Olmazsa olmaz
“Böyle yönetilmeyi hak etmiyoruz” dedik, senelerce...
Acaba?
Belki de hak etmiştik.
“Bu düzende yaşamayı hak etmiyoruz” dediğimiz gibi...
Belki de...
Tam da bu “düzen”de yaşamayı istemiştik.
* * *
İnsan artık emin olamıyor.
Doğruların ne kadar doğru...
Ya da “eğri”lerin kime göre eğri olduğuna...
* * *
Şimdi her “zam” haberinde hükümete dair bayatlamış espriler yapılıyor ya!
Ne oluyor peki?
Kimi kandırıyoruz?
Herhangi birinin gücü yeter mi sizce dünya petrol piyasasına müdahale etmeye ya da dövizin seyrini değiştirmeye!
* * *
Kimi “değiştirebildiklerimiz” var.
Kimi, “dokunamadıklarımız.”
Kimi de tabularımız...
Ah bir de inkar etmesek!
* * *
Geçmişte, ülkeye giriş çıkışlar denetlenmiyor diye öfkelenirdim.
Oysa zamanla anladım.
İsteseniz de denetleyemezsiniz.
Yaptırmazlar!
Dokundurmazlar!
Bir gün denersiniz, ikinci gün devam edemezsiniz.
* * *
Hani, Yüksek Mahkeme Başkanı şikayetçi ya bu durumdan...
Ne oldu, seçim yasağını çiğneyen adama da kimse dokunamadı...
Örneğin, Kıbrıs’tan bir televizyon ya da gazete, seçim dönemi, yasağa rağmen anket yayınlasa...
Anında müdahale edilirdi...
Oysa adamcağız Türkiye’den geldi, yasağı deldi, otoriteye kafa tuttu ve gitti.. Şimdi yine geldi, elini kolunu sallayarak...
Böyledir işte bu çürümüş yapı...
Nereye dokunsanız, elinizde kalır...
Olmazsa olmaz!