O alkışlar...
Ahmet Ulaş dün alkışlarla uğurlandı son yolculuğuna...
Yıllarını verdiği KTMMOB lokalindeki törende konuşan herkes, ‘Ahmet abi’nin barış, demokrasi gibi toplumsal hedefler ve mesleki gelişim yönündeki mücadeleci ve tutarlı çizgisini anlattı.
Sadece Kuzey’den değil, Güney’den ve Türkiye’den verilen mesajlar da aynı doğrultudaydı.
Ve oradaki herkes, Ahmet Ulaş’ı içten alkışlarla yolladı O’nu bu dünyadan sonsuzluğa...
**
“İşte” dedi bir arkadaşı, “Bir alkışla gönderiyorlar seni ve bitiyor herşey...”
Hayatın kuralı bu...
Başlangıcı da var, sonu da...
Ölüm, henüz insanın değiştiremediği bir gerçek...
Teknoloji, bilim ölümü geciktirebiliyor ama engelleyecek bir ilaç, bir tedavi yöntemi bulunamadı hala...
Bulunur mu?
Belki bir gün...
Doğuyor, büyüyor ve bir gün ölüyoruz.
Aslolan o hayatın nasıl yaşandığı, hayatta geçen her anın nasıl değerlendirildiği ve geride ne bıraktığınız...
Gerisi bir kefen, arkanızdan dökülen gözyaşı ve birkaç ton toprak, belki bir de mezar taşı...
**
“Bir alkışla gönderiyorlar seni ve bitiyor herşey” sözü kısmen doğruydu.
Çünkü herkes alkışlarla uğurlanmıyor bu dünyadan...
Ahmet Ulaş, alkışı hak edecek bir geçmiş bıraktı geride...
Yüksek lisanslı bir mühendis olarak döndüğü ülkesinde sadece kendini düşünmek, birilerinin adamı olmak, köşeyi dönmek, ganimete konmak, servetine servet katmak gibi bir felsefe yerine, toplumuna, mesleğine, siyasi görüşlerine uygun örgütlere adadı yaşamının önemli kısmını...
Çeşitli görevler üstlendi, ağır koşullar altında barış mücadelesinden taviz vermedi, birçok arkadşı gibi o da baskıcı, gerici, faşist beyinlerle ve onların kolluk kuvvetleriyle kavga etti, yılmadı.
KTMMOB’nde Başkan oldu, ‘abilik’ yaptı, ‘Gönüllerdeki Başkan’ sıfatını kazandı, örnek oldu, ama aslında ‘isimsiz kahraman’lardan biri oldu Ahmet Ulaş...
**
Ailesi, partisi, birliği, çevresi Ahmet Ulaş’ı hep sevdi, zira O insan sevgisiyle doluydu ve art niyetli ‘küçük’ insanlara rağmen hoşgörülü gülümsemesini hiç ama hiç yitirmedi.
Bir türlü ‘dur’ diyemediği, adeta ciğerini teslim ettiği aşırı sigara bağımlılığı O’nu erken yaşta aktif mücadeleden uzaklaştırdıysa da yüreği hep barış, hep daha ileri demokrasi, daha güzel günlere olan umutla çarptı.
Uzun soluklu tedavi döneminde vücudu her türlü acıyı çekti, yoruldu, yorgun düştü ve daha fazla direnemedi.
Belki sigaradan kurtulmuş olsaydı daha uzun yaşayacak, inandığı mücadeleye daha fazla katkı koyacaktı.
Ama olmadı.
Mücadele ruhu ve bilinçli bir inançla yoğrulmuş, yüreği insan sevgisiyle dopdolu, alkışı hak eden bir ‘güzel insan’ı daha kaybetmenin tarifsiz acısını yaşadı Ahmet Ulaş’ı bilenlerin tamamı...
Alkışlar O’naydı.