‘Oh olsun’ der gibi
“Şiddetçi” (!)
Meslek mi bu?
* * *
Şiddetin bir de böylesi var.
Hem de yeni bir kadın cinayetinde henüz yerdeki kan kurumadan, acı olabildiğince yaşken, gözler yaşlıyken...
* * *
“Kadın şikayetini geri çekti” diyorlar.
İki dava birden, aynı günde.
Böylece “mağdur”a kızıyoruz.
Hani “oh olsun, az bile” der gibi.
Aslında bu da bir nevi şiddet!
* * *
Sevgilisi boynuna bıçak dayamış.
Tehdit etmiş.
Diğer kadını eşi dövmüş.
Apartman sakinleri imdada yetişmiş.
İki kadın da yargılanma aşamasında şikayetini geri çekiyorlar.”
* * *
Kadına yönelik şiddetin tam da göstergesi bu aslında!
Korku iklimi...
Yoksa, ölümle tehdit edilen bir insan nasıl şikayetçi olmaz?
Boynuna bıçak dayanmış biri nasıl şikayetini geri çeker?
Dayak yiyen bir kadın, sizce niçin “şikayetçi değilim” der.
* * *
Şiddetin kendisidir bu!
Asıl korkmamız gereken halidir.
İşte tam da burada polis, şiddetle mücadele birimleri, uzmanlar, medya, sivil toplum devreye girmelidir.
“Şikayete ihtiyaç yoktur” demelidir yargı!
Polis böylesi dosyaları çok daha detaylı araştırmalı,
hiçbir ipucunu atlamadan hakikate yoğunlaşmalıdır.
Şiddet mağduru kadınlara, bir başka şiddettir aslında, illaki “şikayet” beklemek!
* * *
“Şikayete gerek kalmadan” kadını korumalıdır sistem...
Mağdurun, güçsüzün, yoksulun, yoksunun, ezilenin yanında olmalıdır.
Şiddetin olduğu yerde korku elbette vardır, olacaktır.
Çok “insani” bir haldir bu!
* * *
“Erkek kadınını sever de döver de” anlayışını meşrulaştıran ve pekiştiren, mağduru adeta suçlayan böylesi gelişmelerde çok daha hassas olmalıyız.
Şiddete karşı “şikayet” aramayalım!
Hele bunu “mağdur”dan hiç beklemeyelim.