“Nüfus politikası şart” diye diye!
Yıllarca ülkede bir “nüfus politikası”na ve yurttaşlıkla ilgili ciddi kriterlere ihtiyaç olduğu söylendi.
“Siz Türkiye'den gelenlere karşısınız” dediler.
Ada'ya yığıldıkça yığıldı nüfus...
Hem huzursuzluk büyüdü, hem de planlama yapılamadı.
Okullara sığmadı öğrenciler, trafik iyice altüst oldu, acil servisler taştı.
Yeni yeni okullar, hastaneler, sanat merkezleri inşa edemedik ama yeni bir cezaevimiz oldu.
***
“Nüfus politikası şart” dedikçe bunu Türkiye karşıtlığı olarak sundular.
İnsanları kışkırttılar inatla…
Kamu okullarında her sınıfta, bir ya da iki Türkiyeli çocuk olurdu, geçmişte...
Subay çocuklarıydı genelde ya da şube banka müdürlerinin çocukları…
Öyle bir noktaya gelindi ki şimdi bir ya da iki Kıbrıslı çocuk var her sınıfta…
Hastanelerin Acil ya da Poliklinik hizmetleri de yalnızca gelen nüfusa kilitlendi.
Böylece ticarileşme büyüdü, özel okul ve hastanelerle yeni bir dünya yaratıldı; mekanlar da hizmetler de nüfusa göre ayrıştı.
***
Nüfusun kendisi değil ama siyaseti üzerinden konuşmak adeta yasaklandı!
"Gelen Türk, Giden Türk" diyordu dönemin lideri!
İçişleri Bakanları her daim TC Elçiliği üzerinden "yurttaşlık" baskısıyla görev yaptı.
“Turist” vizesiyle gelen “işçi”ye ses edilmedi, özel afların ardı arkası kesilmedi.
Ülkeye profesyonel görevle ya da memur olarak gelenlere “istisnai” yurttaşlık verildi.
Öğrenci, müdür, elçilik mensubu, komutan yakını, yandaş uzadıkça uzadı liste…
Çalışma izni yurttaşlık hakkına dönüştü, mühür sayıldı, kimlik dağıtıldı.
***
Şimdi işin rengi değişti artık!
Mühür sırasında bekleyenlerin çoğu Pakistanlı, Türkmen, Rus…
Yakında Nijeryalı olacak.
“Türk soyu” dışında fazla yurttaş yapılmaması için ötekiler genelde “güvenlik soruşturması”nda takılıyor.
Türkiye’den gelen ucuz işçiye de iş yok artık çünkü yabancı dil bilmiyorlar.
Hem daha ucuzları geldi, hem daha çok dünya görmüşleri, bilmişleri…
Garsonu da benzincisi de bakıcısı da bahçıvanı da temizlikçisi de hep Türkiye’den geliyordu geçmişte… Şimdi yeni yeni Türkçe öğreniyor tümü….
Rusça konuşan çocuklar için okullarda özel adaptasyon programı konuşuluyor şimdi...
Nüfus politikası yok halen…
***
"Yabancı" tanımı Kıbrıs'ın kuzeyinde "bir başka ülkeden gelen, o ülke yurttaşı olmayan kişi" şeklinde yapılmıyor.
“KKTC” ve “TC” yurttaşı dışındaki kişilere “yabancı” deniyor.
İşte o nedenle “nüfus politikası” da oluşturulamıyor.
İstenmiyor herhangi bir kriter, nizam, düzen, kural…
Ada yarısındaki kuşatma “normalleşme”ye izin vermiyor!
Güneyde 1.462 Yunanistan seçmeni, kuzeyde 140.111 seçmen
Sizce bir tuhaflık yok mu?
İkisi de “garantör.”
Ya da yaygın tanımla ikisi de “anavatan.”
Hem Türkiye seçimlerini yaşadık son bir ayda, hem Yunanistan…
Kıbrıs’ta hem Yunan seçmeni oy kullandı, hem Türkiye…
Güneyde, Yunanistan vatandaşı 1.462 seçmen var.
Kuzeyde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 140.111 seçmen.
Kıbrıs’taki TC seçmen sayısı 140 bin 111 olarak açıklanmıştı ya...
Seçim sonuçlarının yer aldığı tablolara ise Lefkoşa üzerinden “toplam seçmen sayısı” 129.727 olarak yansıdı.
Orada dahi tam bir netlik yok.
Bu farkı nasıl yorumlarsınız?
Bir yanda 1.462…
Diğer yanda 140 bin!
Katbekat!
Şimdi bir yabancı sadece bu rakamlara bakarak, adanın kuzeyinin Türkiye’ye ilhakından söz etse ne diyebilirsiniz?
‘Durumum yok’
İş ilanları sayfası var, sosyal medyada...
Son dönemlerde Kıbrıs'a yönelik talep dikkat çekiyor.
"Türkiye'deyim, Kıbrıs'ta iş arıyorum."
Kıbrıs'a yeniden bir yönelme var.
Erdoğan'ın yeniden seçimi kazanması ve Türkiye'de ekonominin iyice dibi görmesiyle, adaya daha da nüfus akışı bekleniyor.
Türk Lirası eridikçe Türkiye’deki yoksullar kendine kaçacak yer alıyor.
Demokrasi ve özgürlükler geriledikçe, Türkiye’deki aydınlar, başka ülkelere yol alıyor.
“Gelmek istiyoruz çünkü artık yaşanacak yer olmaktan çıktı buralar” diyor kimileri açık açık…
İyi de burası daha ne kadar "nüfus" taşıyabilecek?
Okulların, hastanelerin, yolların hali ortada!
"Girne'ye geldim, bugün ikinci günüm, durumum yok, lütfen çiftlik işi, otelde resepsiyon, bahçe işleri... Lütfen parkta yatıyorum, yardımcı olunuz."
İnsan hem üzülüyor, hem ürperiyor.
Kıbrıs siyasetini dizayn etmek ya da vali edasıyla gezinmek yerine keşke gerçekten "TC Elçisi" olsa elçi de yurttaşlarıyla ilgilense...
Türkiye’den Kıbrıs’ın kuzeyinde iş arıyorlar.
Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği sahibi gençler de adanın güneyinde iş bakıyorlar.
Nereye varacak bu gidişat bilmiyorum ama 'durum' iyi değil pek!