1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. O an yapayalnız
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

O an yapayalnız

A+A-

Ülkeye "turist" olarak gelse dahi Moldovyalı, Polonyalı, Ukraynalı ya da Rus bir kadın mutlaka muhaceret polisi tarafından özel olarak sorgulanır.

- Nerede kalacak?
- Dönüş bileti var mı?
- Niye geldi?

Hemen hepsine potansiyel "konsomatris" muamelesi yapılır, ne yazık...

Gece kulübünden cesedi çıkan bir kadının cenazesi ise sessizce uğurlanır.

Sorgusuz, sualsiz…

Tabunun üzerine bayrak örtülmesi gerekir oysa…
Ne de olsa sorumluluğun üzeri devlet eliyle örtülür.

***

Yine unutacağız üç beş ay sonra...
(Kim bilir, belki üç beş gün…)

24 yaşındaki Judy'yi unuttuğumuz gibi... Bir tatil köyünün havuzunda ölü bulunmuştu... 'Night Club' lojmanında kız kardeşi tarafından ölü bulunan 20 yaşındaki Marianna'yı anımsayan var mı? 26 yaşındaki Sıham'ı tabancayla vurmuşlardı, seksi reddedince... 25 yaşındaki Anastasia da kim bilir ne zaman, böylesi bir yazının konusu olacak yine; hatırlamadığımız bir isim, bir beden, bir dram olarak.

Yeni bir ölüme kadar...

Seks köleliği, kadın bedeni üzerinden sömürü ve insan ticareti kaldığı yerden sürüp gidecek...

***

"Kadınlar Günü" de geliyor.

Güller ve karanfiller satılacak, süslü laflarla örtülecek onca hakikatin üzeri...

"Devlet" gözetiminde kadınlar sekse zorlanırken, Külliye’nin karşısında, dört minareli yeni camide günahların affı için çok daha yüksek sesle okunacak dualar…

***
Gazeteci dostum Serhat İncirli ile birlikte Lefkoşa'dan Lefke'ye doğru yol aldığımızda yıl ya 1992’ydi ya da 1994...

Tam da aklımda değil...

Gece kulüplerinden kadın çıkarıyor, röportaj yapıyor, geri bırakıyorduk.

O röportajlar sırasında görmüştük nasıl zulüm yaşandığını…

Kimileri için bir zevk, kimileri içinse bir dramdı…

Röportajlar yayınlandıktan sonra “İkinizi de ayağınızdan vuracağım.” demişti birisi…

Bir diğeri epeyce tehdit etmiş, peşimize adam salmıştı.

Üzerinden 30 yıla yakın zaman geçti.
Ne oldu?
Beterin beteri şimdi…

***
Yıllardır uluslararası raporlara yansıyan bir meseledir bu…

Kıbrıs'ın kuzeyi "seks köleliği" ile nam salsa da birkaç aktivist insan ve örgüt dışında, bununla mücadele eden çok az insan vardır.

Bilmem anımsıyor musunuz, 2018 yılında "Gece Kulüpleri Çalıştayı" düzenlenmişti.

Dörtlü Hükümet dönemiydi.

İnsan ticareti ve seks köleliğine karşı hem tespitler hem de bir eylem planı çıkmıştı bu çalıştay sonunda...

En önemli tespit şuydu:

"Gece kulüplerindeki uygulamalar hukuk devleti ile bağdaşmayacak şekildedir ve insan onuruna ve haysiyetine aykırı ihlallere yol açmaktadır."

Sorunların üzerine gidildiğinde, gece kulübü lobisinin "mafya gibi" hareket ettiğinin özellikle altı çizilmişti.

O çalıştay sonucu 75 katılımcının ortaya çıkardığı 24 sayfalık rapor önemliydi ancak unutuldu.

Unutuldu çünkü sonrasında göreve gelen hükümetlerin çok daha “mühim” öncelikleri vardı (!)

***

"Gece Kulüpleri"ndeki hak ihlallerinin önlenmesi için kimsenin denetim yetkisi yok.

Sosyal güvenlikten yoksun yaşıyor kadınlar; alınıp satılıyor, sekse zorlanıyor, sömürülüyor.

Maaşlarının ödenip ödenmediği dahi bilinmiyor, ne yazık...

Tam anlamıyla bir köle gibi...

***

Pasaportları ya patronda kalıyor seks işçisi bu kadınların ya da poliste...
Hep bir "bekçi" var başlarında...
Ya da "satıldıkları" bir adam...
Tek bir istisna hariç...
Ölürken…

Yalnızlar o an…
Yapayalnız…

Bu yazı toplam 2890 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar