Öğretmen Münhalleri
2016-2017 öğretim yılının öğretmen ihtiyaçları belirlendi. Bu konudaki son bilgileri Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Sayın Özdemir Berova, kendi sosyal medya hesabından yayımladı. Sayın Bakan’ın açıklamalarına göre önümüzdeki öğretim yılında ihtiyaç duyulacak öğretmen sayıları şöyle:
• Genel ortaöğretim okulları (ortaokul ve liseler) için 37 öğretmen,
• Mesleki teknik okulları (meslek liseleri) için 28 öğretmen,
• İlköğretim okulları (ilkokul ve okul öncesi) için 14 sınıf öğretmeni, 6 özel ders öğretmeni olmak üzere 20 öğretmen…
Yukarıdaki verilerden anladığımız kadarıyla önümüzdeki öğretim yılı için toplam 85 öğretmen münhali açılacak. Ayrıca yine önümüzdeki öğretim yılında; ilköğretimde 10 müdür ve 10 müdür muavini, ortaöğretimde ise 2 müdür ve 27 müdür muavini alımının yapılacağı aynı açıklamada vurgulanıyor. Başka bir ifadeyle söyleyecek olursak; 85 yeni öğretmen münhaline ilaveten müdür ve müdür muavini olacak toplam 49 öğretmenin yerine de yeni öğretmenler alınması gerektiği düşünüldüğünde önümüzdeki öğretim yılı toplamda 134 yeni öğretmen eğitim sistemi kadrolarına dahil edilmiş olacak.
Bu rakamlara baktığımızda önümüzdeki yıl için oldukça ciddi bir öğretmen eksikliği sorunu ile karşı kaşıya kalacağımızı söylemek mümkündür. Evet, eğitim sistemimizin bir öğretmen sorunu var. Ancak bu sorunun esası, sanıldığı gibi boş bulunan öğretmen kadroları değildir. Sorunun temeli; öğretmenin yetiştirilmesi, atanması, hizmet içindeki eğitimi, yükselmesi gibi birçok boyutunu içeren herkesçe kabul gören bir “öğretmen yetiştirme politikasının” olmamasıdır.
Bu sorunun ilk ipuçlarını; önümüzdeki günlerde öğretmenlik münhallerine yapılan başvurularda görebilirsiniz. Şöyle bir soruyla anlatmak istediğim olguya açıklık getirmeye çalışayım: İlk etapta açılacak 85 öğretmen münhaline kaç öğretmen adayının başvuracağını düşünüyorsunuz? Bu sayının binli hanelerle ifade edileceğine hiç kuşkum yok… Peki, ama bu durumu bir sorun olarak algılayan var mı? Pek sanmıyorum… Oysa gerçek sorun budur…
Oldukça iyi eğitim almış, nitelikli özelliklere sahip genç ama işsizlik ordusunun bir mensubu haline gelmiş öğretmen adayları var. Bu genç değerler her geçen gün biraz daha fazla heba olup gidiyor.
En değerli varlıklarımız çocuklarımızı, toplumsal yaşamımızı, geleceğimizi teslim edeceğimiz öğretmen adaylarının aslında diplomalı işsizler ordusundan kurtulma gibi devasa bir sorunla mücadele ettiğini fark etmemiz gerekmektedir.
Öğretmen yetiştirme politikasını eğitim sistemimizin en ciddi konusu olarak ele almamız gerekliliğine rağmen, ülkemizde bu iş başına buyruk bırakılmıştır. Bir yandan nitelikli politikaların belirlenmemesi, bir yanda da eğitim sendikaların eğitimsel kaygılardan uzak duruşları öğretmenlik mesleğinin niteliği ve statüsünü gittikçe düşürmüştür.
Oysa kaliteli bir eğitim sisteminin en temel özelliği öğretmenlerin entellektüel birikimleridir. Çünkü eğitim sistemini güçlü kılan bu birikimlerdir. Bizde ise öğretmen, memurlaştırılmıştır... Çünkü öğretmenlik; meslek olarak münhali doldurulması gereken bir kadro; görev olarak ise sadece müfredattakini öğretme olarak algılanıyor. Ve işte o andan itibaren onu memurlaştırma başlıyor... Oysa öğretmenin, müfredatta yazmayan ama öğrencilerinin gelişimlerinde ve kişiliklerinin oluşmasında müfredatta yazanlardan daha önemi olan bir öğesi var. O da öğretmenlerin kendi entelektüel kişiliğidir. Yani öğretmenin kendi gelişim serüvenin kendisine kazandırdıklarıdır… Zaten bu gelişim serüvenini sürekli kılamayan bir öğretmenin; teknolojinin hızla geliştiği, bilgi üretiminin katlanarak arttığı, yeni mesleklerin ortaya çıktığı, değişiminin ve kültürel rekabetin küresel ölçekte yaşandığı günümüzde, ne kültürel kimliği ne de bir mesleği tam olarak öğretmesi mümkün değildir.
Belki de öğretmenlik sorunu; öğretmenin eksik olması değil, öğretmenin yetiştirilmesi, göreve alınması, hizmet içindeki eğitimi, yükselmesi gibi birçok unsuru içeren yeni anlayış ve yaklaşımlarla belirlenmiş bir “öğretmen yetiştirme politikasının” eksik olmasıdır. Ne dersiniz!
---------------------------------------------------------------
Biliyor muydunuz?
Barack Obama'nın kızı Sasha
Eğitim haber ajansları şöyle bir haber düşünce paylaşmak istedim. Haber şöyle: “ABD Başkanı Barack Obama'nın küçük kızı Sasha Obama'nın, iş tecrübesi edinmek için yaz döneminde bir deniz ürünleri lokantasında kasiyer olarak çalışmaya başladı.”
Habere göre çalışırken uzun ismi Natasha'yı kullanan Sasha'nın görevleri arasında kasiyerliğin yanı sıra, garsonluk ve restoran açılmadan önce hazırlık yapmak da var. Restoranın lacivert üniformasını giyen ve kasket takan Sasha, saat başı, bahşiş hariç, 12-15 dolar arasında kazanıyor. Haberde verilen bir diğer bilgi de; Sasha çalışırken 6 gizli servis ajanın da sürekli olarak restoran çevresinde bulunyor şeklindeydi…
-------------------------------------------------
Gülmece
Amiral ve Onbaşı
Gece tatbikatı yapan savaş gemisinde, gözetleme kulesindeki askere hitaben komutanın şu emri duyulur:
- Asker, yakınımızda herhangi bir gemi var mı?
- Sanırım evet komutanım... Tam karşımızda yanıp sönen bir ışık görüyorum.
Biraz hiddetlenen komutan yeni emrini vermekte gecikmez:
- Hemen mesaj gönder, 20 derece doğu tarafımızda olmazsa çarpışacağız.
Bunun üzerine karşıdan mesaj gelir:
- Haklısınız çarpışmak üzereyiz, 20 derece batıda olmanız lazım.
Daha da öfkelenen komutan şu emrin gönderilmesini ister:
- Ben amiralim ve bu da benim gemim, hemen 20 derece doğuya gitmeni emrediyorum.
Karşı taraftan durumun anlaşıldığını belirten ve şu cümleyle biten yeni bir mesaj gelir:
- Ben bir deniz onbaşısıyım ve burası da bir deniz feneri her şeye rağmen rotanızı değiştirmeyecekseniz birazdan çarpışacağız...