1. YAZARLAR

  2. Tümay Tuğyan

  3. Ölümdür, o kadar...
Tümay Tuğyan

Tümay Tuğyan

Ölümdür, o kadar...

A+A-

 


Gazze’de yaşananları, tüm dünyayla birlikte, üzüntüyle ve ibretle izliyoruz.

Oluk oluk kan akıyor bölgede.

Çoğu sivil, iki yüzü aşkın ölü var.

Küçücük çocuklar, bir kez daha nedenini bilmedikleri bir savaşın kurbanları arasında.

Niye yapılıyor bu savaş?

Niye ateşleniyor füzeler?

Niye ölüyor insanlar?

Çocuklar bunu bilmiyorlar.

Anlatsanız da anlamıyorlar!

Nasıl bilsinler ki?

Nasıl anlasınlar?

Sahnede bir oyun var ve bu oyunda onlara biçilen rol; ölmek.

Onlar da öyle yapıyorlar, nedenini bile bilmeden, sebebini anlayamadan ölüyorlar.

Gerçek bu kadar sade, bu kadar basit.

***

Sebebi her ne olursa olsun, sonucu ölümdür savaşın.

Peki hangi kazanım, karşılığında feda edilen canlardan daha değerli olabilir?

Olamaz, olmamalı...

Hiçbir kazanım, küçücük çocukların canlardan değerli olamaz, olmamalı!

Toprak mı istiyorsunuz?

Alın size dönümlerce toprak...

Üzerinde yaşayan insanlar yok olduktan sonra ne işe yarar ki o toprak?

Bayrak mı istiyorsunuz?

Alın size çarşaf kadar bir bayrak...

Altında yaşayan insanlar yok olduktan sonra, ne işe yarar ki direğin üzerinde dalgalanan
bir bayrak?

***

Uzaktan izliyoruz Gazze’de olanı biteni.

Bu yıkımın, bu insan kıyımının sorumlularına kızıyoruz, kınıyoruz, “silahlar sussun” diyoruz.

Peki ya bizim coğrafyamızda neler oluyor?

Bizim yaşadığımız bu toprak parçasını gelecekte neler bekliyor?

Çok mu uzak ihtimal bizde de kaos?

Çok mu uzak ihtimal bizde de patlayan silahların sesleri?

Yok, değil.

Hem de hiç değil.

Çünkü bir yandan ‘çözüm’ adına müzakere ededuralım, karşıt çabalar da perde gerisinde, her daim devam ediyor.

***

Barışı dinamitlemenin yolu, savaşı fitillemektir. 

Barış çabalarını sekteye uğratmanın ve hatta ortadan kaldırmanın yolu, savaşa “kalk” borusu öttürmektir.

Ve bunlar bizim hiç de yabancı olduğumuz yöntemler değil.

Bunlar bu coğrafyanın tarihidir.

Bir yerlerde patlayan bombalar...

Bir yerlerde öldürülen insanlar...

Failleri meçhuller...

Ötekinin üzerine yıkılan suçlar...

Bunlar bu coğrafyanın çok tanıdık tarihidir.

Ve bu tarih, uygun ortam yakalandığı anda, aynı hedefe doğru tekerrüre hazır beklemektedir.

Bu yazı toplam 1634 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar