Öğrencilerimizin İyi Olduğu Alanlar Artık Dünyada Daha Önemsiz
Yazının başlığındaki ifade PISA eğitim direktörü Schleicher’e ait. PISA, OCDE üyesi ülkelerinin yer aldığı bir program. Peki, ama bir ekonomik topluluk olan OECD’nin ne işi var? Eğitim sistemlerinin çıktılarını değerlendiren, anlamak isteyen bu düşünce nereden çıktı?
Bu sorunun yanıtı çok basit aslında… Ekonominin, kalkınmanın, sürdürülebilir olmanın temel şartı kaliteli bir eğitim. OECD Eğitim Bölümü Direktör Yardımcısı Andreas Schleicher: OECD’nin anlayışını; “bir ülkenin, ekonomik kalkınmasının ve gelişiminin devamı için eğitim olmazsa olmazdır” diye özetliyor…
Bildiğiniz gibi biz OECD üyesi bir ülke değiliz, bu programlarda yer almıyoruz. Ancak eğitim sistemimizin birçok unsurunu transfer ettiğimiz Türkiye bu program da var. Türkiye’nin PISA’daki kötü sonuçlarına rağmen, Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıklamaları “çok iyi durumdayız, öğrencilerimiz çok çalışıyor” şeklinde olmuştur.
PISA eğitim direktörü Schleicher’e ise Türkiye’nin durumunu şöyle izah ediyor: “Türk öğrencilerin verilen hangi görevlerde daha iyi hangilerinde kötü olduğuna baktığınızda bir şey dikkat çekiyor. Öğrendikleri bilgiyi yeniden üretme görevi -yani bir şeyi ezberlemek ve onu kâğıda dökmek görevi- verildiğinde çok iyi notlar alıyorlar. Fakat ellerindeki bilgiyi yaratıcı bir şekilde uygulamaları istendiğinde zorlanıyorlar. Çelişki şu: Türk öğrencilerin iyi oldukları alanlar artık dünyada daha önemsiz. Değişen dünyada yeni yetenek çeşitlerine ihtiyaç var. Ve Türk sistemi buna uyum sağlayamadı. Sisteminiz nasılsa öyle devam ediyor ama dünya dönüyor.”
Durum gerçekten böyle… Ne var ki benzer durum Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi için de söylenebilir. Öğrencilerimizin iyi olduğu alanlar 21. Yüzyılda artık çok daha önemsiz… Eğitim sistemimiz çağdaş eğitim sistemlerine uyum sağlayamadı. Dünya değişiyor, gelişiyor ama eğitim sistemimiz nasılsa öyle devam ediyor…
Bu durumun en önemli nedeni, statükolaşmış geleneksel eğitim-öğretim yaklaşımlar, sınav odaklı ezbere dayalı eğitim anlayışı ve öğretmenin mesleki statüsünü erozyona uğratan uygulamalardır.
Okullarda öğrencilere kapıdan içeri ilk adımlarını attıkları günden başlayarak şu mesaj bilinçaltına yerleştirilir: “Sana sorulan sorunun bir tek doğru cevabı var. Bunu bul ancak sakın yanına bakma, kitaba bakmayı da düşünme çünkü bunları ezberlemiş olman gerekirdi… Eğer yanındakine veya kitaba bakarsan bunun adı kopyadır ve bu çok kötü bir şeydir.” Böyle bir anlayış ve bu anlayışın üzerine kurulan bir eğitim sistemi geleceğin dünyasının temel gerçeklerine sırtını dönmüş ve geçmişe hapsolmuş demektir… Ve ne yazık ki bizim eğitim sistemimiz de bu duruma en güzel örnektir…
Bilginin doğasına ilişkin yeni anlayışları, öğrenme ve öğretme sürecindeki değişimin farkına varmalı ve onu eğitim sistemimize entegre edebilmeyi başarmalıyız. Özgür, yaratıcı ve sosyal sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmeyi başarmalıyız. Kültürel mirasına sahip çıkan, bu mirası yeni kuşaklara aktarabilen dinamik bir toplum oluşturmayı başarmalıyız. İşte o zaman eğitimde reform yapmış oluruz.
Biliyor muydunuz?
Eğitimde Başarısızlığa Son Vermek İçin On Adım
Bir eğitim sisteminin başarılı ya da başarısız olduğunu söylemek, eğitime hangi pencereden baktığınıza bağlıdır. Ancak birçok eğitim bilimci, öğrencilerin kapasitelerine ulaşamamalarının temel nedenin eğitimde fırsat eşitsizliği olduğunu vurguluyorlar… Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından; “Eğitimde Başarısızlığa Son Vermek” başlığı içeren detaylı bir rapor hazırlandı. Bu rapora göre başarılı bir eğitim sistemi için eğitim yöneticileri tarafından yapılması gereken temel uygulamaları 10 başlık altında şöyle toplanmıştır:
- Erken yönlendirmeyi sınırlandırın ve akademik seçimi daha ileri yaşlara erteleyin.
- Okul tercihlerini, fırsat eşitliğine yönelik riskleri dikkate alarak düzenleyin.
- Ortaöğretimdeki mesleki beceri veya pratikte üst öğrenime devam yeterliliği içermeyen seçenekleri iptal edin ve okul terklerini önleyin.
- Akademik ve mesleki kazanımlar sağlayabilecek ikinci kazanımlar sunun.
- Eğitimde geri kalan öğrenciler için mutlaka sistemli bir ders programı geliştirin.
- Okul ile ev arasındaki bağlantıyı güçlendirin.
- Eğitimde farklılıkları dikkate alın ve farklı beklentileri karşılayın.
- Okul öncesi ve temel eğitime öncelik vererek herkese iyi bir eğitim olanağı sunun.
- Kaynakları, en fazla ihtiyacı olan öğrencilere ve bölgelere yönlendirin.
- Eğitim-öğretim düzeyini yukarı çeken ve erken okul terklerini engelleyen somut hedefler belirleyin
Anlayana Gülmece
Fikirlerim Var
Minik kız elinde karnesiyle evden içeri girmiş. Karnesini babasına göstermiş. Babası bir bakmış baştan aşağı pekiyi, bir iki tane de iyi var, ama öğretmen karnenin altına şöyle bir not düşmüş:
- Çok akıllı ve yetenekli bir çocuk fakat bir kusuru var, derste çok konuşuyor. Buna nasıl son verebileceğimiz hakkında fikirlerim var, en kısa zamanda siz velisiyle de paylaşmak istiyorum
Baba bunun üzerine karneyi imzalamış ve öğretmenin görüşlerinin altına kendi de bir not düşmüş:
- "Lütfen paylaşalım, çünkü işe yararsa ben de annesinde uygulayacağım..."