Olağanüstü Koşullarda Fırsatçılık ve Sonuçları
Dünya’yı tehdit eden salgının hiç şakası olmadığını anlamayan kaldı mı?
İkircimli tutumlar ne yazık ki her düzeyde devam ediyor…. Ama bunun ötesinde, mevcut olağanüstü koşulları ‘fırsat’a dönüştürmeye çalışmak da işin başka bir boyutu.
Olağanüstü koşullardan haksız bir şekilde ‘yararlanmaya’ çalışmak sadece maddi çıkarlarla sınırlı değil.
Anlaşılan bazı siyasi liderler ya da yönetimler bu ‘fırsat’ı ideolojik ve siyasi kazanıma dönüştürme çabasındalar.
İşte bu nedenledir ki bu fırsatçılar, daha ilk adımlarını atar atmaz AB Komisyonu başkanından deyim yerindeyse ‘fırça yemiş’ oldular. AB Komisyon başkanının hedefin en başta Avupa’nın Macaristan gibi ‘yeni demokrasileri’ olduğu anlaşılıyor. Komisyon başkanının uyarıları çok anlamlı. Bunları biraz irdeleyelim:
- Olağanüstü koşullar nedeniyle yönetimlerin alacağı önlemler demokratik düzenin temel ilkeleri ve değerleriyle çelişemez. Yani önlem alabilirsiniz ama bunlar hem ölçülü olmalı hem de temel özgürlükleri rafa kaldırmamalı.
- Alacağınız önlemlerin geçici olduğunu bilerek hareket etmelisiniz. Yani, sakın ülkenizi sürekli olarak olağanüstü yetkilerle yönetebileceğinizi sanmayın.
- Hangi önlemi, hangi nedenle ve hangi sürede uygulayacağınızın önceden bilinmesi gerekir. Yani ölçülü olun, durumun gerektirdiği oranda ek yetkiler kullanın. Bir gün halkın içine çıkacak yüzünüz olsun!
- Yönetim olarak alacağınız tüm önlemler hakkında gerek yasama organının gerekse kamuoyunun denetimine açık olmanız gerekmektedir. Yani ‘ben yaptım-oldu’ diyerek keyfi davranmayın.
Anlaşılan odur ki yönetimler bu salgın nedeniyle ciddi bir sınavdan geçiyor ve bu olağanüstü koşullarda her kademedeki yöneticinin ve bütünüyle yasama ve yürütme organlarının ve ilgili bürokratik birimlerin performansı önem kazanıyor.
Sadece içinde yaşadığımız olağanüstü koşullarda, onların performans ve etkinliğiyle ilgili ‘acil’ değerlendirmeler değil, ama ayni zamanda ‘sular çekilince’ yapılacak olanlar da önem kazanıyor.
Böylece kimlerin fırsatçı davranarak şov yaptığı, kimlerin de sorunların gerçek boyutlarını keşfederek çözümü için uygun adımlar attığı ele alınacaktır.
Yani, ‘bu salgın çok yeni, farklı, anlamadık’ diyemez hiçbir yönetici. Onlardan bilimsel açıklama bekleyen olamaz zaten. Yeni ve farklı olan şey sağlık bilimciler açısından önem taşıyor. Bırakınız bu konuyla onlar ilgilensin, yöneticiler olarak siz kendi işinizi yapınız.
Peki, nedir bu dönemde, yöneticilerin performansı açısından önemli olan? Yönetim’e herhangi bir düzeyde talip olanların bunları peşinen bildiği varsayılır. Ama sıralayalım:
- Sorunun ve alınacak önlemlerin ne olduğu konusunda ilgili uzmanlara danıştınız mı (bu örnekte tıp doktorları ve diğer sağlık otoriteleri)? Bunu en erken bir zamanda ve etkin şekilde yapmanız gerekirdi. Ortaya çıkan tavsiyeleri de kullanarak bir yol haritanız olmalıydı. Eğer durumunuz buna uymuyorsa, yanlış yoldasınız.
- Bu salgını nasıl yöneteceğinize dair bir örgütlenme ve eylem planı oluşturdunuz mu? Eğer yapmadıysanız, her kafadan bir ses çıkacak, her gün yeni ve çelişkili bir duruşunuz olacak demektir. Yani etkin olamayacaksınız.
- Bu salgında halkın işbirliği yapması ihtiyacı çok yüksek olduğu için, halkı bilgilendirme konusunda, tek elden, doyurucu, resmi açıklama yapmayı hiç düşündünüz mü? Yoksa her yönetici kendi sosyal medya hesabından mı açıklama yapıyor? Eğer öyleyse, halkı ikna edemezsiniz.
- Herhangi bir yöneticinin her şeye muktedir olmadığı gerçeğini kabul ederek, muhalif parti ve kişilerle ve sivil toplumla işbirliği yapmayı denemekte misiniz? Kamu çalışanlarını sürece ne kadar dahil ettiniz? Yoksa ‘fırsat bu fırsat onlar da kim oluyor’? mu demektesiniz? Eğer böyle yapıyorsanız başınız belada demektir. Çünkü, alacağınız kararların gerçekçi ve uygulanabilir olması için işbirliği yapmanız elzemdir. Yani her şeyi ‘silah zoruyla’ yapamazsınız.
- Yerel yöneticileri ‘adam yerine koyup’, onları da sürece dahil ediyor musunuz? Yoksa, muhalefet ve sivil toplum gibi yerel yöneticiler de sizin kararlarınızın ne olduğu ve nasıl uygulanacağı konusunu sosyal medya hesabınızdan öğrenmek zorunda mı bırakılmıştır?
Eğer durum çoğunlukla ‘yoksa’ ile başlayan cümlelerdeki gibiyse, siz, bir belediye başkanının dediği gibi ‘bir çuval inciri berbat etmişsiniz’ demektir.
Her şeyi, büyük bir ihtimalle noktansız olarak ‘sular çekilince’ anlayacağız.