1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. O MASA TEKRAR KURULACAK
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

O MASA TEKRAR KURULACAK

A+A-

 

Eide’nin liderlerle yaptığı mekik diploması sonrası sosyal medyada paylaştığı mesajı “end” sözüyle bitiyordu. İçimdeki küçük umut kırpıntısıyla akıllı telefonların düzeltme programının araya girip “Eide” imzası ile oynayarak “end” yaptığını düşündüm bir an… Hatta böyle olabilir mi diye denedim bile… Besbelli ki “son” demiş BM temsilcisi. Sokaklarda rastladığım bazı aktivistler ve politikacıların “dünyanın sonu gelmiş” yüz ifadesinden de teyit ettim bu “son”u… Bir haftadır Ara Bölge’de toplanan aktivistlere bakıp da “boşuna uğraşıyorsunuz bu iş bitti” diyen cenaze kaldırıcılarının farkında olmadıkları bir şey var diye düşünüyorum. Ne olursa olsun; evlere çekilip buna boyun eğmek, sessiz kalmak yapılabilecek en kötü şey bugün. Keşke sokaklara çıkılsa. Tut ki bir şey değişmedi en azından tarih kaydeder bunu… Diğer türlüsü daha korkunç çünkü…  Cenaze bile olsa bir yas evi olur. İnsanlar birbirini kucaklar; birbirinin omzuna dokunur en azından…

Görüşmelere, böyle bir metodolojiye zaten hiçbir zaman pek de inanmamış biri olarak beni daha da hüzünlendiren bu noktada dahi sokakların hareketlenmemiş olması; bu boyun eğme hali…

Benim bir başka derdim Kıbrıs Sorunu’nu kişsel hayatıma bu kadar taşımış olmam. Ruh barometrem Kıbrıs Sorunu’na endeksli. Gözlerimin ışıkları bile buna göre yanıp sönüyor. Kendimi hem toplumsal hem de kişisel bir yas halinde buluyorum böylesi dönemlerde. Bu umutsuzluk, bu çözümsüzlük hali hayatımın her alanına sirayet etmeye başlıyor. Baktığım manzara bile başka bir duyguya bürünüyor.

Ara Bölgede bir haftadır sürmekte olan eylemlilik hali bir nebze olsun rahatlatıyor beni. Kıbrıs’ta en güzel yer işte orası bu günlerde, barış için atan kalp orası diye düşünüyorum.

Hayatı boyunca Kıbrıs Sorunu düşünmüş; Kıbrıs Sorunu ile yatıp kalkmış kuşaklar söz konusu… Hayat hep bunun üzerine dönmüş, geleceğe dair planlar hep bu “acaba” üzerinden biçimlenmiş bugüne kadar. Çözüm uzak görünse bile çözümlenme potansiyeli bulunan bir soruna ihtiyacı olmuş insanların. Şimdi sorunu da ellerinden almaya çalışıyorlar. Yılan hikayesini sona erdirip ada halkını iyice hikayesiz bırakıyorlar. Artık Pazar günü mangal partilerinde adanın erkek nüfusu ne konuşacak? Televizyon programları müdavimleri şimdi ne yapacak? O masa orada durdukça bir heyecan yaratıyordu en azından.

Dalga geçtiğime bakmayın tarifsiz kederler içindeyim aslında. Bu kederimi sokaklar hafifletebilir ancak. Benimle aynı sancıyı duyanlar tutabilir elimi. Bu kör kuyulardan ancak beraber çıkabiliriz. İstediğimiz böyle bir ülke, böyle bir ada değil. En azından bu konuda ortaklaştığımız on binlerce insan söz konusu… O görüşme masasının hiçbir zaman bir kalbi, bir şiiri olmamıştı zaten. Yine de orada bulunması bir birleşme umudunu yaşatmaya  yaramış; pek çok teknik sorunun çözümü için bir zemin yaratmıştı.

Her şeye rağmen adayı birleştirmek için her düzeyde diyaloğa ihtiyacımız var. Yarım yüzyıldır tartışılan bir sorunu bir anda tartışılmaz yapmaya kimin gücü yetebilir?

Ara bölge bizleri sığamayacak kadar kalabalık olabilse keşke.

Kıbrıs’ta tek umut barışsever insan potansiyeli artık.

O masa tekrar kurulacak. O barış bu adaya gelecek.

 

 

Bu yazı toplam 2335 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar