1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Nükleere tepki
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Nükleere tepki

A+A-

 

Olası bir tehlikenin sonuçları başımıza gelmeden önce o tehlikeyi pek umursamıyoruz.
Ta ki başımıza bir bela gelsin…
O zaman (eğer sağsak, sağlamsak) tepki koymak aklımıza gelir.
Öncesinde sanki “o tehlike bizden uzak, bize bir şey olmaz” düşüncesindeyiz.
Hatta düşüncesinde bile değiliz çünkü o tehlikenin farkında değiliz.
Farkında olmadığımız bir şey için de düşüncemizin olması beklenemez herhalde!
Oysa bizi etkileme oranı yüksek, insanın hazırladığı bazı tehlikeleri önceden farketmek ve gerekli tepkiyi koymak önemlidir.

***

İşte Akkuyu…
Hani hemen dibimizde Mersin’de, Akkuyu’da kurulması kararı alınan nükleer santral.
Recep Tayyip Erdoğan “kim ne derse desin kurulacak” diyor.
Diyor da aldırdıkları ÇED raporuna rağmen nükleer santrallerin tehlikeleri daha önceki kazalar ve olaylarla belgelenmiş. Ülkemizdeki Nükleere Hayır Platformu da 11 Ocak’ta düzenlediği konferansın sonuçlarını açıkladı. Burada da tehlikeler sayılıyor;
Kıbrıs olası bir kazada radyasyondan etkilenecek bölgelerin başında geliyor. Kaza olmasa da olumsuz etkilerinden en çok etkilenecek yine Kıbrıs. Radyoaktif serpinti 300 kilometrelik alanı etkilerken Kıbrıs, Akkuyu’ya sadece 90 km mesafede… ÇED raporunun da eksik olduğu belirtilen sonuç bildirgesinde “Olası bir kazada radyasyonun ne kadar ve nereye doğru yayılacağı irdelenmemiş modelleme çalışması yapılmamıştır. Bu nedenle kaza durumunda ne gibi önlemler alınacağı belirsizdir. Trityum ve karbon izotopları, santralden çıkabilecek radyoaktivite içerisinde gösterilmemiştir ve yanıltıcı bilgi verilmiştir. Nükleer santralin uranyumdan enerji üreten yani yanmanın olduğu en kritik kısmının tam olarak nereye konulacağı raporda belirtilmemiştir. Depremsellik açısından jeofizik analiz ortaya konulmamıştır” deniyor.

***

Bildirgede kazalar ve olaylar da hatırlatılıyor. 1986’da hala etkileri süren Çernobil, 2011’de Fukuşima kazaları hatırlatılıyor, Uluslararası Nükleer ve Radyolojik Olay Ölçeği (INES)’ne göre 1987-2013 arasında da nükleer santrallerde 611 olayın yaşandığı belirtiliyor.
40-50 yıllık nükleer santral geçmişine rağmen henüz nükleer atıkların saklanması ve imhası için kesin bir çözüm yok. Atıklar terör hedefi haline gelebiliyor ve nükleer silah yapımında da kullanılabiliyor.

Nükleer santraller çeşitli hastalıklara yol açabiliyor, özellikle çocuklarda lösemi baş gösteriyor. Yüksek deprem riski taşıyan bölgelerde (ki kurulacak yer de deprem riski altında yeralıyor), doğal değeri yüksek ve insan nüfusu fazla olan yerlerde kurulmaları da en başta değerlendirilmesi ve ÇED raporuna olumsuz yansıması gereken şeylerdi ancak raporda bunlar yer almadı.

***

Şimdi tabii ki hem Türkiye’de açılan davalar, hem Kıbrıs’ta yükselen tepkiler Akkuyu Nükleer Santrali inşaatını durdurur mu emin değilim ama bu tepkiyi güçlendirmek ve sağlıklı geleceğe sahip çıkmak önemlidir.

Bu yazı toplam 2040 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar