Ölümle yaşam arasında
Tekneden sahile doğru atlarken motor pervanesine takıldı bir göçmen ve şimdi ölümle yaşam arasında direniyor.
Bir kâğıttan gemi daha Akdeniz’de eridi.
Tuz oldu.
Gaziveran’da yaşandı bu tatsız gelişme ve insanlık yine viran oldu.
Kimi “düzensiz göçmen” diyor.
Kimi “mülteci.”
İnsan hepsi…
***
Ölümden kaçıyordu zaten…
İnsanlık için bundan büyük bir dram olabilir mi?
Yaşama tutunmak istiyorsunuz.
"Umuda yolculuk" diyorsunuz adına ve bir tekneye yüklüyorsunuz onca korkuyu, telaşı, hasreti, umudu…
Hiç bilmediğiniz bir ülkeye yol alıyorsunuz, hiç bilmediğiniz bir yarına…
O “yük”ü kaldıramıyor tekne!
***
Kıbrıs adasında "kaçan" ya da yeni bir hayata varmaya çalışan mülteci ve düzensiz göçmenler bu yılın ilk yedi ayında yirmi bine geliyor.
Binlerde insan "evini" sırtında, “canını” avuçlarında taşıyor.
Ya da...
Bir "ev" arıyor ölümle yüzleşerek...
Dünya batıyor her gün, her gece, o teknelerle, o botlarla, o çığlıklarla...
***
Adanın kuzeyinden güneyine “kaçmasınlar” diye yeni tel örgüler örülüyor barikatlara…
Bu ülke yeterince bölünmemiş gibi…
İnsanlık yeterince kanamamış gibi…
Yokluk, hiçlik, umutsuzluk yeterince yokmuş gibi…
***
Avrupa Birliği Sınır Güvenliği Birimi (Frontex)’e göre yılın ilk yedi ayında Doğu Akdeniz rotasına toplam 155 bin 90 düzensiz giriş tespit edilmiş. Yılın ilk yedi ayında Kıbrıs'a varış sayısı 14 bin 936…
Yine savaş konuşuluyor ne yazık…
Daha fazla göç…
Daha fazla gözyaşı…
“Kıbrıs adasında tek bir asker, tek bir silah, tek bir barikat olmasın” dediğiniz zaman da hemen dudak büküyor kimileri…
“Askersiz bir Kıbrıs” diyemiyorlar…
***
İhale oyunlarının, siyasi pazarlıkların, güç ve hırs yarışlarının, onca ihtirasın ve arsızlığın bir anlamı kalmıyor, her yeni mülteci dramında…
Hep yoksullar ödüyor bedeli…
Hep savunmasız insanlar…
Marşlarla, nutuklarla, milliyetçi hırslarla hayatları parçalayanlar değil…