1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Ölüler için adalet istiyorsak, bu topraklara barışı getirmemiz gerekir…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Ölüler için adalet istiyorsak, bu topraklara barışı getirmemiz gerekir…”

A+A-

29 Temmuz 2017 Cumartesi sabahı değerli arkadaşımız, İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Kurbanları Örgütü “Birlikte Başarabiliriz”in lideri Hristos Eftimiu’nun “kayıp” kardeşinin cenaze törenine katılıyoruz. Hristos Eftimiu’nun 1974’te “kayıp” edilen kardeşi Andonis Eftimiu’dan geride kalanlar, Kutsovendi’de bulunmuştu ve bugün defnedilmek üzere ailesine iade ediliyor. “Birlikte Başarabiliriz” üyesi pek çok Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum “kayıp” yakını Dali’deki cenaze törenine katılıyor…

antonis-efthymiou.jpg

Hristos Eftimiu, Kıbrıs’taki barış ve yeniden birleşme mücadelesinin öncülerinden olageldi hep – hep ön saflarda mücadele etti ve bunu, cenaze töreninde yaptığı konuşmadan da anlıyorsunuz… Eftimiu, “Ölüler için adalet istiyorsak, bu topraklara barışı getirmemiz gerekir” diyor…

Hristos Eftimiu, sevgili kardeşi Antonis Eftimiu’ya cenaze törenindeki veda konuşmasında şöyle diyor:

“43 yıl aradıktan sonra Antonis’i bugün burada karşılıyoruz, çok kısa süreliğine, ona veda etmek üzere çünkü bunca yıldır bu fırsatı bulamadık…

Sevgili Andonis, kardeşlerin sana veda etmek üzere sade bir tören yapma kararı aldı, senin kaybına yol açan trajik olayları hatırlayacağımız sade bir tören kararıdır bu. Senin bundan daha farklı bir şey istemeyeceğinden eminiz… Annemiz ve babamız da böyle olmasını isterlerdi… Senin dönüşünü görecek kadar yaşayamadılar. Babamızı seneler önce kaybettik… Yakın zamanlara kadar annemiz hayattaydı, bugün burada olmayışına üzüldüğümüzü söyleyemem. Çünkü onun kalbi böylesine küçük bir tabutta birkaç parça kemiği görmeye nasıl dayanacaktı? Tuhaftır ki bulunan ilk kayıp kalıntılarının kimliklendirmeleri yapılırken göçüp gitti, tabii ki hiçbirimiz hiçbir şey bilmiyorduk…

Babamla annem senin kaybına çok üzülmüşlerdi ancak her zaman bu konudan uzun uzadıya bahsetmekten kaçınırlardı. Birileri bu konuyu açarak kayıplara ne olduğundan, Türkler’in onlara ne yaptığından, onları nerede tuttuklarından falan bahsetmeye başladığı zaman annemle babam çabucak “Bırakalım da bundan sorumlu olanlar bu konuyla ilgilensin!” derlerdi. Bu yorumları tesadüf değildi…

Andonis 1973’ün yazında eğitimini tamamlayarak Kıbrıs’a dönmüştü, kendi bilim alanında hizmet vermek üzere her genç insan gibi çalışığ çabalamak için coşku ve istekle doluydu… Başlangıçlar her zaman zordur… Hiç zaman kaybetmeksizin Andonis derhal Üretkenlik Merkezi’nde masterine başlamış, özel sektörde bir yere yerleştirilmişti. 1 Haziran 1974’te Kıbrıs Elektrik Kurumu’na tayini çıkmıştı, burada çalışmaya hevesle başlamıştı. Ancak buradaki işi ancak birbuçuk ay kadar sürmüştü çünkü 15 Temmuz sabahı kabus başlamıştı. 15 Temmuz sabahı babamla birlikte Lefkoşa’ya gitmiş ve Andonis’i de Kıbrıs Elektrik Kurumu’ndaki işine bırakmıştık. Ancak bir süre sonra darbe başlayınca Lefkoşa’dan ara yollardan geçerek ayrılmak durumunda kalmıştık. Andonis Lefkoşa’da sıkışıp kalmıştı, onu alamamıştık. Neyse ki kaygılarımız uzun sürmedi çünkü sokağa çıkma yasağı bitinceye kadar bir yeğenimizin evine sığınmış olduğunu öğrenmiştik…

Savaş başlayıp da seferberlik ilan edilince, Andonis Dali’deki 305 numaralı komuta taburuna gönderilmişti – aslında istese yaşamsal bir alanda hizmet etmekte olduğunu ileri sürerek buraya gitmekten kaçınabilirdi. Savaşın ilk bölümünde bu tabur Dali’de kalmıştı – Lurucina’nın suyuna yönelik aptal girişim ardından bombardıman tehlikesi altında olsa dahi tabura önemli bir katılım olmamıştı.

Tabur Ağustos’un ilk günlerine kadar Dali’de kalmaya devam etti. Andonis’in izinde olduğu 5 Ağustos civarında, polis izinde olanların evlerini dolaşarak onlara taburlarına geri dönmesi çağrısında bulundu çünkü tabur harekete geçecekti. Andonis evde olmadığı için bu çağrıyı ben almış ve koşarak onu bulmaya gitmiştim.

Derhal eve döndük ve o eşyalarını topladıktan sonra ona taburuna kadar eşlik ettim. Uzun bir süre onların harekete geçmelerini izledim ve onlar hareket edince ben de oradan ayrıldım. Geri dönerken karanlıkta bazı seferilerin izinlik üniformaları içinde taburun bulunmuş olduğu İlkokul B’den ayrılmakta olduklarını gördüm. Bunlardan birisine ne olduğunu sordum, o da izne çıktığını söyledi. İzindekilerin tabura çağrılmış olduğunu, bunun nasıl olabileceğini sorduğumda, herhangi bir yanıt alamadım.

Taburun bir bölümünün Kutsovendi tepelerine gittiğini, tabur komutasının ise Dali’de kaldığını öğrendik sonra. DEVAM EDECEK


Kazılara 18 Ağustos’a kadar ara verildi…

Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde yürütmekte olduğu ve gerek 1963, gerekse 1974 “kaybı” Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın gömü yerlerinin aranmakta olduğu kazılara aşırı sıcaklar nedeniyle ara verildi.

Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nden aldığımız bilgiye göre, kazılara aşırı sıcaklar nedeniyle 3 Ağustos’tan itibaren 18 Ağustos 2017’ye dek ara verildi.

Sert koşullarda, açık havada, kızgın güneş altında çalışan arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara böylece kısa bir süre soluklanma olanağı tanınıyor…

Bu yazı toplam 1783 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar