OKAN DAĞLI

Kıbrıs’ta dünya futbolundan koptuğumuz 1955 yılı bir dönüm noktasıdır.
Bu tarihten sonra sadece futbolda değil adanın bütününde işler iyi gitmemiştir.
1955 yılına kadar dünyaya örnek olduğumuz çok toplumlu/çok uluslu Kıbrıs Karması ki bugünlerde bu oluşumlara artık Milli Takım denmektedir, o günlerden sonra bizler için tarih olmuştur. Buna karşılık tüm dünyada, bizden onyıllar sonra çok uluslu Alman, İngiliz yada Fransız Milli Takımları oluşmuştur. Örneğin Türkler, Afrikalılar, Tunuslular Alman Milli Futbol Takımında beraber forma giymeye başlamışlardır.
Oralarda futbol, siyasetin önünde gitmeye başlamıştır. Irkçılık ve milliyetçilik futbol sayesinde geriletilmeye çalışılmıştır. Örneğin Mesut Özil sayesinde Almanların ve İngilizlerin Türklere bakış açısı değişmiştir. 
Zidane, Fransa’da ve dünya futbolunda bir idol olmuştur. Ona duyulan sempati ile Fransızlarla Cezayirliler arasında buzlar erimiştir.
Didier Drogba, İngilizlerin ve Chelsea’lilerin Afrika kökenlilere karşı duyduğu asırlık öfkenin ve kinin ortadan kalkmasına neden olmamış mı?
Futbol böyle birşey işte.
Son yüzyılda futbol, siyasetle artık pek örtüşmediği gibi eskilerin dediği gibi onun fersah fersah ilerinde yol almaya başlamıştır.
Kıbrıs Türk Futbolu’nun ne olacağına ve geleceğine kulüpler karar verecektir. Ama Kıbrıs’ta siyaset kendini burada da var etmeye çalışmaktadır. Kıbrıs’taki siyasetin uzun yıllardır milliyetçiliğin üzerinden okunmasına futbol da dahil edilmiştir.
Fakat KTFF ve kulüpler, futbolu siyasetin önüne koymuştur. Belli ve bilinen odaklar tarafından, kulüplerin her türlü baskı ve tehditi bu iki günde görmeleri mümkündür.
KTFF, futbol kulüpleri ile dik duracak ve Kıbrıs’ta geçmişi referans alan siyaset kaybedecek, futbol kazanacaktır.
Geçmişe bakmaktan, geleceği göremeyenler futbol sayesinde bir kez daha gerileyecektir.
Kıbrıslı Türkler yarım asırdan fazladır içe kapanmalarını belki de bu kez futbolla kıracaklardır. Bu kez ülkemizde futbol siyasete yöne verecektir. Siyaset yüzünden yarım asır önce dışlandığımız dünya futboluna bu kez siyaseti dışlayarak yelken açacağız.
Bunun için, bu son gün kırk tane cesur yüreğe ihtiyacımız vardır. Kendini inkar etmeyecek, yüreğini eline alacak ve başını dik tutup, doğruyu yapacak kırk cesur yüreğe...