Olgun ve Ertuğ'dan müzakere açıklaması
Eski müzakereciler Ergün Olgun ile Osman Ertuğ, sanal değil gerçek bir eşitlik zemininde başlatılabilecek herhangi yeni bir sürecin, statükonun devamına değil değiştirilmesine hizmet edecek şekilde düzenlenmesi gerektiğini belirtti.
Eski müzakereciler Ergün Olgun ile Osman Ertuğ, sanal değil gerçek bir eşitlik zemininde başlatılabilecek herhangi yeni bir sürecin, statükonun devamına değil değiştirilmesine hizmet edecek şekilde düzenlenmesi gerektiğini belirterek, Kıbrıs Rum tarafının süreci istismar etme ve statükoyu sürdürme stratejisinin önüne geçmenin tek yolunun bu olduğunu belirtti.
Ergün Olgun ile Osman Ertuğ, eski müzakereciler olarak bugün yaptıkları ortak açıklamada, “Guterres Çerçevesi”nin stratejik bir paket anlaşması olarak ilan edilmesinin, birtakım kritik, yaşamsal soruları gündeme getireceğini ve adanın eşit iki halkından birisi olan Kıbrıs Türk halkı açısından ciddi riskler içerdiğini savundu.
Ortak açıklamada, Guterres’in sürecin başarısızlıkla sonuçlandığı ve tarafların tüm parametrelerin ortadan kalktığına ilişkin açıklamaları göz önüne alındığında, ortada statüsü hala geçerli bir belge varmışçasına buna dayanan bir öneri yapılmasının şaşırtıcı ve düşündürücü bulunduğu kaydedildi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın da eleştirildiği açıklamada, “Guterres Çerçevesi” denilen düşüncelere bağlılığın, ileriye değil geriye, görüşmelerin çöktüğü aşamaya götürme riski taşıdığı savunuldu.
“Yeni ve yaratıcı alternatifler üzerinde durmak lazım"
Açıklama, “Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı, görüşmelere bırakıldığı yerden devam edilemeyeceği noktasında, sürecin eski minval üzerinden ve ucu açık bir şekilde sürdürülemeyeceğini, Kıbrıs Rum tarafında bir zihniyet değişikliği gerektiğini sık sık açıklamaktadır. Rum lider Anastasiades'le son yaptığı sosyal içerikli toplantıdan sonra da Rum tarafında herhangi bir değişiklik tespit etmediğini kamuoyuna açıklamıştır. Keza, Rum tarafı olası müzakerelerde takvim kabul etmeyeceğini sürekli açıklamaktadır” şeklinde devam etti.
Statüsü ve içeriğinin ne olduğu konusunda mutabakat bulunmayan bir "çerçeve"yi Kıbrıs Rum tarafına bir öneri olarak sunma ihtiyacının neden doğduğunun sorgulandığı açıklamada, mevcut durağanlığı aşmanın en doğru yolunun, “başarısızlığı tecrübeyle kanıtlanmış yöntem ve formülleri tekrarlamak değil, alışılagelmiş kalıplar dışında yeni ve yaratıcı alternatifler” üzerinde durmak olduğu kaydedildi.
"Konfederasyon ya da iki devletli çözüm fikrinin masa başında elde edebilecek bir şey olmadığı" yönündeki söylemlerin, alternatif çözüm şekillerine baştan kapıyı kapatmak anlamına geldiği ileri sürülen açıklamada, “Alternatifi olmadığına inanan ve kendini Rum tarafına mahkum hisseden bir anlayışla müzakere masasında yaşamsal hak ve çıkarlarımızı korumak mümkün değildir” denildi.
“Sadece yöndemin değil, içeriğin de değişmesi lazım"
Açıklamada, 50 yılı aşkın Kıbrıs sorunu ve on yıllardır devam eden müzakere sürecinde bu noktadan sonra sadece yöntemlerin değil, içeriğin de değişmesi gerektiği kaydedildi.
“Rum tarafının masa dışında yürüttüğü faaliyetleri dengelemek adına, müzakere masası dışında da çıkarlarımızı gözetecek adımların kararlılıkla atılmasına ihtiyaç vardır” denilen açıklama, şöyle devam etti:
“Bu süreç içerisinde Kıbrıs Rum tarafının stratejisinin, sorunu pratik, gerçekçi ve sürdürülebilir bir çerçevede çözmek değil, tek taraflı olarak tanınmışlığın avantajlarından yararlanmaya devam etmek olduğu ayan beyan ortadadır. Bunun en güncel ve bariz örneği ise ada etrafındaki denizlerin altında yatan hidrokarbon yataklarından tek yanlı olarak faydalanmaktaki ısrarlarıdır.”
“Uluslararası toplum bilgilendirilmeli”
Açıklamada, Rum tarafının statükodan yararlanmaya yönelik stratejisinin, uluslararası toplum tarafından da anlayış ve destek gördüğüne işaret edilerek, uluslararası alandaki muhatapların daha yoğun bir şekilde bilgilendirilmesi ve aydınlatılması gerektiği kaydedildi.
“Gerek bu konu, gerekse onyıllardır tabi tutulduğumuz haksız ve insanlık dışı izolasyon ve kısıtlamaların kadırılmasına yönelik bir seferberlik başlatmamızın zamanının da gelip geçtiği kanaatindeyiz” denilen açıklama, şöyle devam etti:
“Bu vesileyle, sanal değil gerçek bir eşitlik zemininde başlatılabilecek herhangi yeni bir sürecin, statükonun devamına değil değiştirilmesine hizmet edecek şekilde düzenlenmesinin önemini bir kez daha vurgulamak isteriz. Kıbrıs Rum tarafının süreci aleyhimize istismar etme ve statükoyu sürdürme stratejisinin önüne geçmenin tek yolunun bu olduğunu değerlendiriyoruz”