Ok Yaydan Çıktı
15 Ekim Salı akşamı yerel saatle 19.00’da New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Nikos Hristodulidis ve Ersin Tatar akşam yemeğinde buluştu.
Tatar bu buluşmanın sadece bir akşam yemeği olacağını, kesinlikle müzakere olmayacağını söyleyerek “buna hayır diyemezdim” dedi ve gitti.
Hristodulidis ise önce Londra’ya giderek başbakan Keir Starmer ile görüştü. Sonra da Londra’dan New York’a uçtu.
Hristodulidis’in amacı, Tatar’ın 4+1 gayrı resmi görüşme önerisine karşı İngiltere’nin desteğini almak ve bu görüşmeye İngiltere’yi de dahil etmekti.
Bunda da başarılı oldu. Tatar’ın karşı çıkmasına rağmen masa 4+1 değil, 5+1 olarak belirlendi.
Yemeğin ardından BM’den yapılan resmi açıklamada Genel Sekreter, liderleri duruşlarındaki boşluğu nasıl kapatacaklarını ve çözüme yol açacak bir girişimin sağlanması için güveni nasıl yeniden inşa edeceklerini düşünmeye teşvik etti.
Birleşmiş Milletlerin açıklamasına göre liderler, yakın gelecekte, Genel Sekreter’in gözetiminde, ileriye dönük yolu görüşmek üzere daha geniş bir formatta gayrı resmi bir toplantı yapmayı; yeni geçişler açma olasılığını araştırmak üzere Kıbrıs’ta bir araya gelmeyi de kabul ettiler.
Bu açıklamadan anladığımız müzakerelerin yeniden başlaması için 5+1 formatında, Kıbrıs’taki iki toplumun liderleri ve 3 garantör ülke, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin temsilcilerinin katılımı ile BM gözetiminde gayrı resmi yeni bir zirve gerçekleşmesini kabul ettiler.
İkincisi Güven Yaratıcı Önlem olarak yeni geçiş kapılarının açılabilmesi için liderler Kıbrıs’ta bir araya gelmeyi kabul ettiler.
Tatar’ın deyimiyle bu yemek sadece bir yemek değilmiş. Taraflar masada hemen her konuda görüş belirttiler, öneriler sundular ve Guterres’in somut önerilerini kabul ederek süreci yeniden başlatacaklarını teyit ettiler.
Bu görüşmenin ardından yapılan açıklamalardan anladığım kadarıyla herkes memnundur.
BM açıklaması iki tarafta da memnuniyet yarattı. Türk tarafının statükocuları açıklamada federal çözüme değinilmemesi ve ortak bir zemin olmadığını vurgulamasının altını çizerek bunun kendilerini memnun ettiğini söylediler.
Rum tarafının statükocuları ise daha temkinli davranarak GYÖ’ler konusunda açılım yapılacak olmasını ve gayrı resmi zirvenin 4+1 değil, daha geniş bir formatta toplanacak olmasını başarı olarak saydılar.
Benim için önemli olan bu yemeğin müzakerelerin yeniden başlaması için bir başlangıç olmasıdır.
Dünya’nın bugün içinde bulunduğu savaş koşullarında Guterres’in Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik bu çabası gerçekten alkışlanacak bir harekettir.
Guterres Kıbrıs’ta bir çözüm istiyor. Bunu Crans Montana’da bizzat katılarak, ayrıca taraflara sunduğu ve sorunun çözümünü çabuklaştıracağı herkes tarafından kabul edilen kendi adını taşıyan belge vererek göstermişti.
Şimdi bir kez daha düğmeye bastı. Sanırım bu kez işi sıkı tutacak. Türk-Yunan ilişkilerindeki yumuşama, Türkiye-AB ilişkilerinin durağanlıktan kurtulmaya çalışılması ve Türkiye’nin yüzünü yeniden AB’ye dönmesi Guterres’i harekete geçirmiştir diye düşünüyorum.
Orta-Doğu’da İsrail’in saldırganlığı tüm bölgeyi tehdit ediyor. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ve hala süren savaş Avrupa’nın göbeğinde ciddi bir yaradır.
Buna rağmen Guterres zaman ayırmış ve liderleri New York’ta bir akşam yemeğine davet ederek deyim yerindeyse müzakereleri yeniden başlatmaları için cesaretlendirmeye çalışmıştır.
Ben müzakerelerin yeniden başlayacağına inanıyorum. Elbette hemen yarın değil. Belki birkaç ay, belki 5-6 ay, belki de daha fazla bir zaman sonra.
Ama ok yaydan çıktı.
Artık geri dönmesi imkansızdır.