“Öğrenci sayısı 8 binden 4 bine indi”
Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) Yönetim Kurulu, DAÜ’nün içinde bulunduğu olumsuz mali tablonun sorumlularından gördüğü Rektörlük ile Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun (VYK) kapısına siyah çelenk koydu.
Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) Yönetim Kurulu, DAÜ’nün içinde bulunduğu olumsuz mali tablonun sorumlularından gördüğü Rektörlük ile Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun (VYK) kapısına siyah çelenk koydu.
DAÜ Rektörü Prof. Dr. Aykut Hocanın gerekli adımları atmadığı ve tasarruf tedbirlerini uygulamadığı gerekçesiyle istifaya davet edilirken, VYK Başkanı Erdal Özcenk’e de Senato ile istişare ederek adım atması ayrıca üniversiteye kaynak yaratması çağrısı yapıldı.
Kapısına siyah çelenk bırakılan Rektör Hocanın, siyah çelengi gülümseyerek karşılarken, DAÜ-SEN Yönetim Kurulunu odasında görüşmeye davet etti ancak bu görüşme gerçekleşmedi.
Hoşkara: “Öğrenci sayısı 8 binden 4 bine indi”
DAÜ-SEN Başkanı Doç. Dr. Ercan Hoşkara, DAÜ’nün içinde bulunduğu tabloyu özetleyerek, en son olarak hayat pahalılığı oranlarının çalışanlara hiç yansıtılmadığını kaydetti.
DAÜ Rektörlüğünün aralık ayında eksi 400 milyon TL’lik bütçe yaptığını belirten Hoşkara, bunun da aşılacağını ve gerçek bütçenin eksi 700 milyon TL olduğunu savunarak, 1.7 milyar TL’lik bütçede 700 milyon TL açığın çok ciddi bir sorun olduğunu ifade etti.
Hoşkara sorunun yeni olmadığını, ilk olarak 2019 yılında bütçede açık yaşandığını ve o günden bu yana tedbir alınmadığını vurguladı.
Rektör Prof. Dr. Aykut Hocanın’ın 2020 yılında mali sorunları çözmek iddiasıyla göreve geldiğini ancak süreçte bununla ilgili hiçbir adım atmadığını mevcut sorununun büyümesini seyrettiğini savundu. Hoşkara, “Israrlı taleplerimize rağmen, ne tasarruf tedbiri alınabildi ne de verimlilik çalışmaları yapılabildi. Yasada yer alan birim bütçe ile ilgili hiçbir adım atılmadı, performans yönetmeliği TİS’te 2005 yılından beri olmasına rağmen Rektörlük bu konuda da adım atmadı. İstihdamlar eski alışkanlıklarla devam ettirildi. Öğrenci sayısı hızla erimeye devam etti, üçüncü ülkelerden gelen öğrenci sayısı 8 binden 4 bine indi ve bugünkü yaşadığımız tablo ortaya çıktı” dedi.
Rektörlüğün aralık ayında 400 milyon TL açık öngören bütçe hazırladığını, buna Üniversite Yönetim Kurulu (ÜYK), VYK ve Bakanlar Kurulu'nun da onay verdiğini kaydden Hoşkara, Mali İşler’in bütçe açığının yıl sonunda 700 milyona ulaşacağını öngördüğünü anlattı.
Hoşkara, Üniversite Yönetim Kurulu, Senato, Rektörü seçen çalışanlar, VYK ve Bakanlar Kurulunun da oluşan bu tablodan sorumlu olduğunu öne sürdü.
DAÜ-SEN olarak uzun zamandır kapsamlı çözüm önerisi içinde olduklarını kaydeden Hoşkara, süreç içerisinde belli bir noktaya geldiklerini, VYK ile genel çerçevede uzlaştıklarını, ancak DAÜ-SEN’den kaynaklanmayan nedenlerle müzakere sürecinin çözüme ulaşmadığını, son 4 aydır üniversitenin ihtiyat sandığı yatırımlarını yapamadığını, sosyal sigorta yatırımlarında 2 ay geriden gelindiğini belirtti.
Hoşkara son olarak da tüm kamu çalışanları hayat pahalılığı alırken bunun DAÜ çalışanlarının maaşlarına yansıtılmadığını ifade etti.
Rektörün açık ve net olarak başarısız olduğunu ileri süren Hoşkara, Rektörü bugünkü tablo ile ilgili olarak ocak ayı başından itibaren atması gereken adımlar konusunda uyardıklarını ifade etti.
“Uçurumun kenarında olan üniversiteyi buradan çıkarıp almamız lazım” diyen Hoşkara, hükümetin, tüm siyasi partilerin ve sendikaların da buna katkı koyması ve popülizmden uzak durulması gerektiğini söyledi.
Hoşkara, “Çare vardır. Amaç başarısız yönetimlerin koltuğunu korumak değil üniversiteyi yaşatmak ve kurtarmak olmalıdır. DAÜ-SEN de bu anlamda özveriye ve çalışmaya hazırdır” dedi.
VYK’yı bir kere daha göreve çağıran Hoşkara, süreçlerin seyredilmesinin başarısızlığa onay vermek olduğunu, VYK’nın ve Senato’nun bu başarısızlığa ortak olmaması gerektiğini ifade etti.
Çalışanın başarısız yönetim yüzünden bedel ödediğini belirten Hoşkara, başarısız yöneticilerin bedel ödememesinin kabul edilebilir olmadığını söyledi.
Hoşkara bir soru üzerine, üniversitenin kaderinin bir kişiye teslim edilmediğini, ciddi denetim mekanizmalarının bulunduğunu, ancak bu mekanizmaların çalıştırılmadığını ifade etti.