Öğretmen Olmanın Dayanılmaz Hafifliği
Hafta sonu yapılan Öğretmenliğe Giriş Ön Sınavına 2288 öğretmen adayı katıldı. Bu adayların 1700’ü, 60 ve üzerinde puan alarak Öğretmenliğe Giriş Sıralama Sınavına girme hakkı elde etti.
2024-2025 öğretim yılı için ilan edilen münhal sayıları ise şöyledir:
- Genel Ortaöğretim ve Mesleki Teknik Öğretim Dairesi, yani ortaokul ve liseler için 43 münhal.
- İlköğretim Dairesi için 1 ilkokul öğretmeni, 1 Okul Öncesi Öğretmeni, 1 Rehber Öğretmen ve 1 özel eğitim öğretmeni olmak üzere toplam 4 münhal.
Yukarıdaki bilgilerden de anlayacağınız üzere öğretmen ihtiyacının doğru ve gerçekçi veriler üzerinden belirlenmediği açıktır. Ne var ki 47 münhal için 1700 öğretmen adayının yarışacak olması gerçeği ortadadır.
Eğitimdeki bu düzensizlik, plansızlık ve iş bilmezlik öğretmenlik meslek statüsünü yerle bir etti. Öğretmenlik “kısa yoldan kamuya kapak atma” anlayışıyla herkesin yapabileceği bir meslek olamaya doğru hızla sürükleniyor.
İyi eğitim almış, nitelikli özelliklere sahip genç ama diplomalı işsiz ordusunun bir mensubu haline gelmiş öğretmen adayları var. Bu genç değerler her geçen gün biraz daha fazla heba olup gidiyor.
Kısacası öğretmen adayları aslında diplomalı işsizler ordusundan kurtulma gibi devasa bir sorunla mücadele ediyorlar.
Öte yandan KKTC’de öğretmen olmak;
- Işığın, temiz havanın hatta öğrencilerin bile rahatlıkla girip çıkamadıkları konteyner sınıflarda bir şeyler öğretmek için canını dişine takmaktır.
- Olması gerekenden 2 katı bazen 3 katı kalabalık sınıflarda davranış sorunları yaşayan, küfürlü konuşan, argo ve kaba dil kullanan, öğretmenine saygılı olmanın ne demek olduğu bilmeyen öğrencilere doğru davranış kazandırmak için canla başla uğraşmaktır.
- Nitelikli laboratuvarı, atölyesi, salonu, çalışma ortamı olmadan en yüksek düzeyde verim almak için didinmektir.
- Bütün bunlara karşın demokratik olmayan, hiyerarşik ve merkeziyetçi bir yönetim tarzı ile karşı karşıya kalmaktır.
- Mesleki geleceği konusunda güvensizdir. Partizanlığı ve adam kayırmacılığını sonuna kadar yaşan bir mesleğin içinde olduğunu iliklerine kadar hissetmedir.
Yani eğitimin en önemli yapı taşı olan öğretmenler, daha mesleğe adım atmadan tükenmişlik hissini iliklerine kadar hissediyorlar.
Oysa öğretmenlik bambaşka bir şeydir. Öğretmenlik, entelektüel birikimdir. Bu nedenle de bir meslek alanından fazlasıdır. Çünkü öğretmen güvenilir kişidir, aynı zamanda velidir, öğrencinin ilk başvuru kaynağıdır, toplumun en aktif ve aydın yurttaşıdır.
Eğitimi yönetenler öğretmenlik mesleğinin “meslek statüsünün” yükseltilmesinin, bir toplumun statüsünü yükseltmek demek olduğunu anlamalıdır.
Eğitim yönetiminin temel uğraşı; öğretmenden tasarruf etmek değil, tam aksine öğretmene yatırım yapmak olmalıdır.
Başına buyruk bıraktığımız öğretmen yetiştirme politikalarını eğitim sistemimizin en ciddi konusu olarak ele almamız gerekliliğini anlamalıdır.
Çünkü biz biliyoruz ki, en iyi okulu, en iyi programı, en iyi sistemi de kursanız eğitimdeki her şey öğrenmeniniz kadar iyidir.
Anlayan Gülmece
Bekçi
Devlet bir gün geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olacak bir bekçi işe almaya kara verir. Bir süre sonra düşünülür ; “Peki talimatlar olmadan bekçi işini nasıl yapacak.” Bir planlama birimi kurulur ve planlamayı yapmak üzere iki kişi işe alınır. Bir süre sonra ; “İşleri yapıp-yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz” diye düşünülerek İki denetmen işe alınır, biri denetim yapar diğeri raporları yazar. Daha sonra; “Bunların maaşları nasıl hesaplanıp ödenecek” diye tartışılır ve bir muhasebe şefi, bir katip, bir de istatistikçi işe alınır. Derken; “Peki bunlardan kim sorumlu olacak” diye düşünülür ve bir müdür ve iki de müdür yardımcısı işe alınır.
Bir süre sonra, ülkede ekonomik kriz çıkar ve bütçedeki masrafları kısmak için bekçi işten çıkartılır…
Okumuş muydunuz?
Eğer bir ülkede cücelerin gölgeleri uzamaya başlamışsa güneş batıyor demektir.
Çin Atasözü