“Öğrenciler velileri idare ediyor”
Emekli öğretmen İsmet Özkavra veli-çocuk ilişkilerinin teknolojinin gelişmesinden sonra ters döndüğünü söyledi
‘Emek’li Yıllar…
Neden bu isim? Sayfanın adı neden ‘Emek’li Yıllar… Birincisi, onlarca yıl yapılan, öğretmenlik mesleğine harcanan emeği belirtmek ve ikincisi şimdilerde yaşanan emeklilik günleri… Bir kelimede birleştirmek istedim. Bu yazıyla yıllarını öğretmenliğe vermiş emekli öğretmenlerimizle bir sohbet sayfası başlatmış olduk. Sayfamız devam edecek… Yıllarını eğitime adamış ‘emek’li öğretmenlerimize ulaşmaya devam edeceğiz. Siz de emekli öğretmenseniz, sayfada yer almak isterseniz veya tanıdığınız, sayfada yer almasını istediğiniz emekli öğretmenler varsa bize yukarıdaki e-mail adresinden, ayrıca [email protected] veya 0533 8615423 nolu telefondan da ulaşabilirsiniz.
İsmet Özkavra Matematik Öğretmeni… Benim de öğretmenliğimi yaptı. Esprili yanıtlarıyla hafızlarda yer bıraktı… Her gün gittiği Türk Ocağı Limasol Spor Kulübü’nde buluştuk. Ocağın rengi sarı-siyah ama sürekli giydiği sarı-lacivert giysileriyle sohbet ettik. “Tepki çekmiyor mu bu kulüpte bu renkler?” diye soruyorum… “Alıştılar” diyor İsmet hoca çünkü ezeli rakibi Doğan Türk Birliği’nin renkleri de aslında sarı-lacivert ama onun giymesinin sebebi Fenerbahçe… O yüzden renkler Kulüp içinde kabul görüyor ister istemez!.. Üstelik İsmet Özkavra bir dönem Türk Ocağı’nın başkanlığını da üstlenmiş. İşte böyle bir geçmiş ve kişilikle eskiyi, öğretmenlik yıllarını ve şimdiyi konuştuk.
Önce İsmet Özkavra kimdir, nerede doğdu, nerelerde okudu, nerelerde öğretmenlik yaptı. Kaç yıl öğretmenlik yapıldı, oradan başlayalım…
Asıl Mellunda, şimdiki Mallıdağ, Mağusa kazasında, küçük bir dağ köyü… Orada doğdum, ilkokulu orada okudum ama şimdi o köyde ilkokul da yoktur. Ortaokulu, Gönendere Ortaokulu’nda, Konedra, şimdiki Zeka Çorba Ortaokulunda okudum. İlkokulu 6 sene okudum, 13 yaşında bitirdim ama neden olduğunu bilmiyorum. 3 Ağustos 1952 doğumluyum. 53’te İlkokulu bitirdim tek öğretmenle, tek sınıf…
Geç mi yazıldınız okula?
Hiç bilmiyorum; Ağustos doğumlu olduğumdan dolayı olabilir, 7’yi bitirdikten sonra olabilir. Çünkü arkadaş vardır veteriner o da 40 doğumludur ama beraber bitirdik…
ÇİFT DİKİŞ!
O zaman belki geç mi başlanırdı okula?
Olabilir… İlkokul 1. sınıfta çift dikiş de yapmış olabilirim. İhtimal dahilindedir.
Peki ilkokuldan sonra...
İlkokuldan sonra Konetra Ortaokuluna gittim. Köyde okulun açılmasını sağlayanlar vardı. Onların sayesinde Gönendere’de de açıldı okul. Onların sayesinde bizim gibi köy çocukları okuduk. Yoksa okuyamazdık. Daha sonra Lefkoşa Türk Lisesine gittik; orada lise vardı, akademi vardı, commercial vardı. Yani Ticaret vardı. Bizim mezun olduğumuz sene Haydarpaşa Ticaret Lisesi olarak devam etti. 59’dan beri Haydarpaşa Ticaret Lisesi olarak devam ediyor.
İlk öğretmenliğim de bitirdiğim okulda. Lefkoşa Türk Lisesinde, 64 – 65’te. Bizim müdürümüz, coğrafyacı Hayri Gündem’di. Öğretmenlerimiz de seçme kişilerdi. Bunlar teşkilatçı idiler de aynı zamanda. Geldiler lise 1’de okurken, lise ikide okuyacaksınız yeni okulda dediler, yeni okul dediği şimdiki Fen Lisesi’dir. Lise 2’ye geldik, Lise 3’ü okuyacaksınız dediler. Lise 3’e geldik orada okuyamazsınız. Okutamazsınız. Okuturuz dedik. Ve öyle oldu ilk senemi burada bu binada okuttum. Ondan sonra 65’ten 70’e kadar Namık Kemal’e gittim. Orada fotoğrafçılığı da öğrendim.
36 YIL ÖĞRETMENLİK
Öğretmenliğe başlamadan liseden sonra Türkiye’de hangi okulda okudunuz?
Türkiye’de Fen Fakülte’sinde okudum. Matematiği bitirdim. Dil ve tarih, coğrafya fakültesinden de pedagoji sertifikası aldım.
Matematik öğretmenliği yoktu herhalde, pedagoji almak mı gerekirdi?
Gerekir diye ama sonradan pedagoji de gerekmediği halde üniversite mezunlarını aldılar liseye.
Daha sonra Türk Lisesinde başladınız öğretmenliğe; sonrasında nerelere gittiniz?
Türk Lisesi’nden sonra Namık Kemal’e gittim. Fotoğrafçılığı da öğrendim orda. Sonradan Limasol’a geldim 70’den itibaren 4 sene, Girne’de 26 sene. Toplam 36 sene. 64’den 2000’e toplam 36 yıl…
19 MAYIS LİSESİ BAŞARISI
O yıllardan anlatabileceğiniz en önemli anınız nedir?
1971 Üniversite girişi, ÖSS vardı ve Kıbrıs’tan 65’in 32’si bizim okula aitti. Limasol 19 Mayıs Lisesi’ne... 12 tane de doktor var o sınıftan. Halit Özbek var, Salih Miroğlu var, rahmetlik... Bayanlar vardı.
Limasoldaki 19 Mayıs’ın bir farkı mı vardı; neden böyle?
Matematik test olur mu dedim. Salih Coşar müfettişimdi. “Dene dedi”, denedim. Ve en fazla o sınıfta okutmuşum ben meğer. Sonradan Erkan Emekçi’nin ifadesine göre “testi öğrettiniz bize” dedi. Halit Özbek’le buluştuğumda “hocam, ben tekleri yapardım, ondan dolayı süratli giderdik” dedi.
Geçmişte bazı uygulamaları da anlatıyor İsmet hoca o günleri yaşarcasına…
Bizim zamanımızda 74’e kadar kompozisyon, edebiyat, fizik ve kimya ayrı ayrı notlar şeklinde idi. Pazartesi’den Cumartesi de dahil 45’er dakikadan 6 gün ders yapardık. 67 – 68 yılına mahsus 31’ler, 32’ler 33’ler 4 olurdu. 21, 22, 23, 24’ler 3 olurdu. 41, 42, 43, 44’ler 5 olurdu. Ve 4 dersten ortalama ile sınıf geçilirdi. Bir yıla mahsus. 1967-68’e mahsus. Deneme yanılma yöntemi. Zaten 36 senenin içerisinde 30 kez sınıf geçme yönetmeliği değişti.
DENEME-YANILMA
Şimdi de her sene deneme yanılma, değişiklikler var da eskiden de vardı demek ki…
İnanç Karagözlü’yü tanıyorsun… Babası Rum tarafında İngiliz Okulu’ndan mezundur, İnanç’ın oğlu da İngiliz okulundan mezun. Ona sordum. 53’ten beri İngiliz Okulu’nda bir değişiklik var mı bu konularda. “Zannetmem” dedi. 65 senedir yani… Bizim zamanımızda bir de Kıbrıs Eğitim Sistemine göre sınavlar vardı ve o sınavlara göre Kıbrıs’ta memur veya öğretmen kolejine gidilirdi. Öğretmen koleji 2 seneydi, sonradan 3 oldu, daha sonra 4 oldu. Gazi Eğitim 2 sene idi, 3 oldu, sonradan 4 oldu. Gazi Eğitim’de Fen Edebiyat 2’şer sene idi, resim müzik, beden eğitimi 3 sene idi. Bizim zamanımızda üniversite Türkiye’de 3 şehirde idi. Ankara, İstanbul, İzmir. Şimdi her ilde, bazı ilçelerde bile. Bir kalemde 15 tane birden kapandı. Kıbrıs’ta 60’larda, 70’lerde üniversite açılacağını söyleselerdi gülerdik. Kaç tane üniversite olduğunu ben bilmem.
EMEKLİLİK EVDE VE TOL’DA GEÇİYOR
Okul zamanlarını biraz anlattık. Emeklilik günleri nasıl geçiyor. Şimdi burada Türk Ocağı Spor Kulübündeyiz. Röportajımızı da burada yapıyoruz ama bildiğim kadarı ile genelde her gün buradasınız.
Evet her gün burdayım. Evden çıkarsam burdayım. Hep emekliler burdadır genelde.
Fotoğrafçılık nasıl gidiyor?
Fotoğrafçılık bitti. Dijitale geçilince ben de bıraktım bu işi. 74’den sonra bitti. Fabrikasyona geçildi artık. Fotoğraf çekmeye devam ettim. Satmaya da devam ettim. Birkaç bin tane de evimde duruyor.
Peki hocam, son olarak bir tavsiyeniz olur mu; öğretmenlere, öğrencilere, belki bakanlığa belki hükümete eğitimle ilgili ne gibi tavsiyeleriniz olur?
Eskiden televizyonlar yoktu. Tabletçikler de yoktu. Onlar olmadığından dolayı veliler öğrencileri idare ediyordu. Bunlar çıktıktan sonra öğrenciler velileri idare etmeye başladı. Anne babanın etkisi kalmadı.
“DAİRE ÇOK”
Teknoloji, bilişim çağı öğrencileri öne mi geçirdi diyorsunuz...
Öne geçirdi demiyelim de anne babanın etkisi kalmadı.
Gördüğüm kadarı ile siz de tabletle geziyorsunuz…
Geziyorum tabii ki, herşey bu tabletin içinde. Fotoğraf dediniz tüm fotoğraflarım da bunun içinde.
Peki hocam. Tavsiyeniz ne olabilir, böyle bir çağda, velilerin etkisinin kalmadığı, öğrencilerin öne geçtiği bu çağda ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Eskiden bakanlıkta 3- 5 veya 5- 10 kişi vardı. Şimdi kaç tane daire olduğunu ben bilmiyorum. Genel Orta Öğretim var, Teknik Öğretim Dairesi, Talim Terbiye, Dış ilişkiler var. Kaç taneler bilmiyorum. Yani onlar gerekeni yaparlar herhalde…
RENKLERİN KABULÜ!
Şimdi içinde bulunduğumuz Ocak’la ilgili de biraz konuşalım isterseniz… Ocağın durumundan memnun musunuz hocam?
Başkanımız 84 mezunu ve o günden beri görmedim. Ara sıra görünmesi lazım. Ben tanıyorum kim olduğunu ama seneler var görmedim. En son gördüğümde Limasol Kooperatif Bankası’nda görevli idi.
Bunları yazabilir miyiz? Şükrü da okursa şikâyet ettiğinizi öğrenecek...
Yazabilirsiniz. Seçildiği gün 19 Haziran’dan beri görmedim.
Hocam şunu da sormak istiyorum. Türk Ocağı’nın renkleri sarı siyah ama siz sarı lacivert renkteki kıyafetlerle geliyorsunuz. Fincanınız da sarı lacivert. Tepki almıyor musunuz bu durumdan.
Hiçbir tepki yok; Yalnız, utanman da giyen derler bana. Ama alır cevabını. Sarı lacivert şapkamı da takarım.
Hatıra 1
İsmet hocamın öğretmenliğimizi yaptığı dönemde Fen bölümü de kendi içinde Tabii Bilimler ve Matematik olarak ayrılıyordu. 7 kişi Matematik bölümündeydik. İsmet hocama sorarlardı;
-Hocam sınıfında kaç kişi var?
-2.5 kişi.
-Nasıl olur buçukluk?
-İki kız öğrencim var, 5 de erkek… Kızlar 2, erkekler de buçuk, etti 2.5
Hatıra 2
İsmet hocanın, öğrencilerin sorduğu sorulara verdiği esprili yanıtlar da akıllarda kalanların başındaydı;
-Hocam, anlamadım, ‘x’ nereden çıktı?
-Pencereden girdi, görmedin mi?