1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Öğretmen Nasıl Olunur?
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Öğretmen Nasıl Olunur?

A+A-

1950… İlk bakışta bir takvim yılını anımsatsa da bu rakam geçtiğimiz hafta sonu öğretmen olmak için sınava giren diplomalı genç iş öğretmen adaylarımızın sayısıdır. Dahası bu sayısının sadece %5’i atanma şansı elde edebilecek. Ve ne yazık ki geri kalan yaklaşık 1850 kişinin umutları bir başka öğretmenlik sınavı dönemine kalacak…

Şüphesiz her meslek özeldir ve önemlidir. Ve yine şüphesiz her mesleğin kendi öznel koşulları, ihmal edilemez unsurları vardır… Ancak bazı meslekler, toplumsal yaşamı biçimlendirmede ve toplumu geleceğe taşımada hayati görevler üstlenir… Öğretmenlik o mesleklerden birisidir…

Dünyada baş döndürücü hızla yaşanan değişim, en çok da meslekleri etkiliyor. Bugün yok olup giden, değişime uğrayan ya da anlamsızlaşan birçok mesleğin yanında günümüzde en çok talep gören mesleklerin de etkilediği ortadadır. Hiç kuşku yok ki “öğretmenlik” de bu meslekler arasındadır. “Mesleği bilgi öğretmek olan kimse, muallim, muallime.” olarak tanımlanan bu mesleğin, bilginin günümüzdeki kolay ulaşılabilir özelliğinden dolayı olumsuz bir biçimde etkilenmesi kaçınılmazdır.  

Yani, istesek de istemesek de 21. Yüzyılda öğretmenlik mesleğinin rolü değişmiştir. Bu da öğretmenlik mesleğinin taşıması gereken özellikleri temelden etkilemiş, değiştirmiştir.

Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi; bir yandan güçlü öğretmen sendikalarına sahip olmanın ortaya çıkardığı önemli kazanımları yaşarken, diğer yandan ise öğretmenlik mesleğinin gelişimi ve etik değerleri için uğraş verecek bir “öğretmenlik meslek örgütüne” sahip olamamasının olumsuzluklarını her geçen gün biraz daha fazla hissediyor. 

Diğer meslek alanlarında olduğu gibi öğretmenlik mesleği için bir “oda”, “baro” ya da “birlik” yoktur. Yani öğretmenlik mesleğini yürütmek için, kendi etik ve bilimsel kuralları içinde yasal bir statüyle oluşmuş bağımsız bir kurum bulunmamaktadır. Daha açık bir ifadeyle; ülkemizde, öğretmenlik meslek statüsünü yükseltmeyi kendine misyon edinmiş bir kurum yoktur.

Sahi; ülkemizde öğretmen nasıl olunur? Ya da kimler öğretmen olabilir?

Binlerce öğretmen adayı arasından gerçekten alan ve pedagojik yeterliği en iyi olan, bunlar da yetmez kişisel özellikleri ihtiyaç duyduğumuz öğretmenlik profiline en uygun olanları seçebilen bir mekanizma kurabildik mi? Yoksa diplomalı genç işsizler ordusunu büyüten bir genç kıyım mekanizmamız mı var?

Sözün özü; öğretmenin hizmet öncesinde ve hizmet için de yetiştirmesi, atanması, görevinin sorumluluklarını yerine getireceği özelliklerle donatılması konusunda değiştirmemiz, dönüştürmemiz gereken çok şeyler var.

Günümüz koşullarında öğretmenin salt bilgi aktarma göreviyle yetinmesinin mümkün olmadığı gerçeğinden de yola çıkarak öğretmenin; yaratıcılık ve yenilenme, eleştirel düşünme ve problem çözme, iletişim ve işbirliği, bilgi ve medya okur-yazarlığı, esneklik ve uyum, girişimcilik ve öz-yönelim, üretkenlik ve sorumluluk, liderlik, sosyal ve kültürlerarası becerileri öğrencilere kazandırmak rollerini üstlenmesi gerektiği aşikardır. Bu olgu da öğretmen seçmek için kuracağımız mekanizmada ne büyük bir değişime gitmemiz gerektiğini gözler önüne sermektedir.


Anlayana- Gülmece

Lezzetin Sırrı

Yeni evli çift gece yemek yerken genç adamın dikkatini bir şey çeker ve eşine sorar.

  • Bu tavukları pişirirken niye ayaklarını kesiyorsun?
  • Annem çok lezzetli tavuk yapar, o da ayaklarını keserdi o yüzden bende kesiyorum.”

Birkaç ay sonra kayınvalide genç çifti ziyarete gelir. Ev sahibi gençler çalıştığı için o gece yemeği kayınvalide yapar. Gençler sofraya oturmuş lezzetli tavuğu beklerler. Yemek gelince şok olurlar. Tavuk oldukça lezzetli ama ayakları kesik değil.

Kız dehşetle sorar,

  • Anne, tavuğun ayaklarını kesmemişsin.!

Anne yanıtlar,

  • Kızım, bizim evdeki fırın dar olduğu için tavuk sığmıyordu. Sizin fırın geniş olduğu için gerek kalmadı!!!”

 


Bir Tavsiye    

Çocuğunuzun görebileceği ve kolayca alabileceği bir kitap köşeniz olmalı. Vitrinlerinizi süs eşyaları doldurabilirsin ama en az bir köşesini kitaba ayırmalısınız. Böylece çocuğunuzun büyüme sürecinde kitaplara yabancı kalmamasını sağlamış olursunuz.


Okumuş muydunuz?

Kitapları seviyor musunuz öyleyse hayatınız boyunca mutlu olacaksınız demektir.

Jules Chore

Bu yazı toplam 1626 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar