Okul Nedir? Öğretmen Ne İş Yapar?
Yazının başlığını oluşturan sorulara sadece günümüzde değil, Eski Yunan Filozofu Platon tarafından M.Ö. 385 yılında kurulmuş Akademia’dan beri yanıt aranmaktadır. Dahası baş döndürücü hızla değişen dünyada bu soruların yanıtları da değişmektedir…
Okulların en temelde iki işlevi vardır:
- Çocukların kişilik gelişime katkıda bulunup bir üst eğitim kademesine hazırlamak…
- Çocukları çağdaş yaşam koşullarına yani hayata hazırlamak (nitelikli bir meslek sahibi yapmak)…
Ne yazık ki okullarımız bu iki işlevini de kaybetmiştir: Sınavlara endeksli bir eğitim yapılanması nedeniyle okullar, çocukları üst öğrenime hazırlama işlevlerini dershanelere ve özel derslere devredilmiş durumdadır.
Lise, meslek lisesi hatta üniversitelerimizden mezun olan her öğrencinin gelir getiren bir işe yerleşmelerini sağlayacak becerilere sahip olduklarını da söylemek mümkün değildir. Ayrıca ülkemizde 45 bin yabancı iş gücüne karşın 12 bin civarında genç işsizin olması, okulların gençleri çağdaş yaşam koşullarına hazırlama işlevini de tam anlamıyla yerine getiremediğini göstermektedir.
Okullarımız, bugünün koşullarındaki işlevlerini yitirmelerinin yanı sıra gelecekle ilgili çok daha derin sıkıntılar yaşayacağımızın da sinyallerini veriyor. Çünkü dünya değişiyor ama okullarımız yerinde sayıyor…
Öte yandan öğretmene, öğretmenin yaptığı işe ve taşıması gereken özellikleriyle ilgili anlayışlarımız da okulların işlevleri açısından büyük önem taşımaktadır.
Gençlerimizin; daha çok etkileşimci, daha çok dijital okur-yazarı, daha çok sosyalleşmiş ve çok daha fazla evrensel değerlere sahip olması gerekmektedir. Yani “sus konuşma, sesiz ol”, “tahtada yazılanı, defterine geçir” anlayışları artık işlemiyor…
Elbette bu durum öğretmenin kenara çekilip seyirci kalması ya da eğitim sistemi içindeki rolünün azaldığı anlamına gelmez. Tam aksine öğretmenin rolü değiştiği, ama her geçen gün giderek arttığı anlamını taşımaktadır. Öğretmenlerin en iyi konuşan, en iyi ders anlatan, en iyi soruyu soran ya da sorulara en iyi çözümleri bulan özellikleri taşımalarından çok; öğrencisini en iyi konuşturan, öğrencisinin en iyi çözümü bulmasını sağlayan hatta sadece sorulara çözümler bulan değil yeni soruları da keşfedebilen öğrencileri yetiştirebilme becerilerine sahip olmaları gerekmektedir.
Okullarımız işlevlerini yitirirken, diğer yandan da öğretmenlik mesleği statüsünün erozyona uğramasına izin verilmemelidir. Bunun için atılacak en önemli adım öğretmenin yetişmesinde, istihdamında ve meslek içindeki gelişiminde ilkeli davranmaktır. Son günlerde yaşanan örnekler; nitelikli bir öğretmenlik meslek statüsü geleneğine sahip Kıbrıs Türk Toplumu için çağdaş olmayan öğretmen istihdamı politikalarının etkin olması üzücüdür. Bu konuda yeniden düşünmeliyiz…
Yeni Nesil Öğrenme
Sınıflardaki Geleneksel Ortama Düzeni
Çocuklar zannettiğimizden çok daha fazla hareket etmeye ihtiyaç duyarlar. Baş aşağı durmak, kendi etrafında dönmek, tepelerden aşağı yuvarlanmak ya da hatta ağaçlara tırmanmak gibi tüm farklı yönlere bedenlerini hareket ettirmek için bolca imkana ihtiyaç duyarlar. Bu hareket, vestibüler (denge) duyuyu geliştiren saç hücrelerini harekete geçirerek iç kulaktaki sıvının ileri geri hareket etmesini sağlar. Bu duyu, bütünleme duyusudur ve diğer tüm duyuları destekler.
Bugün pek çok çocuk az gelişmiş bir vestibüler duyu ile etrafta yürüyor. Bu, bizim kliniklerde tedavi etmemiz gereken bir numaralı sorundur. Olgun ve gelişmiş bir vestibüler duyu; dikkati, duygusal regülasyonu, göz kası kontrolünü, uzaysal-mekansal farkındalığı ve öğrenmeyi artırmak için beynin düzenlenmesini destekler! Tahmin edebileceğiniz gibi eğer bol miktarda günlük hareket imkanı yoluyla geliştirilmez ve korunmazsa, çocuklar için öğrenmek çok ama çok zorlaşır.
Bir Resim - Bir Mesaj
Ekip Olmak
Ünlü eğitim bilimci Bertrand Russel, “İnsanoğlu işbirliğine muhtaçtır ve doğa kendisine, biraz noksan da olsa, işbirliği için gerekli dostluk içgüdüsünü vermiştir.” der. Ekip olmak önemlidir… Ekip olmak için de bencillikte uzak işbirliğine içgüdüsüne ihtiyacı vardır.