Olmasa...
II. Meşrutiyet dönemi, yani Padişah II. Abdülhamid döneminin Maarif Nazırlarından (Bakan) Emrullah Efendi, “Şu mekteplar olmasa, maarifi ne güzel yönetirdim” demiş. Kimilerine göre, bu sözleri, espiri olsun diye söylemiş. Kimilerine göre ise ciddiymiş.
Ben de, ilk okuduğumda ‘fıkra’ kabul etmiştim. Sonrada, ciddi olabileceğine dair iddiaları da görünce, gülsem mi ağlasam mı diye düşünmüştüm uzun süre.
Bizim memleketin hali de malum. Orada kavga, burada kavga. Oradan şikayet, buradan şikayet...Sistemi mi eleştireceksiniz ? Yoksa, her taraftaki laçkalığı mı ? Nemelazımcılığı mı anlatacaksınız, umursamazlıkları mı ?
Çıkarcıları mı ele alacaksınız ? Yoksa, durumdan yararlanmayı seçenleri mi ? Koltuk peşinde koşanları mı yazacaksınız ? Yoksa, koltuk peşinde koşanların peşinde koşanları mı ? Yaniiiii..... Off puff edecek konu çok aslında. Ülkenin büyük bir çoğunluğunun –farkında olmasa da- hasta ruhlu olmasının nedeni de bunlar ve bu rezil düzen değil mi ? Halbuki,
Ne kadar huzurlu olurdu Bakanlar da Milletvekilleri de, şu Sendikalar olmasa...
Koltuk kavgası olur muydu, parlamenter rejim olmasa ?
Trafik derdi olur muydu, bu kadar araba olmasa ?
Polise gerek olur muydu, hırsızlar, tecavüzcüler, dolandırıcılar olmasa ?
Yollarımız böyle berbat olur muydu yağmur yağmasa ?
Hep sorun olan Elektrik Kurumu’na gerek kalır mıydı elektrik olmasa ?
Milletin bu kadar aklı karışır mıydı yazılı ve görsel medya olmasa ?
İnsanlar bu kadar kaptırırlar mıydı kendilerini, yalan ve yanlış ve de eksik bilgilerle dolu resmi tarih kitapları olmasa ?
Ne dersiniz ?
***
Taktılar...
Bazıları taktılar bazı şeylere. Mesela, Eğitim ve Kültür Bakanı’nın bir Tıp Doktor’u olmasına... Bakanlarımız gerçek mesleklerinin ne olduğunu teker teker durup incelemeye gerek var mı acaba ? diye sorup duruyorum kendi kendime. Bir yandan da düşünüyorum...
Mesela... Bir önceki Eğitim ve Kültür Bakanı da bir Tıp Doktor’ydu.... Yine mesela... Şimdiki Cumhurbaşkanımız da bir Tıp Doktoru...
Çevre Bakanı’nın ille de Çevre Mühendisi; Sağlık Bakanı’nın ille de Tıp Doktoru; Eğitim ve Kültür Bakanı’nın ille de öğretim görevlisi veya Eğitim Uzmanı; Orman Bakanı’nın ille de Orman Mühendisi; Maliye Bakanı’nın ille de Maliye Uzmanı; Adalet Bakanı’nın ille de Hukukçu v.b. mı olması lazım ? Bu da bir soru... Örneğin İngiltere’de, Almanya’da, ABD’de, İtalya’da öyle mi yani ? Bunu sormaktan da kendimi alamadım doğrusu.
Mesele, bilmem hangi Bakan’ın gerçek mesleğinin de olduğu mu ? Yoksa bir türlü oturmayan, bir türlü oturtulamayan “SİSTEM” mi sizce ?