1. HABERLER

  2. KÜLTÜR & SANAT

  3. “Okumak, dünyayın ve bu zamanların anlatılmasına tanıklık etmek”
“Okumak, dünyayın ve bu zamanların anlatılmasına tanıklık etmek”

“Okumak, dünyayın ve bu zamanların anlatılmasına tanıklık etmek”

DAÜ İletişim Fakültesi'de akademisyenlik yapan Hanife Aliefendioğlu, karantina günlerini roman ve öykü gibi edebiyat ağırlıklı okumalarla geçirdi.

A+A-

'Karantinasız' karantina okumalarının konuğu Hanife Aliefendioğlu.

DAÜ İletişim Fakültesi'de akademisyenlik yapan Hanife Aliefendioğlu, karantina günlerini roman ve öykü gibi edebiyat ağırlıklı okumalarla geçirdi.

Aliefendioğlu okumayı, “herkesin elinin altında olan, sözlüklerde bulunan binlerce sözcüğün mucizevi, büyülü ve hülyalı bir biçimde yan yana gelerek içinde yaşadığımız dünyayı ve bu zamanları anlatılmasına tanıklık etmek. Tam söylemek istediğim dilimin ucundaki ama yazamadığım” şeklinde tanımlıyor.


 

“Okumak, dünyayın ve bu zamanların anlatılmasına tanıklık etmek”

Hanife Aliefendioğlu
Akademisyen, DAÜ, İletişim Fakültesi

Korona günleri okumak için iyi bir fırsat oldu. Okumak herkesin elinin altında olan, sözlüklerde bulunan binlerce sözcüğün mucizevi, büyülü ve hülyalı bir biçimde yan yana gelerek içinde yaşadığımız dünyayı ve bu zamanları anlatılmasına tanıklık etmek. Tam söylemek istediğim dilimin ucundaki ama yazamadığım. Hiç aklıma gelmeyen. “Öyle de olabilir” diye düşündüğüm.  (dersler için okuduğum kitapları dışarda bırakıyorum: Judith Evans, Feminist Theory Today; Michael De Carteau Gündelik Hayat Eleştirileri; H. Hülür ve C. Yaşın Yeni Medya: Okuyucunun Yükselişi; R. Gill Gender and the Media.) Yaşasın kitaplar, kitap aralıkları, kitap rafları, yarım kalmış kitaplar, başlanmamış kitaplar, yeni bir kitap okumak isteyen içimizdeki yenilenmiş biz.

foto01-037.jpg

Ursula K. Le Guin - Tehanu (Metis)

Korona’dan önce başladığım ve elimde olan bu kitabı bu günlerde yavaş yavaş okudum. Yerdeniz serisini En Uzak Sahil’den epeyce sonra yazılmış son kitabı. “Zamanın başlangıcında, Segoy yerkürenin adalarını denizden çıkardığı zaman, karalarda ilk doğanlar ejderhalarmış ve karalarda rüzgarlar esiyormuş. Yaradılış şarkısı böyle söylüyor. Fakat kadının şarkısı aynı zamanda, başlangıçta ejderha ile insanın bir olduğunu söylüyormuş. Hepsi tek bir halkmış, tek bir soy, kanatlı ve Gerçek Dil’i kullanan.” (s. 15). Tanışmayan herkese korona günlerinde mutlaka Le Guin okumalarını öneririm.

 

foto02-028.jpg

James Wood, İyi Bir Hayat (YKY)

İngilizce edebiyatın en iyi eleştirmenlerinden kabul edilen,  The Guardian ve The New Yorker’da yazan James Wood’un bir romanı.  Alan Querry Yorkshire’den büyük kızı Helen ise bir süredir ABD’de yaşayan ve bir kaza sonucu kolunu kıran kızı Vanessa’ya ziyarete gider.  Annesi, onu başka bir erkek için terketmiş ve artık hayatta olmayan eski eşi, kızlarının hiç sevmediği yeni eşi, küçük kızı Vanessa’nın erkek arkadaşı ve her birinin diğerine göre ilişkini gözleyen ve bu sosyal geometriyi derin bir üçüncü göz dili ile anlatan Alan Querry’nin ağzından bir ailenin tarihini ve ilişki dinamiklerini aktarıyor. Wood ayrıca İngiltere’den ABD’ne gelmiş birinin gözlem ve şaşkınlıklarını bir İngiliz mizahıyla dile getiriyor.

foto03-024.jpg

Maxine Molyneux, Tanrısız, Patronsuz, Kocasız: Anarşist Feminizm (Sub)

19. Yüzyıl Arjantin Feminizmini anlatan bu kitap işçi ve feministlerin kitlesel eylemleriyle nasıl bir hak hareketi başlattıklarını anlatıyor. Molyneux bu küçük kitapta Arjantinli feminist kadınların işçi eylemlerine destek verdiğini işçi gazetelerinin de yayınlarında feministlere sayfa ayırdığını anlatıyor. Feministlerin iktidarla sorunu hep gündemde tuttuklarını ve İspanyol anarşizminden esinlenmiş bir anarko feminizmden yana olduklarını aktarıyor. Daha sonra kendi gazeteleri olan ve sadece 9 sayı yayınlanan La Voz de la Mujer’i çıkaran feministler en büyük tepkiyi anarşist erkeklerden alırlar. Bunun üzerine sayılarındaki önsözde “düşmanlarımıza” başlığını koyarlar. Yarı gizli basılan gazetenin dördüncü sayısındaki bir imza kitaba başlığını vermiş: “Yetkeden nefret ediyoruz, çünkü biz ‘başkasının’ iradesi ile yönetilen makineler değil, insan olmanın peşindeyiz; bu yetkenin adı din ya da başka bir şey de olsa.” Gazetenin destekçilerinden biri imzasını “Tanrısız, patronsuz, kocasız” olarak atar. Gazetenin diğer destekçilerimin kendileri için seçtikleri imzalardan bazıları da şöyle: “çok yaşa özgür aşk”; “bir feminist”, “burjuva yutan dişi yılan”. Gazetenin tüm sayılarının içerik analizi olan kitap Arjantinli anarko-feministlerin erkekliğe, kiliseye, din adamlarına, ataerkine karşı fahişelikle, kürtajla ve evlilikle ilgili sivri dillerini, yani onların deyimiyle yetkeye karşı nasıl bir söylem kullandıklarını aktarıyor.

foto04-019.jpg

Carl Gustav Jung, İnsan ve Sembolleri (Okuyan-us)

Bu derleme kitap Jung’un son çalışmalarından biri. 1959 yılında BBC adına Jung ile röportaja gönderilen  John Freeman bir televizyon programı yapar. Bir de Jung’un isteği ile Jung  ve yakın çalışma arkadaşlarının katılımıyla yazılan bu kitaptaki ilk bölüm Jung’a ait  ve Bilinçdışına giriş başlığını taşıyor. Hayatı boyunca 80 bini aşkın rüyayı yorumlamış olan Jung,bu ustalık metni diyebileceğimiz kitabının ilk bölümünde bilinçdışına giriş, rüyalarda geçmiş ve gelecek, rüyaların işlevleri gibi konuları anlatıyor. Alan en özgün katkısı olan dört arketipi tanımlıyor. Metnine olağanüstü anlamlı görseller eşlik ediyor. Dört İncili yazan azizin birer hayvan olarak temsil edildiği taş oyma, serbest çağrışım  konusuna eşlik eden Tibetli dilenci ve kristal kürenin başında bir falcı, düşlerin akıldışılığını Marc Chagallın düş niteliğinde olduğunu söylediği  “Zaman kıyısı olmayan bir ırmaktır” başlıklı resmi.

foto05-017.jpg

Amor Towles, Moskova’da Bir Beyefendi (hep kitap)

1922 yılında Kont Rostov Moskova’da Metropol Oteli’nde ev hapsine çarptırılır ve 1954  yılına dek burda yaşar. Devrime’e hizmet etmek için köylere giden çocukluktan beri tanıdığı genç kadın Nina, 6 yaşında kızını kendisine bırakıp gider ve geri dönmez. Otel personeli, Emile, Marina, 6 yaşından itibaren büyüttüğü Sofya ve aşık olduğu tiyatrocu Anna ile Sovyetler Birliği’nin iç çalkantılarına, edebiyata, müziğe, elçilere, ajanlara, sürgünlere tanıklık eder. Stalin gidene dek ordadır. Sonunda Sofya’yı Paris’e bir konser için gönderip orda kalmasını sağlayarak Anna ile buluşmak üzere taşrada bir kasabaya gider.  Yarı belgesel niteliğindeki roman, küçücük bir odadan Kont Rostov’un kocaman dünyasına,  Rusya’nın yakın tarihine uzanır. Towles’ı bundan sonra hep izleyeceğim.


ÖNCEKİ BÖLÜMLER

karantina okumaları-1 
karantina-okumalari-2 
karantina-okumalari-3
karantina-okumalari-4
Karantina Okumaları -5
Karantina Okumaları -6
Karantina Okumaları -7
Karantina Okumaları -8
Karantina Okumaları -9
Karantina Okumaları -10
Karantina Okumaları - 11 
Karantina Okumaları - 12
Karantina okumaları -13
Karantina okumaları -14-
Karantina okumaları -15-
Karantina okumaları -16-
Karantina okumaları - 17 -
Karantina okumları - 18 -
Karantina okumları - 19 -

Bu haber toplam 5053 defa okunmuştur