1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Öğretmenlerin Kendilerini En Değerli Hissettikleri Ülkeler
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Öğretmenlerin Kendilerini En Değerli Hissettikleri Ülkeler

A+A-

 

Eğitim sisteminin en stratejik öğesi öğretmendir. Çünkü öğretmen, geleceği şekillendirecek eğitim sisteminin sınıf içindeki lideri olmanın yanında toplumsal gelişime yön veren aydın bir bireydir. Bu nedenle belki de öğretmenler bu Dünya’daki en önemli işi yapıyor olabilirler…

Peki, ama öğretmenler bu önemli mesleği yürütürken kendilerini ne kadar değerli hissediyorlar? Bu sorunun tam yanıtı olmasa da “Öğretmenlerin Kendilerini En Değerli Hissettikleri 10 Ülke” adlı bir makale eğitimle ilgili sosyal medya sitelerinde sıklıkla paylaşılıyor… Makale, OECD tarafından yapılan bir araştırma sonuçlarına dayandırılarak, öğretmenlerin kendilerini en değerli hissettikleri 10 ülke hakkında bilgiler veriyor… Bildiğiniz üzere Dünya’da eğitim adına en çok öne çıkan PISA ve benzeri sınavları da OECD organize ediyor…

Önce şu soruları sordum kendi kendime; “OECD bir ekonomik topluluk. Eğitimle ne işi var? Eğitimin çıktılarını, öğretmenlerin hissettiklerini anlayan, anlamak isteyen bu düşünce nereden çıktı?”

Bu soruların yanı belli aslında: Ekonominin, kalkınmanın, sürdürülebilir olmanın temel şartı kaliteli bir eğitim… Daha direk söyleyecek olursam bir ülkenin ekonomik kalkınmasının ve gelişiminin devamı için eğitim olmazsa olmazdır… Eğitim işte bu kadar önemli ve değerlidir… Eğitimin en önemli öğeleri yani öğretmenler kendilerini ne kadar değerli hissediyorlar. İşte araştırmanın bulguları; kendini en değerli hisseden öğretmenlerin bulunduğu o ülkeler:

1. Malezya: Malezya’daki eğitimciler % 83.8 gibi şaşırtıcı bir oranda içinde yaşadıkları toplumun mesleklerine değer verdiğini düşünüyor.
2. Singapur: Singapur’daki eğitimcilerin %67.6′sı takdir edildiklerini düşünüyorlar.
3. Güney Kore: Yaptıkları işe toplum tarafından değer verildiğini söyleyen öğretmenlerin oranının %66.5
4. Finlandiya: Finli öğretmenlerin %58.6′sı toplumun mesleklerine değer verdiğini düşünüyor. Bu oranla Avrupa’da en çok değer öğretmenler ülkesi olarak Finlandiya öne çıkıyor.
5. Meksika: Meksikalı öğretmenlerin %49.5′i yaptıkları işe toplum tarafından değer verildiğini hissettiğini söylüyor.
6. Hollanda: Hollanda’daki öğretmenlerin %40.4′ü öğretmenliğin toplum tarafından değer verilen bir meslek olduğunu düşünüyor.
7. Avustralya: Avustralyalı öğretmenlerin %38.5′i öğretmenliğin toplum tarafından değer verilen bir meslek olduğunu düşünüyor.
8. İngiltere: İngiltere’deki eğitimciler bolca mesleki gelişim desteği alıyor olsa da sadece %35′i İngiliz halkı tarafından kendilerine değer verildiğini düşünüyor.
9. Romanya: Romanya’daki öğretmenlerin %34.7′si toplum tarafından kendilerine değer verildiğini söylüyor.
10. ABD: ABD’de araştırmaya katılan öğretmenlerin sadece %34′ü kendisine değer verildiğini düşünüyor. (Kaynak: http://www.takepart.com/photos/10-countries-where-teachers-feel-valued-most)

Araştırma bulgularına şöyle bir baktığımızda önemli bir sonuç kendiliğinden ortaya çıkıyor. Öğretmenlerin kendilerini en değerli hissettikleri bu ülkeler, çeşitli kriterlerde de ortaya çıkan en iyi eğitim sistemlerine sahip ülkeler sıralamasıyla da nerdeyse (Meksika hariç) birebir eşleşiyor… O zaman şu yargıda bulunmak yanlış olmaz diye düşünüyorum. Öğretmenler kendilerini değerli hissediyorsa, o eğitim sistemi iyi bir eğitim sistemidir…

Bizdeki durum ne diye kendi kendine sorduğunuzu duyar gibiyim… Bu konuda KKTC’de yapılmış bir araştırma yok ancak her geçen gün ülkemizdeki öğretmenlik mesleğinin erozyona uğradığı da araştırmaya gerek bırakmayacak biçimde ortada…

------------------------------------------------------------

Buraya Dikkat

Eğitimdeki Hataların Önemi

Bu yazının başlığına bakarak herhangi bir hatadan bahsedeceğimi sanmayın. Sadece, eğitimde yapılması muhtemel hataların nedenli büyük ve önemli sonuçlar ortaya çıkaracağını vurgulamaya çalışıyorum.

Ünlü eğitim bilimci Dewey, 1996’daki bir makalesinde, “canlı ve cansız arasındaki en önemli fark, birincisinin kendisini sürekli olarak yenilemesidir” der. Bu tanımlamaya katılmamak mümkün değil… Canlı, yaşamını sürdürmek için çevresindeki güçleri ve olanakları kendi yararına değerlendirmeye çabalar. Bu çabalar da giderek yeni yaşam biçimlerini ve buna bağlı olarak bilgi ve deneyim birikimini oluşturur. Bu da değişimin ta kendisidir…

Kuşkusuz toplumsal değişmeyi etkileyen çeşitli faktörler vardır. Bu faktörler arasında “bilim ve teknolojideki gelişmeler, kentleşme, demografik değişmeler, aile yaşamındaki değişmeler, ekonomik yapı, doğal çevre, demokratik gelişmeler, değerler, ideolojiler ve insanlar arası çekişmeler” gibi birçok olguyu sıralayabiliriz.  Ancak bu listenin ilk üç sırasında daima eğitim, medya ve siyasal yapı vardır.

Elbette ki eğitim, toplumsal yapının en temel unsusudur. Bu nedenle eğitim ile toplumsal değişim arasında ilişki diğerlerine oranla çok daha etkilidir. Ancak ne yazık ki en uzun zamanı alan değişim de eğitimle olandır. Bu yüzden listedeki diğer önemli iki madde olan medya ve siyasi yapı çoğu zaman öne çıkmaktadır. Ancak bu öne çıkmaların bize yaptırdığı tek bir yanlışın, bütün doğrularımızı götürdüğünü fark ettiğimizde hatalı kararların geleceğimizi ne denli acımazsızca etkilediğini anlarız. Ancak çok geç kalmış oluruz…

Eğitimle gelecek değişime ait sorumluluk toplumu oluşturan tüm bireylerindir. Bu sorumluluktan kurtulmak mümkün değildir. O yüzden sorumlu bir birey olarak davranarak her anlamdaki kararlarınızı; başlangıçları değil, sonuçları düşünerek vermelisiniz… Çünkü sonuçları değiştirmek için, başlangıçları değiştirmeye başlamalısınız…

------------------------------------------


Anlayana-Gülmece

Genetik

Aralarında Karadenizli doktor, Temel’inde bulunduğu birbirinden iddialı 3 genetik uzmanı, yeni buluşlarını karşılaştırıyorlar. Birincisi anlatıyor.
- İnek ve tavuk genlerinden harikulade yeni bir hayvan meydana getirdim.  Hem süt veriyor hem yumurtluyor, eti kırmızı et tadında ama beyaz et kadar sağlıklı, bence bu yüzyılın buluşu. İnsanlara istedikleri kadar sağlıklı et, süt ve yumurta yedireceğim.
Diğeri sözü alıyor ve çalışmasını açıklıyor:
-  Arı ile karasinek genlerini karıştırdım. Yeni türümüz pisliklerden bal yapıyor. Hem bol miktarda hem  de inanılmaz kaliteli bal elde etme imkanına kavuşmuş bulunuyoruz.
Dr. Temel iki meslektaşına bakıyor ve…
- Valla ben de karpuzla  karafatma genlerini birleştirdim. Artık karpuzu kesiyorsun, bütün çekirdekler yürüyüp gidiyor.

Bu yazı toplam 2922 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar