1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Öfkelerden arınmak
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Öfkelerden arınmak

A+A-

 

Öfkelerden arınmak

Sabah evden çıkarken kendime telkin ediyorum.
- “Yeni bir sabah…”
- “Yeni bir gün..”
- “Çok daha sakin olacaksın…”
- “Daha çok dinleyeceksin…”
- “Hemen kızmayacak, hele sesini hiç yükseltmeyeceksin…”
- “Telaşlanmayacaksın...”
- “Her ne anlatıyorsan sabırla, usul usul anlatacaksın…”
- “Her ne olursa olsun öfkeni kontrol edeceksin…”
Bunu bir değil, üç, beş, on, elli sabah söylüyorum.
Sonra yine olmuyor!..
Başaramıyorum!..

***

“Medeniyet sorunumuz var” diyorum, topluca!..
Tamam, biz, toplum olarak, “ürettiği değerin üzerinde zenginliğe” sahibiz…
Maddi bu!..
Bir yandan da fakiriz...
Çok bilmişiz, bilmeden…
Saygıyı, usulü, paylaşmayı unutmuşuz…
“Başına buyruk” yaşamı sevmişiz, kuralsız, rastgele…
İlla ki haklıyız, ‘haksızlık’ bas bas bağırırken bile…

***

Sistemin, kurumsal bir geleneğin, düzenin velhasıl medeniyetin olduğu ülkelerde insanlar o yapının bir parçası olmakla övünürler…
Oysa bizim gibi ülkelerde ‘ayırt edici başarı’ kendinizi var olanın dışında göstermektir!..
Biz ‘benzemek’le değil…
‘Benzememek’le övünürüz!..
Ancak ‘ayrışarak’ kendimize bir rol çizeriz ki, o durumda iyileşiriz…
Hepimiz “sistemin dışında” bir yerde göründüğümüz ölçüde daha “saygın” olacağımız hissiyle yaşarız…
Böylece ‘kendimizi kurtardığımız’ zaman dünyayı kurtardığımız sanrısına kapılırız.

***

Velhasıl, her gün ve her an ‘çıldırmak’ için çok sebebiniz olduğu gibi “çıldırtmak” için de rolünüz büyüktür sonuçta…
Nasıl baş edeceğiz, çözemedim henüz!..
Hani çekmeceye girebilse öfkemiz, buzdolabında dondurulabilse, bir kutu içerisinde uslu uslu durabilse, gömülebilse bir ağacın dibine, bir kayanın koğuna gizlense…
Olur ya, ihtiyaç duyarız yine, gidip alabilmek için!..
Belli de olmaz hani…
Belki “öfkesiz” de yaşayamayız!

---------------------------------------------------

2025’te nasıl bir gazetecilik?

Hollanda Gazetecilik Fonu “2025’te Gazetecilik” üzerine senaryoları tartıştı.
64 sayfalık bir rapor ortaya çıktı, 150’ye yakın gazeteci, uzman, akademisyen rapora katkı koydu.
Al Jazeera Blog yazarı Şükrü Oktay Kılıç, bu raporu özetledi.
Biz de ‘özetin özeti’ni yaptık, sonuçta.
• Dijital ve mobil dünya ile birlikte, gazeteler okur kaybetmeye devam edecek.
• Ulusal haber organizasyonlarının bir çoğu kapanacak.
• Çok az sayıda gazete ve dergi, sadık kitlesi için sınırlı sayıda gazete basacak.
• İsmini markalaştırmayı başaran, ileri düzeyde entelektüel birikime sahip gazeteciler iş yapacak.
• Yazılım, veri analizi, multimedya araçların kullanımında uzmanlaşmayı başaran editörler sektörde varlığını sürdürecek.
• Küçük küçük topluluklar; toplumsal tartışmalar gerçekleştirilen, sorunlara çözüm aranan platformlar oluşturacak
• Apple, Google, Facebook gibi internet devleri, devlet ve hükümet yöneticilerinden çok daha güçlü olacak.

----------------------------------------------------------

YAN YATMAK


Yan yatmak beyni temizliyormuş...
Üstelik araştırmalara göre, sırtüstü yerine yan yatmak Alzheimer ve Parkinson riskini de azaltıyor.
T24’te okudum, araştırmayı ‘Stony Brook University School of Medicine’ yapmış.
Yani öyle ‘atmasyon’ bilgi değil bu!..

***

Hani diyorum, Kıbrıslı Türkler çoktan keşfetmiş mi acaba bu gerçeği....
‘Yan gelip yatmanın’ senelerce, bu mudur gerçek sebebi !..

---------------------------------------------------------------


14 Ağustos’a


İnsan dediğin nice işler görür, generalim,
Bilir uçurmasını, öldürmesini, insan dediğin.
Ama bir kusurcuğu var;
Bilir düşünmesini de.   | Bertolt Brecht |

---------------------------------------------------------------

haftanın notcukları

'Eğitimde siyasi rant beklentisi bitmelidir' dedi, sendika. Doğru... Ama eksik... 'Ticari rant beklentisi' de bitmeli, bir an önce.

• Sahi, hazır MÜLKİYET’i tartışırken, adanın kuzeyinde ‘RUM MALI’ oldu mu niye daha ucuz?

• Anladık Erdoğan illa ki AKP’yi tek başına iktidar yapmak istiyor... Erken Seçim istiyor... Tamam da TL eridikçe, uçurum kenarına geliyoruz biz... İnsaf da dinin yarısı derdi, büyüklerimiz !

Müzakere sürecinde hepimizin bilmesi gereken: “Benim insanlığım seninki ile ilintilidir, çünkü ancak birlikte insan olabiliriz.”
• | Desmond Tutu |


• Bu mevsimde, bu memleletin İNCİRİ nasıl da aklını çeliyor insanın... Hele sabahları... Hellimle, peynirle, çörekle... Beyazı karası ballısı... Kıbrıs kokuyor...


Fark ettiniz mi bilmem!
“Şerbet” kalmadı ülkemde.
Nabza göre...
Vere vere!..


• "Her insan huzur verir" der, Elif Şafak... Ama altını çizer çok önemli bir ayrıntının:
- "Kimileri gelince, kimileri gidince..."


AĞUSTOS ayında tüm ülke ‘olağanüstü tatil’e girse daha iyi... Sanırım deniz aşırı Kıbrıslı Türkler’in sayısı, ülkede kalanları üçe hatta dörde katladı.

• Eylül ayı da tatil anılarını dinlemekle geçecek herhalde...

Son çıkan KLİMALARI kapatsın lütfen !..

------------------------------------------

Geçtiğimiz  hafta ölüm yıldönümüydü, yeni hafta da doğum günü var, Can babanın!
İyi ki hep doğuyor....

Bu yazı toplam 2048 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar