1. YAZARLAR

  2. Mehmet Çağlar

  3. ÖLMEDEN ÖLMEK
Mehmet Çağlar

Mehmet Çağlar

ÖLMEDEN ÖLMEK

A+A-

GILGAMIŞ DESTANI
Tarihte yazılı ilk eser Gılgamış Destanı olarak bilinir.
Gılgamış destanı, insanlığın var oluşundan beri süregelen bir psikolojik durumu anlatır...
Gılgamış, dostu Enkidu ile güzel bir hayat süren bir kraldır...
Fakat bir gün Enkidu ölür...
Böylece ölüm Gılgamış’ın düşmanı haline gelir. Onu dostundan koparan ölümü alt etmek için büyük bir arayışa girer...
Maceradan maceraya atılır. Bu arayışında çeşitli rehberler ona eşlik eder...
Nihayetinde, kendisine ölümsüzlüğü sunacak olan otu bulduğunda, onu iki yılana kaptırır (tıbbiyenin sembolü olan iki yılan).
Lâkin Gılgamış ölümsüz olan tanrılara ulaşır, ve onlara isyan eder.
Aldığı cevap şudur:
Ölümlü insanın hayatta ölümsüz izler bırakmasının tek yolu, güzel işler yapıp tarihe geçmesidir...
İnsanın bu şekilde ölümsüzlüğe kavuşabileceği öğütlenir Gılgamış’a...
Gılgamış bu sözlerden sonra, daha yüksek bir erdemi kavrayarak geri döner.
Artık yeni bir Gılgamış doğmuştur.
Eski Gılgamış yolculuğu esnasında “ölür”, ölümsüzlüğün kendi içinde olduğunun idrakine varır, ve böylelikle yeni Gılgamış doğar...
Buna tasavvufta “ölmeden ölmek” de denir...

BİZE, BİRBİRİMİZDE DİRİLECEĞİMİZ BİR AİDİYET GEREK
Bize de yeni "moral otoriteler" ve benim sende, senin bende dirileceğin bir aidiyet gerek!
Sadece dünya görüşünüzle, neyi anlamlı sayacağınızın zeminini ortaya koyamazsınız!
Değişimi özendirebilmek için, değer gördüğümüz "anlam ağlarına"”, yani kültüre önerme getirmemiz lâzım.
Çevre koşulları, insanın kişiliğini geliştirmek için kullanılabilir.
"Değerler" üzerinden, insanlara yeniden bir gaye ve ahlâk duygusu aşılanabilir.
Çünkü değerler, hem insanların arzularını doyurma, hem de onlara etrafındaki diğer insanlarla ortak bir kimlik kazandırma gücüne sahiptir.
Dengeli bir toplum yaratma stratejisi budur:
“Değerlerin kurallarını koymak” !..

Kırk üç yıldır bazı odaklar, bu insanların korkularını manipüle etme yoluyla, bunu kendi amaçları için kullandılar.
Kıbrıs Türk Halkının sağ duyusuna hiç güvenmediler!
Bu yüzden, onlara göre:
“ Her zaman birileri bizi yönetmelidir!..
Kıbrıslı Türkler, kendi kendilerine bırakılırsa, demokratik bir vatandaş olma yetileri yoktur!..
İyisi mi, biz tepeden "babacılık" yöntemini getirelim!..
Yoksa bunlar, toplumu tehdit eden, görünmez bir "Rumcu" olur, çıkarlar!”

“KKTC BENLİĞİ”!
Kıbrıslı Türkler adına böylesi düşüncelere sahip olanların "siyaset" dediği şey, aslında bazı insanların kişisel çıkarları üzerine inşa edilmiş olup "pazar" adlı kutsal bir kitapla örülmüştür...
"KKTC Benliği" de, bu "pazar ağları ve kriterleri” içerisine gömülmüş bir benlik durumundadır!
Yeni "KKTC benliği" maalesef sosyal uzlaşı peşinde değildir. Bulunduğu ortamdan azami fayda elde etmek ister...
Dostlukları simgeseldir ...
İyi izlenim uyandırma stratejisiyle sürdürülmektedir…
Meşruiyet duyusu, "söylensel (mitik)" bir anlatıdan ibarettir...

ALTERNATİF GÜÇLER ÜRETILMELİ
İşte tam da bugün gelinen konjonktürde CTP, alternatif rakip güçler üretmeli...
Topluma rehberlik edecek kültürel şemalar, değerler çıkarmalı...
Toplum bu yeni kılavuz değerleri, ahlâki kodları, neyin özel, neyin politik, neyin kamusal alanlara taşınması gereken meseleler olduğunu bilmeli ve özdeşleşmeli...
İşte ancak o zaman, toplum kendisine çizebileceği bir yol bulabilecek ve motive olup kendi geleceğini çizme konusunda umutlanabilecektir ...
Toplum soruyor nerede kılavuz değerlerimiz, nerede alternatif rakip güçlerimiz, nerede ahlâki kodlarımız diye ...
Bu kılavuz değerleri, ahlâki kodlarımız ve alternatif güçler, haysiyet, onur, üretim, adalet ve barış mücadelesiyle kazanılacaktır...
Şimdi tam başlangıç zamanı çünkü sonuçları değiştirmenin yolunun başlangıçları değiştirmekten geçtiğini biliyoruz...

 

 

 

Bu yazı toplam 2013 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar