Şimdi kimileri diyor ki, "o çekilsin, bu çekilsin."
Yine siyasi avantajlar, hesaplar, atışmalar…
Bir küçücük ‘fıçıcık’ içine doluşmuş ‘turşucuklar’ kokuyoruz git gide!
Utansak da orta yerindeyiz oyunun!

***

Seçime sayılı günler kaldı ancak heyula bir irade soytarılığı yaşanırken, Cumhurbaşkanlığı koltuğu aslında dolu!
Bir Cumhurbaşkanı var.
Orada.
Peki ne oluyor?
Hani süreci değiştirebiliyor mu?

***

Ahhhhhhh!
Şunu yapabilir miyiz şunu!
Topluca çekilmek sahneden...
Akıncı da...
Tufan hoca da...
Özersay da...
Denktaş da...
Hepsi...
Meclis'ten de çekilmek sonra!
Ve seslenmek...
"Buyurunuz, dükkan sizin Ersin bey, Tayyip bey... Geliniz, istifade ediniz."
Büyükelçi talimatları beklesin böylece...
Tatar gevelesin.
Erdoğan emretsin.
Dünya görsün bakalım!
“Al sana KKTC” diyebilir miyiz?
Olmaz değil mi?
 

***

"Biz, hep birlikte çekiliyoruz. Ama döndüğümüz gün, sizin temsil ettiğiniz zihniyet burada olmayacak. Şimdilik çekileceğiz, geri geldiğimizde, irademiz de geri gelecek" diyebilir miyiz?
Hep birlikte!
Yok.
Bunu diyebilsek bunu...
Diyebilseler...
O zaman gerçekten hayatı değiştireceğiz.
Yoksa dedim ya, işte şimdi birisi var o koltukta!
Hem de en ateşlisinden.
Hadi, olup biteni değiştirse ya!

***

- Tufan hoca çekilsin, Akıncı’ya destek versin.
- Akıncı çekilsin, Tufan Hoca’yı başkan yapsın, Ersin silinsin.
- Serdar çekilsin, Denktaş ruhu dirilsin.
O çemberin içinde dönelim, dolaşalım, oynayalım.
Hepi topu kendi kendimize avuntular!

***

Ve bir çift lafım da Kudret hocama.
Hani o Erdoğan’ın yanında suspus duran Tatar vardı ya Tatar!
Kendini inandırmaya çalışıyordu, “talimatı ben verdim.”
Usul usul talimat alırken…
O başbakan sizin eseriniz Kudretli Hocam.
Size hükümet bozduranlar, size hükümet kurduranlar, şimdi kullanım süreniz tamamlandığı zaman böyle oyunun dışına atıyorlar.

***

Yine aynısı olacak.
Kim ki ‘kullanım ömrü’ doldu, gidecek.
Hep birlikte ses vermez, bu yalancı düzeni deşifre etmezsek eğer…