1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. O da bizim gibi özgürce Kıbrıs’ın doğasında yaşamak istiyor
O da bizim gibi özgürce Kıbrıs’ın doğasında yaşamak istiyor

O da bizim gibi özgürce Kıbrıs’ın doğasında yaşamak istiyor

Tavşancıl Kartalı yuvalarının olduğu 17 üreme bölgesinde KUŞKOR’un desteğiyle yaşam mücadelesini sürdürüyor.

A+A-

Murat OBENLER

Kuşları ve Doğayı Koruma Derneği (KUŞKOR) tarafından düzenlenen "Kıbrıs’ın Son Kartalı" belgeselinin Avenue Cinemax’taki gösterimi sonrasında Kuşları ve Doğayı Koruma Derneği (KUŞKOR) Başkanı Dr.Damla Beton ile buluşarak başta Tavşancıl/ Bonelli’s Eagle/Aquila fasciata kartal türü konusu olmak üzere Kıbrıs’ın doğasındaki canlı türleri, belgesel film süreci, ekoturizm politikaları gibi bağlantılı konuları konuştuk.

 

“Tavşancıl kartalı tüm Kıbrıs’ta kalan son kartal türü,Kuzey Kıbrısta yaşamaya devam eden son büyük yırtıcı kuştur. Tavşancıl, Beşparmaklarda biyoçeşitliliğin korunması adına çok önemlidir”

Tavşancıl Kartalı’nın özellikleri nelerdir? Ülkemizde türlerin devamlılığı, çeşitliliği için önemi nedir?
Dr.Damla Beton: Tavşancıl kartalı tüm Kıbrıs’ta kalan son kartal türüdür. Kuzey Kıbrısta yaşamaya (üreme-yaşamını geçirme) devam eden son büyük yırtıcı kuştur. Bu kartal aslında İspanya, Fransa’nın güneyi, Türkiye’nin güneyi, Akdenizin adalarından oluşan aslında büyük oranda Akdeniz bölgesinde yaşayan bir türdür. Rekabet daha az olduğu için adalarda daha rahat yaşayabiliyorlar. Kıbrısta eskiden Şah kartalı, Kara Akbaba, Kızıl akbaba gibi türler de vardı. Bir şekilde insan aktiviteleriyle (yasadışı zehirler, yasadışı avcılık) bu türleri yok ettik. Tavşancıl bir şekilde bugüne kadar hayatta kalmayı başardı.
Tavşancıl bizde doğal sistemin bir parçası olan, doğal olarak üreyebilen, doğal olarak hayatını idame ettiren en büyük yırtıcı kuş türüdür. Bu üst yırtıcı türler her şeyden biraz beslenerek sistemin devamlılığını sağlar.  Doğal denge sağlayan önemli yırtıcılardandır. Bunu bir örnekle açıklayacak olursak ABD’deki Yellowstone Koruma Alanı’nda kurtlar yok oldu ve bu da geyiklerin sayılarının aşırı artması, onların beslendiği otların baskı altında olmasına yol açtı. Doğal denge yok oldu. Bu alana kurtları kazandırdıklarında bu dengenin geri geldiğini, biyoçeşitliliğin arttığını gözlemlediler. Bizim kartallarımız da Beşparmak dağlarındaki biyoçeşitliliğin korunması adına çok önemlidirler.

12-december-sm.jpg

“Doğada tam bir denge sağlayıcı özelliği var”

Bonelli’s Eagle ismi nereden geliyor?
Bu tavşancılı keşfeden araştırmacının ismidir. Türkçede de biz bu türe Tavşancıl ismini verdik. Ben çok seviyorum bu ismi. Ama Tavşancıl kartalı büyük sıçan dediğimiz fareler, küçük kargalar, fatsa, keklik gibi çeşitli canlıları tüketiyor. Tam bir doğada denge sağlayıcı özelliği vardır.

 

“Barış Saydam, Hüseyin Yorgancı, Olkan Ergüler ve Birkan Gökeri’nin önce görmeleri sonra da fotoğraflamaları ile bu türün tesbiti yapıldı”

Ülkemizde Tavşancıl kartalı ne zaman tesbit edildi?
2000’li yılların başından itibaren bunun da diğer yırtıcılar gibi Kuzey Kıbrıs’tan türünün yok olduğu düşünülüyordu. O dönemde doğaya,doğal hayata sevdalı kuş fotoğrafçılarımız Barış Saydam, Hüseyin Yorgancı, Olkan Ergüler ve Birkan Gökeri’nin önce görmeleri sonra da fotoğraflamaları ile bu türün tesbiti yapıldı. Bu tesbit edilen sayıların artmasıyla da KUŞKOR adı altında iyi bir ekip oluştu ve çalışmalar dernek çatısı altında sürüyor.

 

“Bizim tespit ettiğimiz 17 üreme bölgesi var. Ekibiniz de uluslararası lisanslı ve tecrübelidir, bizi eğiten uzmanlar da uluslararasıdır. Bu konuda uluslararası yayınlarımız da vardır. EURİNG adlı uluslararası şemsiye organizasyonun da bir parçasıyız.”

Tesbit sonrası süreç,ne kadar bilimsel ve profesyonel devam ediyor? KUŞKOR bu işin tam olarak neresindedir? Başka ülkelerle karşılaştıracak olursak bizim durumumuz nedir?
KUŞKOR ekibinden ben ve Robin Snape (Aynı zamanda SPOT çalışanıyız) İngiltere’den uluslararası lisanslı, kayıtlı halkacılarız. Ben biyoloğum, master ve doktoram da çevre koruma üzerindir. Robin ise zoologdur. 2009’da Kıbrıs’a geldiğimizde KUŞKOR projesinde araştırmacı ve bilimsel uzman olarak çalıştık. Natura 2000 alanları, Mesarya ve büyük alanlarda kuş tesbitleri yaparak başladık. Tüm kuş alanlarını inceledik ve 2012’de “Önemli Kuş Alanları” diye bir kitap da yayınlandı. Bu projemiz uluslararası kabul da gördü. Oradan ciddi bir altyapımız vardır. Tavşancıl da bu tesbitlerde vardı. 2013’te sunduğumuz bir uluslararası yayında Tavşancıl kartalının da 11 yuvasından bahsediyorduk. Tüm bu zamanda yeni yuvalar daha bulabilir miyiz diye çalışmalarımızı sürdürdük ve 2022 yılında halkalama (kimliklendirme) işlemine başladık. North Cyprus/KUŞKOR halkalarımız ile dünyanın herhangi bir yerinden bizlere de ulaşabilirler. 

img-2796.jpg

EURİNG adlı uluslararası bir şemsiye organizasyonun da bir parçasıyız. Bu organizasyon altındaki iletişimler ve bilgi paylaşımları ile göç yolları, kuşların davranışlarını çalışırız. 2022’de İskoçya’dan ülkemize dünyaca bilinen kartal uzmanları geldi ve OSME (Ornithological Society of the Middle East-Ortadoğu Ornitoloji Derneği) ile KUŞKOR’un katkıları ile Tavşancıl kartallarını halkalamalar yaptık ve Cyprus Environment Foundation (CEF) katkıları ile de kartallara uydu vericileri taktık. İlk GPS’ cihazlarımızı bu uzmanlarla birlikte 2023’te yerleştirdik (Maalesef bir kartalımız elektrik tellerine takılarak can verdi, bir tanesinin de çalışması durdu). Ekibimiz tecrübelidir ve işini oldukça profesyonel yapmaktadır. Bizim tesbit ettiğimiz yuva yerlerini bildiğimiz 17 üreme bölgesi var. Özet olarak ekibiniz de uluslararası lisanslı ve tecrübelidir, bizi eğiten uzmanlar da uluslararasıdır. Bu konuda uluslararası yayınlarımız da vardır. 

 

“Bu işin stratejik, uzun soluklu ve sistematik olarak düşünülmesi taraftarıyım. Odak noktasının dağılmaması bizim gibi küçük bölgeler için daha uygundur. Büyük resme bakmak için odak (tek merkez) önemlidir.”

Ülkemizdeki merkezi ve yerel yönetimler, STÖ’ler, doğaseverler, dernekler vb. ilişkisi ve eşgüdümü ne durumdadır?
Geçtiğimiz yıl bu ilk uydu vericilerini takmaya başladığımızda KUŞKOR olarak farkındalık çalışması yapmaya başladık. Daha önce de basın yoluyla birşeyler yapıyorduk ama ben bu işin stratejik, uzun soluklu ve sistematik olarak düşünülmesi taraftarıyım. Bu işin tek merkezden yönetilmesi daha uygundur. Odak noktasının dağılmaması bizim gibi küçük bölgeler için daha uygundur. Büyük resme bakmak için odak (tek merkez) önemlidir. KUŞKOR tecrübesiyle bu odak için en uygun yerdir. Tabi ki Çevre Koruma Dairesi, yerel yönetimler ile sürekli iletişimi sürdürmek ve işbirliği yapmak gerekir.

 

“Yasadışı zehir kullanımı (başıboş köpekler için) ile ilgili önlemler çok önemli. Yasadışı avcılığın daha sıkı kontrol edilmesi gerekiyor. Keşke uluslararası kaynaklara dünyadaki diğer STÖ’ler gibi başvurabilsek.”

Geçtiğimiz yıl ve en son prömiyerde de tekrarladığınız gibi bir an önce türe özgü önlemler alınması gerektiğini vurguladınız. Bu konuyu biraz açmak istiyorum. Yasal mevzuat, çevresel(doğa-arazi) faktörler, derneklerin imkanları nelerdir?
Türe özgü önlemler alınması ve bunun hayata geçirilmesi gerekir. Yasadışı zehir kullanımı (başıboş köpekler için kullanılıyor) ile ilgili önlemler bunun başında gelir. Başıboş köpek sorunumuz da vardır. Bu da zehir kullanımını tetikliyor. Yaban hayat da olumsuz etkileniyor. Ele ele verip bu soruna bir çözüm (Asla öldürmek olmamalı) bulmak zorundayız. Yaşam alanlarının daha doğru yönetilmesi gerekir. Yasadışı avcılığın daha sıkı kontrol edilmesi gerekiyor. 
Biz bu alandaki en tecrübeli dernek olarak zaman zaman bulduğumuz kıt kaynakları hep çok değerli ve doğru yere kullandık. Bu maddi kaynakların kısıtlı olduğu bir gerçekliktir. Bunun da nedeni bulunduğumuz politik konjöktürdür. Keşke uluslararası kaynaklara dünyadaki diğer STÖ’ler gibi başvurabilsek. STÖ’leri bu kaynaklar ayakta tutuyor.

 

“Ülkemizde ekoturizmi doğru anlayıp uygulayan çok az yer var. Ekoturizmi yapmamakla kendi ayağımıza sıkıyoruz"

Tavşancıl kartalı ciddi bir ekoturizm kaynağı olabileceğini belirttiniz. Bunun için ülkedeki gelişmeyi daha fazla bina yapma-satma, kumarhaneli tesis açma olarak algılayan zihniyete karşı ekoturizm önceliğini savunanlar grubunda kimler vardır?
Ülkemizdeki Ekoturizm Derneği en büyük savunucusudur. Ülkemizde ekoturizmi doğru anlayıp uygulayan çok az yer var. Bizde kültür (hellim, ekmek, börek, çörek) turizmi yapılıyor. Ekoturizm çok minimal olarak uygulanıyor (Akdeniz’de Tarık bey bunu uyguluyor). İspanya gibi bazı Akdeniz ülkeleri bu turizme çok yatırım yaptılar. Yunanistan’ın bazı bölgeleri çok iyidir. Ekoturizme yönelik hiçbir büyük stratejik planımız yoktur. Elimizde olanı koruyarak yapabileceğimiz muazzam şeyler vardır. Ülkemizdeki ekoturizm potansiyelinin de anlaşılmadığını düşünüyorum. Ekoturizmi yapmamakla kendi ayağımıza sıkıyoruz.
Ayrıca ülkede istikrarsız isen ekoturizm de yapamazsın (Yürüyüş yollarının yenilenmeyen hali örneği). Birkaç rehber de bu turizmi yapmaya çalışsa da bu istikrarsızlıklar içinde çırpınıp duruyorlar.

 

Senin bu süreçte unutamadığın an(lar) nelerdir?

Bizi bu uzun soluklu süreçte çok mutlu eden değişik anlar olmuştur. İlk yuvayı görme, yavruları görme çok değerli anlardır. Doğada sakince oturup uzaktan yuvayı izleme ve onlarla bir bütün olma hissini yaşama benim için çok özeldir. Geçen yıl yavruların yıkılarak yavruların yuvadan düştüğü anlarda anneleri rahatsız etmeden yuvayı tekrar onararak yavruları oraya bırakma anları beni çok heyecanlandırmıştı. Yavruların uçma süreçleri de hepimiz için çok büyük mutluluktu. O doğal yapıyı bizlerin de katkıları ile korumanın getirdiği mutluluğu yaşadık. Bu tam anlamıyla bir kurtarma hikayesiydi.

 

Bizim daha çok gelen çağrıyla(call) hareket eden bir ekibimiz vardır. Birbirimizi her zaman destekliyoruz ve birbirimize bayrağı vere vere yol alıyoruz. Bu ekip her zaman arazide değildir ama acil bir durumda hızlı iletişimle gereken yerde gerekli hareketi göstererek sorunlara çözüm buluyor.”

Bu hikayenin bir azim, gönül, mücadele ve aşk hikayesi olduğunu belirttin. Tam olarak neye, kime karşılık geliyor?
Bizim daha çok gelen çağrıyla(call) hareket eden bir ekibimiz vardır. Birbirimizi her zaman destekliyoruz ve bayrak yarışı ekibi gibi birbirimize bayrağı vere vere yol alıyoruz. Bu ekipte kuş fotoğrafçılarımız Barış Saydam, Hüseyin Yorgancı, Olkan Ergüler, Birkan Gökeri, ile Robin Snape ve ben varız. Emre Kolaç ve Hakan Tekgüç de bu ekibe dahildir. Bu ekip her zaman arazide değildir ama acil bir durumda hızlı iletişimle gereken yerde gerekli hareketi göstererek sorunlara çözüm buluyor. Arazi dışında proje yazması, organizasyon, uzman ağırlama, raporlama çalışması da bu ekip ruhu ile yapılıyor. Film gösterimi de birçok insanın ortak çalışmasıyla hayata geçen bir etkinlik oldu.

 

“Biz meselenin uzun soluklu bir yolculuk olduğunu biliyoruz. Yavaş yavaş, emin adımlarla ilerlemek ve öncelikle halkımızda bir kartal sevgisi uyandırmak istiyoruz. 10 yıl önce çekimlerine başladığımız belgeselimiz de bunun bir aracıdır”

Film fikri nasıl oluştu ve süreç nasıl gelişti? Bazı film festivallerine de gönderildiğini gördüm posterde…
Biz bu meselenin uzun soluklu bir yarış/yolculuk olduğunu biliyoruz. Yavaş yavaş ve emin adımlarla ilerlemek istiyoruz. Biz öncelikle halkımızda bir kartal sevgisi uyandırmak istiyoruz. Bunu daha önce kaplumbağa için de yaptık ve gerçekten başarıya ulaştık. 34 yıllık uzun soluklu bir mücadele kaplumbağa konusu da. CEF projesi kapsamında Tavşancıl ile ilgili çalışmalarımızı da yapımcımız Olkan Ergüler ile fikirden projeye dönüştürdük. Bu belgeseli de halkla ilişkiler çalışmalarımızda kullanma kararı aldık. Artun Korudağ da uzmanlarla röportaj çekimleri sürecinde (10 yıl önce) devreye girdi. 10 yıllık niyetimizi bugünlerde ancak hayata geçirebildik. Şimdi ilk defa politikacılarımıza da somut bir görsel-işitsel yapım olan belgesel ile ulaşma stratejisini kullanıyoruz. Çünkü tavşancıl kendini çok göz önüne çıkarmayan bir hayvandır. Gelip gören büyük bir çoğunluk “A böyle bir kartalımız varmış” dediğini düşünüyorum.  Siyasetçilerimize fotoğrafçılar da verdik. Çevre Koruma Dairesi Müdürü Abdullah Aktolgalı’ya ilgisinden, desteğinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Belgesel filme katılan Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar, Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanımız Fikri Ataoğlu, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ve iyi ilişkiler içinde olduğumuz İngiliz Yüksek Komiseri Irfan Siddiq’a filme katıldıkları için çok teşekkür ediyorum. Avenue Cinemax’a da salonlarını, sergi için alanlarını bizlere açtıkları için çok teşekkür ederim. Tavşancıl kartala karşı sevgi hissini oluşturmak istiyoruz. Daha sonra atmak isteğimiz başka adımlar da olacak.
Belgesel BonBon Track olarak film festivallerine de katıldı ve katılmayı sürdürüyor. Türkçe de belgesele “Kıbrıs’ın Son Kartalı” adını koyduk. Bazı yanlış anlamalara da açıklık getirmek adına Tavşancıl kartal türünün sonu gelmedi, son kartal filan anlamı çıktıysa bunu buradan açıklama ihtiyacı hissettim. Tavşancı kartalı yaşıyor ve varlığını sürdürmesi için de bizlerin gözlemleri, destekleri hep sürecektir.

img-6898.jpg

Bu haber toplam 2689 defa okunmuştur