar varsa, milliyetçi masallarla yutacağız.
“Yeni siyaset” dedikleri çok daha fazla içe kapanmaktır, çok daha fazla dünyadan uzaklaşmak...
Türkiye’ye “yanaşmak” hatta “içine kaçmak” dışında hiçbir projeleri olmayanların, dünyaya dost adımlar atması mümkün değildir.
Çünkü barışın, çözümün, evrensel değerlerin dilini konuşmuyorlar.
Öyle kabadayılık ya da ilhak politikalarıyla bir yer ulaşmak mümkün değildir.
Avrupa Birliği pasaportuna sahip olanları hedef gösteriyorlar; bu pasaporta sahip olabilme hayali kuranların da umudunu öldürüyorlar.
Hangisi gidecek de bir Avrupalı yetkiliyle görüşecek?
“Ya Taksim Ya Ölüm”de takılmış kalmışlar...
Yıllar yıllar öncesinde...
Öylesine eski, öylesine köhne...
‘Sirenler’ Hızır Servis için çalıyor!
Sağlık Bakanlığı’nın “Hızır Komitesi” son bir yıldır hiç toplanmıyormuş.
“Gece yarısı irkilerek uyandım” demiş, sokağa çıkma yasağı olan saatlerde, acı acı çalan ambulans sirenlerinden dert yanmıştım.
“Trafik yoksa eğer bu sirenler niçin” diye sorarak.
“Ambulanslarda siren elbette trafik yoğunluğunu açmak içindir, eğer trafik yoksa sirene de gerek yoktur” dedi eski başhekimlerden biri…
Hızır Acil Servislerini yeniden yapılandıran isimlerden Dr. Mehmet Avcı da aradı, “Geçmişte, özel bir hastanenin ambulansına, gereksiz yere siren çalıştırdığı için polisten ceza kesmiştik” diye bilgi verdi.
Dr. Avcı ayrıca, Hızır Servislerin “radar” geçişlerinin dahi incelediklerini ve aşırı sürat durumunda, bunun içeriğini araştırdıklarını anlattı.
“Siren konusu elbette hassas, bu bir yönetim ve organizasyon meselesidir” diye ekledi, sevgili doktorumuz, Sağlık Bakanlığı’nın “Hızır Acil Servis” komitesinin de unutulduğu bilgisini verdi.
Bunun da takipçisi olacağız!
Sağlık Bakanlığı “yeni atama kararnameleri”nden fırsat bulursa eğer “Hızır Acil Servis”e de el alacaktır, eminim…
“Türkiye rehberine göre gitmek zorundaydık”
Covid-19 tedavi protokolüne yönelik meraklı sorumlarıma, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Emine Kamiloğlu’ndan yanıtlar geldi.
İki temel sorum vardı, biri “karantina” süreçleri...
Covid-19 pozitif bir kişiden adanın kuzeyinde 15 günün ardından yeniden test isteniyor, negatif çıkarsa bir hafta daha istirahat ve ardından yeni bir test… Oysa güneyde ve Avrupa’nın birçok ülkesinde onbeş günlük karantinanın ardından, kişi hayatına dönüyor.
Bir diğer mesele de Covid-19 pozitif tedavi protokolünde, 24 saatte 17 hapla tedavi başlıyor; Avrupa’da yalnızca vitamin ve ağrı kesici veriliyor.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Emine Kamiloğlu şunları söyledi.
- Tedavi ve tedavi sonrası karantina süresini biz belirliyoruz. Türkiye rehberine göre gitmek zorundaydık çünkü Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) önerdiği ilaçlarına çoğuna ulaşamıyoruz maalesef.
- Bu ilaçlar hem çok pahalı hem de tedarik sorunu var.
- Semptomu olmayan özellikle de genç hastalara tedavi verilmemesi taraftarıyım. Doktor arkadaşların çoğu da aynı fikirde… Ancak bazı önemli hususlar nedeniyle bir süre daha tedavilere devam etme kararı aldık.
- Ayrıca bugüne kadar tedaviye yönelik bir komplikasyon görmedik. Üstelik ölüm oranlarımız dünya oranının çok çok altında, bu da bize tedavi şemalarımızda bir problem olmadığını gösteriyor
- Karantina süresi tedavi sonrası 2 haftaydı, bunu 1 haftaya indirdik. Sonradan pozitif çıkan hastaları bulaşıcı olabileceği yönünde makaleler varken serbest bırakamayız.
- Evet, temkinli olmak zorundayız çünkü burası KKTC ve bizi bizden başkası korumuyor.
- Her ülkenin koronada çizdiği sağlık politikası sağlık alt yapısı ve mali gücü ile ilişkilidir.
Doktor Emine Kamiloğlu’na duyarlılığı ve yanıtları için teşekkür ediyoruz.