Haber mide bulandırıcı…
Bir ‘insan’…
Bir ‘hayvan’la…
Bir tavukla…
Üstelik ölü bir tavukla…
Cinsel ilişki kuruyor!!!
Nasıl bir ruh halidir acaba bu ‘ilişki’ biçimini kurduran?
Ne tür bir ‘eğitim’in, psikolojik sorunun eseridir acaba bu ‘insan’ın ‘hayvan’a yaptığı?
Üstelik bilerek-isteyerek kameraya da çektirerek!
Ve insanlara ‘döner’ niyetine servis edilecek etin içine ‘boşalarak’!!!
Bir ‘komplo’ mudur restoran sahibine yapılan, değil midir, bilinmez.
Olsa ne, olmasa ne?
O ‘fiil’ işlendi bir kere…
Bu inanılmaz, isyan ettiren olayın kriminal kısmını temizlemek polise, ruhsal kısmını araştırmak ise psikologlara düşüyor.
Ancak konunun derinliğine incelenmesi gereken bir başka yönü var.

**

Sosyal ve ekonomik açıdan bakılmaksızın, bu tür olayların perde gerisini anlamak kolay olmuyor.
‘Ölü tavuğa tecavüz’ gibi bir davranış sapkınlıktır elbette, ama o sapkınlığı yaratan bir sistem vardır.
Eğri oturup doğru konuşmak lazım…
Tavuğun ırzına geçilmesi, Kuzey Kıbrıs’ta ‘ucuz işgücü’ yaratmak için atılmış adımların eseri değil midir?
Kimilerinin yaptığı gibi meseleye ‘ırkçı’ bir şekilde bakmak ve “Bunu yapanlar Türkiye’den gelenlerdir” demek konuyu yanlış bir zemine oturtmaktan ve ‘ötekileştirme’ yapmaktan başka işe yaramaz.
Konu öncelikle sınıfsaldır.
Dünyadaki adaletsiz düzen, ‘fakir-zengin’ ülkeler ayırımı ve göç hareketleri bu gibi olayların ana sebebidir.
Kuzey Kıbrıs’ın bütün bunların ötesinde bir de ‘anavatan-yavruvatan’ macerası vardır.
Ancak ‘milliyetçi’ söylemin boyası döküldüğünde geri plandaki manzara yine sosyolojiktir, yine ekonomiktir, yine sınıfsaldır.

**

Dünkü gazeteler 65 yaşındaki bir şahsın 14 yaşındaki çocuğa tecavüzü ve hamile bırakması haberleriyle doluydu.
Bugünkü gazetelerde ‘ölü tavuk tecavüzcüsü’nü okuyacağız.
İlk değil, son da değil.
Ensest ilişkiden tutun da bir yığın sapık olay yaşandı bugüne kadar…
“Biz böyle değildik”, evet!..
Şükran diye diye ‘böyle’ olduk işte…
‘Ucuz işçi’yle hayat ucuzluyor haliyle!..