Nüfus mahrem değil...
Son günlerde KKTC nüfusu ile ilgili tartışmalar en yüksek düzeyde devam ediyor. Geçtiğimiz gün İçişleri Bakanı sayın Ayşegül Baybars bir rakam ortaya koydu. Cumhurbaşkanı rakamı inandırıcı bulmadı.
Tartışmalar sürerken Meclis kürsüsüne çıkan Baybars “nüfus üzerinden yapılan tartışmalara son verilmesi gerektiğini vurguladı ve herşeyden önce ‘nüfus’ nedir bunun bilinmesi gerekir” dedi.
Konuşmasında bir ülkenin nüfusunun o ülkenin mahremi olduğunu iddia eden Baybars nüfus tartışmalarının ortalık yerde yapılmasının yanlış olduğunu söyledi.
Mahrem şeyler ayıp şeylerdir. Demek ki bu ülkenin sayın bakanının deyimi ile olmayan nüfus politikasında ayıp şeyler var. Bu nedenle mahreminin ortalık yerde tartışılmaması gerekir.
Olmadı. Bu doğru değil. Bir ülkenin nüfusu bütün detayı ile bilinmeli, tartışılmalı ve gelecek planlamasında temel alınmalıdır.
Ülke nüfusu bilinmeden ne okul, ne hastahane, ne hapishane, ne de başka bir planlama yapamazsınız. Yaparsınız ama yaptığınız plan havada kalır.
Belediyeler için nüfus bilinmeden iş yapmak da hizmet vermek de zordur. Bugün neredeyse bütün belediyeler bu konudan dertlidir.
Ama bence en önemlisi ülkenin olmayan nüfus politikası, ya da bizim dışımızda bize dayatılan, bizim benimsemediğimiz nüfus politikasıdır.
Bu ülkede uzun yıllardır uygulanan bir nüfus politikası vardır. Bu da bu topraklara Türkiye’den nüfus taşımadır. 1974 sonrası tarım işgücü adı altında getirilen nüfus burada artık 3.üncü nesile ulaştı. Ama nüfus taşıma durmadı.
Özellikle 1980’li yılların ortasından sonra her türlü işte çalışmak üzere nüfus taşıma devam etti. Ardından da 10 yıl, 15 yıl, 20 yıl burada yaşayanlar vatandaş olmalıdır kampanyası açıldı. Seçimler yaklaştığı dönemlerde oy uğruna kitlesel vatandaşlık dağıtıldı. UBP iktidarları döneminde bu had safhaya ulaştı. 1993 seçimleri öncesinde ve özellikle 2003 seçimleri öncesinde binlerce kişiye yasal duruma bakılmaksızın vatandaşlık verildi.
Bu sayede Kıbrıslı Türklerin iradesiyle oynandı. 2009 seçimlerinden sonra UBP’nin tek başına iktidar olmasıyla vatandaşlık dağıtma yeniden hortlatıldı. Bugün artık kimin ne kadar yurttaşlık verdiği, kimin bu işlerden fakir fukaradan rüşvet aldığı sokaklarda konuşuluyor.
Bu nedenle 2004 referandum öncesi BM’ye verilen listede 1974’den 2004’e kadar vatandaşlık verilen kişi sayısı 45 binden azdı. Buna doğuştan yurttaş olan yaklaşık 120 bin kişiyi da eklerseniz toplam vatandaş sayısı 165 bin olur.
2004’den 2019 Mart ayına kadar geçen 15 yılda KKTC yurttaşlarının toplam sayısı 252 bin olarak açıklandı. Yani 15 yılda 90 bin kişi arttık. Bu da 15 yılda % 54.5 artış demektir.
Bu artışın doğal nüfus artışıyla bir ilgisi yoktur. Çünkü nüfus artışının en yüksek olduğu ülkelerde bile yıllık nüfus artışı %3-5’i geçmez.
Demek ki bu ülkedeki nüfus artışı doğal değil. Bu nedenle artık bu konudaki mahremiyeti bir kenara bırakarak açık açık herşeyi tartışmamız gerekir. Aksi halde bu ülkede hiçbir gelecek planlamasını doğru dürüst yapamayacağız.
Artık bu işe bir dur demeliyiz. Bu kadar yeter. Bu ülkenin nüfusuyla daha fazla oynanmasına izin verilmemelidir.