Öğrendik
Öğrenmenin yaşı yok. Bu yaşımıza gelene kadar çok şey öğrendik ama hala öğrenmeye devam ediyoruz. Öyle görünüyor ki ‘son nokta’ konuluncaya kadar da ‘öğrenmeye’ devam edeceğiz.
Neler öğrendik neler ? En kayda değer olanlarını olsun, şöyle bir aklımdan geçirmeye kalktım, kafam darmadağın oldu. “Vay beee...” dedim...
***
Doğduğumuz, büyüdüğümüz yeri, Kıbrısı öğrenmeye çalıştık önce. Coğrafyasını, tarihini, gelmişini geçmişini... Coğrafrayasından, Baf’ı, Leymosun’u, İskele’yi, Magusa’yı, Lefkoşa’yı.. Trodos dağlarını, Beşparmakları...Mesarya’yı, Dillirga’yı.... Tarihinden, Osmanlıyı, İngilizi, EOKA’yı, TMT’yi, Makarios’u, Grivas’ı, Denktaş’ı...
***
“Kıbrıs Cumhuriyeti” dediler... Tamamını öğrenmeye başlamışken ‘Cumhuriyeti’, kursağımıza takıldı kaldı birşeyler yine. Ne Cumhuriyet kaldı ne de Cumhuriyetçik... Daha ne olduğunu anlayamadan elimizde silahlarla, mevzilerde bulduk kendimizi. Silahları öğrendik inceden inceye. Göz-Gez-Arpacık’ı öğrendik; öldürmeyi öğrendik... Öldürürken, öldürülmenin de mümkün olabileceğini öğrendik. Ama, Şehit olursak dosdoğru cennete gideceğimizi öğrendik...
Velhasıl öğrendik de öğrendik.....
***
Yokluklar içinde yaşamayı öğrendik... Açık hapishane hayatını öğrendik... Göç’ü öğrendik...
Tam da yokluklara sefalete alışmak üzereyken ‘savaş’la tanıştık. Ama bu sefer galip taraftaydık, coştukça coştuk...
Ganimet’i öğrendik. Hiç bitmeyecek sandığımız ‘ganimeti’ paylaşma yarışının ne olduğunu öğrendik.
Rum’dan kalan evler, tarlaları, iş yerlerini nasıl paylaşacağımızı öğrendik...
Birdenbire, ışık hızıyla zengin olmanın yollarını öğrendik...
‘Otonom’ nedir ? ‘Federe’ nedir? Öğrendik...
Cumhuriyet nasıl kurulur öğrendik...
Politikacı kimdir ? Nedir ? Ne yapar ? Ne yapmaz ? sorularının cevaplarını öğrendik...
Torpil’i, Particiliği öğrendik. Oy avcılığının nasıl yapıldığını öğrendik...
Bir yerlerde ‘Devlet Memuru’ olmanın hatta ve hatta Bakan, Müdür, Müsteşar, Müşavir olmanın, ne kadar kolay olduğunu öğrendik...
Hiç bilmediğimiz, bir türlü alışamadığımız, kapımızı penceremizi kilitlemeyi öğrendik...
Hırsızlığın en alasını, tecavüzü, cinayeti öğrendik...
İnsanın kendi doğduğu topraklara zaman içinde nasıl yabancılaşabileceğini öğrendik...
Ülkem topraklarının ONA-BUNA nasıl peşkeş çekilebileceğini öğrendik...
Birbirimizi öğrendik.... İnsanımızı, politikacımızı, tarihçimizi, gazetecimizi, yağcılarımızı, yalakalarımızı, milliyetçilerimizi, hainlerimizi tanıdık, öğrendik...
Biz aslında ne olduğumuzu öğrenirken, etrafımızdakilerin de bizi nasıl gördüklerini öğrendik...
Neymiş ne değilmiş, Türkü de öğrendik, Rum’u da... Anavatan-Yavruvatan Edebiyatını öğrendik...
***
Öğrendik de öğrendik... Hala da öğreniyoruz..Ama galiba daha öğrenecek çoook şey var...Ömür yeterse onları da öğreneceğiz taksit taksit.
Sokak Ağzı
Karpaz’da tatil yapacak yer kalmadı. Hepsini teker teker yıkıyorlar. Çok merak ediyorum, kimlere vermek için başladılar bu operasyona ?
***
Çok merag ederim. Karpazda yıgtıgları o yerler için daha önce bir ihbar verildi miydi verilmedi miydi ?
***
Adada yaşıyoruz. Etrafımız deniz. Ama biz denize, bilet kesmeden, para vermeden giremiyoruz... Bilmezdik öğrendik. Meğerse denizlerin de tapulu sahipleri varmış...
***
Bir üniversitecik da ben açayım dedim izin vermediler. Sorular güzeldi.. “Kimlerdensin ?”... “Kimin oğlusun ?”... “Arkandaki kim ?”... “Önündeki kim ?”... Ve daha neler neler. Bir tek hangi Parti’den olduğumu sormadılar. Şaşdım galdım...
***
Şair ne dediydi ? “Bir elinde cımbız bir elinde ayna..Umurunda mı dünya ?” dediydi... O günden bu güne çok şey değişti şair efendi... Şimdi herkesin ‘Bir elinde telefon bir elinde dümen’ var...
***
Ben ELAM’cıları çok sevdim. Hem söylemleri hem de eylemleriyle bizi hem uyarıyorlar hem de dersler veriyorlar. Anlayana sivri sinek saz.....”
***
Bir arkadaş sordu. “Seçim olursa kime oy vereceksin ?” ... Düşündüm... “Herhalde kişilere veririm” dedim. “Ben sandığa da gitmeycem” dedi... Bir sorun göreceksiniz. Güvenini tamamen yitiren, sandığa gitmeye hiç de hevesli olmayan o kadar çok insan var ki. Şaşırıp kalacaksınız.
***
Portokal Atışalım diye bir şarkı vardı. Hep beraber söylerdig. Şimdi ne portokal galdı ne egşi. Onları da tükeddig 40 sene içinde...