1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. “Öğrenme” Dediğimiz Şey
Salih Sarpten

Salih Sarpten

“Öğrenme” Dediğimiz Şey

A+A-

Eğitim bilimi literatüründe öğrenmenin ne olduğuna ilişkin çok sayıda kuramsal tanıma rastlamak mümkündür. Davranışcı kuramcılar, öğrenmenin uyarıcı ile davranış arasında bir bağ kurarak geliştiğini ve pekiştirme yoluyla davranış değiştirme olduğunu kabul eder... Bilişsel kurama göre öğrenme, bireyin çevresinde olup bitenlere bir anlam yüklemesidir. Duyuşsal kuramlar, öğrenmenin doğasından çok sorunlarıyla ilgilenirler. Nörofizyolojik temelli öğretim ilkeleri ise beynin bir paralel işlemci olduğunu, öğrenmenin fizyolojik bir olay olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgular.

Peki, ama bizce öğrenme nedir? Bizce derken, ülkemizdeki eğitim sistemine yön verenleri kastediyorum. Eğitim sistemimiz öğrenmeyi hangi açıdan ele alıyor? Hangi öğrenme kuramını odağına alıyor?

Eğitim yöneticilerinden bu konularda herhangi bir açıklama işittiniz mi? Cevabınız “hayır” değil mi! Çünkü biz, henüz eğitimin kendisi ile ilgili sorunlara ilgilenme zamanı ve enerjisini bulamadık. Hâlâ en önemli sorunlarımız; yıkılan okullarımızı tamir ettirmek, yeni derslikler yapmak, öğrenci ve öğretmen nakilleri, taşımacılık vb… Bunlar eğitim değil aslında. Olsa olsa eğitim yönetimi… Ve ne yazık ki yönetimle ilgili bu sorunlar tüm zamanımızı ve enerjimizi alıyor, gerçek eğitim sorunlarına takatimiz kalmıyor…

Oysa bu sorunların çözümü ile ilgili yapılacak tek bir şey var. O da planlama… Gelecek 5 ya da 10 yılı kapsayacak projeksiyonlu bir eğitim stratejik planına ihtiyacımız var. Öyle gelip-giden hükümetlerin değiştiremeyeceği, Milli Eğitim Bakanlığı’nın adında yer alan “milli” kelimesinin hakkını veren toplumsal bir yaklaşımla hazırlanmış stratejik bir plan…

Gelelim öğrenmeye… En genel anlamda öğrenmeye iki farklı açıdan bakılabilir:
Birincisi; öğretilecekleri, olgunlaşmış ve durağan bir bilgi yığını, öğrencileri de bu bilgi yığınını aktarılacak bir kitle olarak görmektir. Ne yazık ki bizim eğitim anlayışımız bu durumu fazlasıyla yansıtmaktadır. Bu nedenledir ki; öğretim yöntemlerimiz olabildiğince öğretmen merkezli, müfredat odaklı ve öğrencinin bireysel ihtiyaçlarını dikkate almayan bir biçime bürünmüştür. Bu nedenledir ki; çoktan seçmeli testler, sınava dayalı bir yapı, özel ders ve dershanelerle çevrilmiş bir sistem sürekli kendi kendini beslemektedir.

İkincisi ise; öğretilecekleri, doğayı anlama ve keşfetme, insan ve insanlar arası ilişkilerinin nasıl şekillendiğini ve niteliği üzerine odaklanan bir bakış açıcıdır. Bu ikinci açıdan bakıldığında yapılan eylemin niteliği de değişmekte “öğretmek” yerine “öğrenmenin” daha ağırlıklı kazandığı rahatlıkla fark edilmektedir. Bu anlayış; öğrencini pasif olarak kendi önüne konan yazı, resim, grafik, formül veya diğer görsel malzemeleri öğrenmeden çok; tıpkı bir bilim insanı, edebiyatçı, yazar, şair, ressam, müzisyen, mühendis ya da konusunda uzman bir araştırmacı gibi gereksinim duyduğu bilgiyi ortaya çıkarma ve aktif olarak kendi bilgisini kendinin oluşturması sürecini içermektedir.

Bir eğitim-öğretim yılını daha bitirdik. Tatildeyiz… Ancak bu tatilin öğrenciye yönelik olduğunu unutmadan, eğitim sistemine yön verenlerin esas çalışma zamanlarının tam da şimdi olduğunu fark etmeliyiz…

Yeni eğitim yılına hangi anlayışlarla başlayacağız? 21. Yüzyılda yaşadığımızı unutarak geleneksel yaklaşımlarla öğrencilerimizin, pasif öğrenenler olarak kalmasına göz yummaya devam mı edeceğiz? Yoksa artık daha farklı bakış açılarıyla bakabilmeyi becerip, eğitimize yeni bir yaklaşım mı getireceğiz? Ya da daha basit sorayım: Öğrenmeyi öğrenebilecek miyiz, yoksa hâlâ öğreniyormuş gibi yapmaya devam mı edeceğiz?

----------

Aklınızda Bulunsun

Amerika’nın Gururu: Muhteşem Göçmenler

Merkezi ABD’nin New York kentinde bulunan sivil toplum örgütü Carnegie, aralarında Türkiye, Hindistan, Brezilya, İran, Fransa, Kanada’nın da olduğu 30 ülkeden 42 kişinin bulunduğu “Amerika’nın Gururu: Muhteşem Göçmenler” listesini açıkladı. Listede ABD’ye göç etmiş ve ülkeye katkılar sağlamış bilim, siyaset ve sanat dünyasından isimler yer aldı. 2015 Nobel Kimya Ödülü sahibi Türkiyeli bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar, Kanadalı komedyen ve oyuncu Jim Carrey, eski NASA astronotu olan, çalışmalarına hala NASA’da devam eden İngiliz Dr. Piers J Sellers ve Google CEO’su Hindistanlı Sundar Pichai listede yer alanlar arasında.

Bilim insanı, siyasetçi ve sanatçıların yer aldığı 42 kişilik listede dikkat çeken diğer isimler ise şöyle: Johns Hopkins Üniversitesi Başkanı Kanadalı Ronald J. Daniels, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) İranlı İsveç Büyükelçisi Azita Raji, WhatsApp’ın kurucusu ve CEO’su Ukraynalı Jan Koum, Grammy Ödüllü İngiliz Müzisyen Graham Nash, İtalyalı oyuncu Isabella Rossellini, Sprint’in CEO’su Bolivyalı Marcelo Claure, Perulu Gazeteci Mariano Castillo, oyuncu ve komedyen Kanadalı Samantha Bee, ABD İçişleri Sekreteri İngiliz Sally Jewell, Stanford Yapay Zeka Laboratuvarı yöneticisi Çinli Fei-Fei Li, ABD Ordusu Tuğgenerali Vietnamlı Viet X. Luong.

----------

Biliyor muydunuz?

Üniversite Adaylarına Google’dan Yeni Bir Hizmet

Google, üniversite adaylarını yeni bir hizmet sunuyor. Adayların ihtiyaç duydukları birçok bilginin yer aldığı bir yeni bir web tabanlı yazılım geliştirdi. “universitesecimim.withgoogle.com” adılı web adresinden tüm üniversitelerin bölümlerini ve özellikleri ilgili bilgilere ulaşılabilir. Ayrıca sitede, mezunlardan tavsiyeler alınarak, üniversite adaylarının kendi kariyerlerinin kendilerinin belirlenmesinde yardımcı olacağı belirtiliyor.

Üniversite adaylarının, bütün bu işlemler için yapmaları geren tek şey ise; “universitesecimim.withgoogle.com” adresine girip kendilerine bir oturum açmak. Sonrasında kullanıcılar üniversiteler dünyasından kendileri ile ilgili yeni keşiflere yelken açıyorlar…

Bu yazı toplam 2196 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar