1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Ödüllü Öyküler: 1000. TURNA
Ödüllü Öyküler: 1000. TURNA

Ödüllü Öyküler: 1000. TURNA

Ödüllü Öyküler: 1000. TURNA

A+A-

Üçüncüsü yapılan YENİDÜZEN-Deniz Plaza Öykü Yarışmamızın ödüllü öykülerini yayınlamaya devam ediyoruz. Dergimizin bu sayısında iki grupta üçüncü gelen öyküler var.
Zaman makinesini kullanan ve savaşan iki ülke başkanına gönderilen mektuplar var bugün sayfalarımızda…


Miray Müezzin
The English School
12,13,14 Yaş Grubu

Konu: İki ülke savaş halindedir. Barış yapmaları için görev size düşüyor. Bu iki ülkenin başkanına savaşın kötü olduğunu anlatan ve barış yapmaları gerektiğini anlatacak bir mektup gönderecek olsanız neler yazardınız?


1000. TURNA

İnsan kendini yalnız hissetse de gökyüzünde ona hep gülümseyen bir yıldız vardır.
Bu gece ben yıldız değilim. Uzaklarda olsa da parlayan bir yıldız, gökyüzünde yine gülümsüyor bana. Biliyorum bu barışın yıldızı. Benim, ülkemin, dünyanın yıldızı. Bu yıldız sadako’nun savaşlara inat parlayan yıldızı.
Sadako ismini hiç duydunuz mu? Umudunu hiç kaybetmeden, gece gündüz ölümü yeneceğini düşünerek kâğıttan turnalar yapan Sadako Sasaki’nin hikayesini hiç duymadınız mı? Duysaydınız bu korkunç anlamsız savaşa başlamazdınız. Kimse savaşmazdı, kimse ölmezdi.
6 Ağustos 1945’te oyun oynayabilen, şeker yiyebilen tatlı bir kız çocuğuydu Sadako, iki yaşındaydı. Sabah 8.16’da “Atom Bombası” atıldığında, yüz binlerce insan düşlerini, umutlarını kaybetti. Sadako o gün şanslıydı. Kurtulmuştu; ama tam on yıl sonra, on iki yaşındayken yani benim şimdiki yaşımdayken Atom Bombasının süren etkisi yüzünden umutlarından, yaşamından oldu. Suçlu sizin gibi birbirini hiç uğruna öldürenlerdi, birbirini anlamayanlardı.
Sadako’ya bir Japon geleneği olan kağıttan turna yapmayı öğretmişlerdi. Aslında bu, onun yaşama umudunu yitirmemesi içindi. Japon geleneğine göre bin turnayı tamamlayanın dileği gerçekleşirdi. 646. turnanın sonunda, 647’ye başlamadan Sadako’nun gökyüzünde parlayan yıldızı kaydı. Bu, anlamsızca bir savaşın bir hiç uğruna kaydırdığı yıldızdı. Binlerce yıldız savaşlarla kayan, yıldızlar gibi onun yıldızı da sönüverdi.
Gökyüzüne her baktığımda o yıldızın artık yerinde olmadığını bildiğim halde, yıldızın bana parladığını düşlüyorum. Savaşta evini, sevdiklerini, gelecek güzel günlerini kaybedenlerin yıldızının yeniden parlayacağını hayal ediyorum. Mektubumu okuyun ve bırakın gökyüzünden savaş yüzünden hiçbir yıldız kaymasın.
Sizi savaştıranlara inanmayın. Kardeşçe, el ele yaşamak varken, savaşmayı seçmeyin. Savaşta kimsenin kazanmayacağını bilin. Savaşın sadece gözyaşı olduğunu unutmayın.
Bu gece bu mektubu siz savaşın devlet başkanlarına yazarken ben yalnız değilim. Biliyorum ki Sadako’nun yıldızı 646 kağıt turnayla birlikte size de gülümsüyor. 647. turnayı birlikte yapmalısınız. 648.’yi, 649.yu ve daha çoğunu. 1000. turnayı bitirdiğinizde gözlerinizi kapayıp barışı dileyin. Gözleriniz kapalıyken “KIZ ÇOCUĞU” şiirini hep hatırlayın sevgili başkanlar. Gözlerinizi açınca, şiirin şu dizlerini birlikte okuyun; olur mu? “Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler.”

Bu haber toplam 2004 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 166. Sayısı

Adres Kıbrıs 166. Sayısı