1. YAZARLAR

  2. İbrahim Özejder

  3. OKUR GÖREVE Ya da ŞİKAYET KÜLTÜRÜNÜ AŞMAK
İbrahim Özejder

İbrahim Özejder

OKUR GÖREVE Ya da ŞİKAYET KÜLTÜRÜNÜ AŞMAK

A+A-

Tarık Ertuğ’un, tarımsal ilaçlarla ilgili Yenidüzen’in haberi sonrası yaptığı girişimler ‘haber üretim süreçlerine okur katılımı’nın olumlu bir örneği oldu

Ertuğ’un girişimi sonrası Yenidüzen yeni bir haber yaptı, yetkililer yeni açıklamalarda bulundu

Yenidüzen okuru Tarık Ertuğ, gazetede 11 Eylül 2014 tarihinde Meltem Sonay imzasıyla yayınlanan, ‘İLAÇ KALINTISINA YAKIN TAKİP’ (https://www.yeniduzen.com/Haberler/haberler/ilac-kalintisina-yakin-takip/42222) başlıklı haberi tatmin edici bulmadı. Ertuğ, haberde verilen bilgilerin sağlıklı tarım ürünleri tüketmek isteyen insanların endişelerini gidermekten uzak olduğu düşüncesindeydi.

Düşüncesini Yenidüzen okur temsilcisi ile paylaşan Tarık Ertuğ, bununla yetinmeyerek sosyal medyada da haberle ilgili tartışma başlattı ve bazı sorular sordu. Facebook’taki (https://www.facebook.com/profile.php?id=595269763) tartışmaya bazı sosyal medya kullanıcıları yanında, Tarımsal İlaçlar Denetim Kurulu (TİDK) Başkanı Emine Solyalı da katıldı. Solyalı, verdiği bilgilerle Tarık Ertuğ’un sorularını yanıtlamaya çalıştı.

Bu arada, 13 Eylül tarihli Yenidüzen’de konuyla ilgili bir haber daha yayınlandı. Yine Meltem Sonay imzasıyla yayınlanan ‘SOFRAYA GELMEDEN İMHA’ (https://www.yeniduzen.com/Haberler/haberler/sofraya-gelmeden-imha/42264) başlıklı ve TİDK Başkanı Solyalı kaynaklı haber, Tarık Ertuğ’un dile getirdiği endişeleri gidermeye yönelik daha ayrıntılı bilgiler içeriyordu.

Şikayetten, sızlanmadan katılıma

Tarık Ertuğ’un girişimi, haber üretim sürecine ‘okur katılımı’ açısından önemsenmelidir. Her alanda olduğu gibi maalesef medyaya tepkiler de ‘şikayet’le sınırlı kalıyor; sonuç alıcı ‘girişim’den kaçınılıyor.

‘Böyle yönetim mi olur?’, ‘trafik rezalet’, ‘çevreyi sallayan yok’, ‘biz adam olmayız’ ve benzeri şikayetler hepimize tanıdık geliyor. Medya alanında ‘Böyle gazetecilik mi olur?’, ‘böyle haber mi yazılır?’ lafları da şikayetten öte bir anlam taşımıyor. Bu serzenişleri (demokratik yaşam açısından son derece önemli olan) ‘eleştiri hakkının kullanımı’ olarak da göremeyiz; söylendiği yerde kalıyorlar ve sonuç alıcı olmuyorlar.

Sorumluluğu dışlayan bu toplumsal davranış biçimi son zamanlarda, ‘şikayet kültürü’ ya da ‘sızlanma kültürü’ diye tanımlanıyor ve daha çok eleştiriliyor. Özellikle sosyal medyada dile getirilen görüşlerle, sorunların çözümü için varolan haklar ile olanakların sonuna kadar kullanılması öneriliyor. 

İşte Tarık Ertuğ’un girişimi, tam da bu katılmcı beklentiye denk düşen bir örnek teşkil ediyor. Tarık, bağırıp, çağırıp uluorta suçlamalarda bulunmak yerine, konuyu Yenidüzen okur temsilcisine iletiyor ve sosyal medyada seviyeli bir tartışma başlatıyor. Tarık’ın girişiminin ne işe yaradığına gelince:

1. Yeni tip gazeteci-okur ilişkisi: Gazeteci yazar, okur takip eder. Okur tepkilerini dikkate almayan eski tip gazetecilik artık aşılmalıdır. Yeni iletişim teknolojileri, okur katılımını daha olanaklı kılıyor. Tarık’ın haberi sosyal medyada paylaşması ve sorular sorması sonrasında, muhabirin bunu yakalayıp değerlendirmesi yeni tip gazeteci-okur ilişkisine örnektir. Bir haber elbette bütün soruları yanıtlamayabilir. Ancak okuru bilgilendirme bir süreç ise gazeteci takibeden haberlerle eksiklikleri gidermelidir. Meltem Sonay da okur eleştirisine duyarlılık göstererek tarımsal ilaçlarla ilgili daha kapsamlı bir haber hazırlama yoluna gitti. Elbette ki son haberle de bütün sorular yanıtlanmamış olabilir; burda önemli olan gazetecinin okur eleştirisine duyarlık göstermesi ve tarımsal ilaçlar konusunda kapsamlı bilgilendirme sürecini başlatmasıdır.
2. Siyasal reklam endişesi: Tarık Ertuğ ‘tarım ilaçları konusunda resmi açıklama ile yetinildi, bu sakıncalıdır’ diyor. Bakan, başkan, müdür, yetkili açıklamaları, sadece bilgilendirme değil ‘siyasal reklam’ boyutu da taşır. Bilgi eksikliği yanında okuru yanıltıcı işlev de görebilir. Tarım ilaçları gibi sağlık açısından yaşamsal olan konularda muhabirlerin, ‘resmi açıklama’ ötesine giderek uzman ve ilgililerden daha ayrıntılı bilgi temin etmesi ve yayınlaması gerekir.
3. Siyasetçi –yurttaş ilişkisi: Ertuğ’un konuyu sosyal medyada gündeme getirmesi yetkilileri de harekete geçiriyor. TİDK Başkanı Emine Solyalı, facebook’taki sohbete katılarak, soruları yanıtlamaya çalıştı ve ‘yurttaş tepkisine duyarlı yetkili’ örneğini verdi.

Umarız, okur-gazeteci-yurttaş ilişkileri açısından benzer olumlu örneklerle gelecekte daha çok karşılaşırız.

--------------------------------------------

FACEBOOK’TA YENİDÜZEN HABERİYLE İLGİLİ TARTIŞMA

Tarımsal İlaçlar Denetim Kurulu Toplantı Kararları
KARAR NO: 2 “Kurul Başkanı ve Tarım Dairesi Müdürü Sn. Emine Solyalı tarafından Ekim 2013- Ocak 2014 dönemi Pestisit Kalıntı Analizleri konusunda Kurula bilgi verildi. Analizlerin isim bazında, her ay basın yoluyla Kamuoyuna duyurulması konusunda Başsavcılıktan görüş alınmasına karar verilmiştir.”
Cenk Mutluyakalı Ibrahim Özejder Meltem Sonay
- Vatandaş kendini zehirleyen üreticiyi bilmesi en doğal hakkıdır diye düşünüyorum. Basın yoluyla duyurmayı düşünmüşler ama ben basında böyle bir haber okumadım.
………
Tarık Ertuğ: Pestisit kalıntısı nedir? Pestisitlerin kullanımı sonucunda; tarımsal ürünler üzerinde veya içinde kalan, metabolitleri ve dönüşüm ürünlerini de içeren bir veya birden fazla maddedir.
Tolerans nedir?
Tolerans/Maksimum Kalıntı Limiti: Maximum Residue Limit (MRL):Bitkisel ve hayvansal ürünlerin içinde veya üzerinde yasal olarak bulunmasına izin verilen pestisit kalıntılarının miktarıdır. Birimi mg/kg (ppm)’ dır. Maksimum kalıntı miktarları; pestisitin toksikolojik özelliklerinin yanı sıra; kullanıldığı ürünün yetiştirme şekli, mücadele metotları, ilaçlama sayıları, hasat edilen ürünü tüketen kitlenin beslenme alışkanlıkları, çevre şartları ve buna bağlı ürünün gelişme süresiyle çok yakından ilgilidir. Bu nedenle MRL her ülkeye göre değişebilir. Toleransların üzerinde bulunan ilaç kalıntıları içeren ürünlerle sürekli beslenilmesi kronik zehirlenmelere neden olacağından bu ürünlerin tüketilmesi tehlikelidir. Hem ihracat ürünleri açısından ve hem de insanımızın sağlıklı beslenmesi açısından tüm tarımsal ürünlerde kalıntı kontrollerinin yapılması gereklidir.

Tarık Ertuğ: Tabloda LİMİT ALTI diye tabir edilen ürünlerin ne olduğunu vatandaş bilmiyor. Limit altı olan meyveyi veya sebzeyi çok seviyor ve çok tüketiyorsak ne olacak? Limit altı ürünleri çok tüketiyorsak limit üstü olacak..

Emine Solyalı: Bir gıda maddesinde limtler şöyle belirlendi.Yapılan araştırmada deney hayvanına zarar vermeyen limit yüze bölünerek bunu insanlar tüketebilir denildi.bu bulunan değerler ppm ve ppb düzeyinde .

Tarık Ertuğ: Sağlık bakanlığının açıkladığı tabloda pestisit kalıntılarının miktarı Birimi mg/kg (ppm) değeri neden açıklanmıyor?

Tarık Ertuğ: Limit üstü olan ürünler açıklanıyor. Limit altı tabir edilen ürünler neden açıklanmıyor?

Emine Solyalı: Ben hepsini açıkladım. Meltem hanım bir hata sonucu sağlık bakanlığının sitesindekini yayınladı. Onlar da sadece 27 tane idi.Biz 8 ayda 940 yerli üründe analiz yaptık.sadece 27 tanesi kirli çıktı.bu oran çok düşük.Tabii geçmiş yıllarda bu böyle değildi.

Tarık Ertuğ: Emine hanım öncelikle titiz çalıştığınız ve takipci olduğunuz için teşekkür ederim. Bir vatandaş olarak amacım insanları ürünlere karşı duyarlı olmaya teşfik etmek, araştırmalarım o yönde... Sorduğum sorular da o yönde..

Süleyman Özdemir: Niçin insanlara be ehali bu üreticinin ürettigi ve atiyorum x markette sattiği hiyardaki olmasi gereken kalinti 1 olmasi gerekirkan 1001 çikti diye yayinlamiyorlar. Ancak bunu yaptiklari zaman ve o kişiye gereken ceza verilinca bu gibi olaylarin önüne geçilir ve insanlarda x marketten aliş veriş etmeyerek üretiviyi ve saticiyi cezalandirarak dogru ürun üretme ve satma konusunda teşvik edilebilir…Aksi halde hiçbir ilerleme kaydedilmez

 


------------------------------------------------------------------------


İSRAİL BARIŞ HAREKETİ
YENİDÜZEN SAYFALARINDA YER BULAMIYOR

İsrail’in Gazze saldırılarının yoğun şekilde devam ettiği günlerde, 21 Temmuz tarihli Okur Temsilcisi sayfasında, İsrail Barış hareketinden bahsetmiştik. “Gazze’ye bombalar yağarken barışın sesini duymak” (https://www.yeniduzen.com/Yazarlar/ibrahim-ozejder/gazze-ye-bombalar-yagarken-barisin-sesini-duymak/4354) başlığını taşıyan yazımızda, ‘barış gazeteciliği’ni ilke edinen Yenidüzen’in, İsrail saldırganlığına şiddetle karşı çıkan  barışçı Yahudilerin eylemlerine yer vermediğini saptamış ve eleştirmiştik.

İsrailli barışçıların eylemleriyle ilgili gündemde yine ilginç ve önemli bir haber var: “İsrailli askerlerden Filistin boykotu”
(http://www.sabah.com.tr/Dunya/2014/09/13/israilli-askerlerden-filistin-boykotu)

Haberde, 43 İsrailli askerin, ‘adaletsizlik ve haksızlık olduğu’ gerekçesiyle Filistinlilere yönelik operasyonlara katılmayı reddettiği yazıyor.

43 kişi, (üstelik asker ve İsrail coğrafyasında) savaşmayı reddediyor. Bundan daha cesur bir barış girişimi olabilir mi? Bu haberi önemsemek ve okura aktarmak gerekmez mi?

Fakat maalesef haberi Yenidüzen, sayfalarında göremiyoruz. Sanırım Yenidüzen’de dün (14 Eylül) yayınlanan “Taliban durmuyor: 8 kişi yaşamını yitirdi” başlıklı dış haber, İsrailli askerlerle ilgili haberden daha değerli ve önemli değildir.

Bu yazı toplam 2871 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar