Olur olur “BAL” gibi olur…
Ülkemizde uzun süre gündemi meşgul eden Kıbrıslı Türk futbolcuların Türkiye Bölgesel Amatör Ligi yani nam-ı diyar “BAL Ligi”nde forma giymesi büyük tartışmaları beraberinde getirmişti. Her ne kadar TFF-FIFA-KTFF olayından sonra BAL Ligi tartışmaları biraz daha geri planda kalsa da bu konuyu yeniden gündeme getirip oradaki oyuncularımızı rahat bırakmamız gerektiğini düşünüyorum.
Geçtiğimiz gün şampiyonluğu yakından ilgilendiren maçta Kastamonuspor – Yeni Amasyaspor maçını yerinde ve canlı izleme fırsatı buldum. Giderken kafamda soru işaretleri var mıydı? Açıkçası biraz vardı. Bizim ligimizle aradaki fark neydi? Bu futbolcuları bu kadar cezbeden şey neydi? Kıbrıs insanı bu zorlu şartlarda ve sıkı çalışma temposunda başarabilir miydi?
Bu soruların tümünün cevabını orada bulunduğum süre içerisinde aldım. Anlamsız ve gereksiz yorumlarıyla, BAL Ligi hakkında en ufak bir fikri olmadan ve orada tek bir maç izlemeyen insanların yorumlarına hayret ediyorum. “Neden Gabira, Çıdamlı, Çağrı ve Musa BAL Ligi’nde?” sorusunu bir kendisinize sorun.
Bu 4 oyuncu da ülke futbolumuzda büyük takımlarda forma giydi ve hepsi de “MİLLİ” oyuncu. E peki bu 4 oyuncunun ortak noktası ne? “HEPSİ DE İŞSİZ”. Eeee ne yapacak bu adamlar? Burada 40-50 taraftara kendisini gösterip, günün sonunda tek gün kutlanan şampiyonluklarla ve limitli bir hedef doğrultusunda mı futbol oynayacaklar?
Yoksa o herkesin “küçümsediği” BAL Ligi’ne gidip; 10 binlerin önünde oynayıp, kendilerini futbolcu gibi hissedip, burada sezon boyunca kazandıkları paraları 1 ayda kazanıp mı futbol hayatlarına devam etmek isteyecekler? Biraz kendinizi bu adamların yerine koyun. Kendi menfaatlerinizi bir kenara bırakın da bu adamların da yetenekli oldukları alanlarda kendilerini gösterme fırsatı yakalamaları için onlara köstek olmak yerine destek olmayı deneyin.
Kastamonu’daki maç atmosferinden inanılmaz etkilendim. Zaten şehre girer girmez her yerde Kastamonuspor bayraklarını görmeniz, futbolcuların bir halk kahramanı gibi karşılanmaları bizim futbolcularımızın hiç yaşamadığı şeylerdi. Maç öncesinde gerek Mustafa Yaşınses’e, gerekse de Çıdamlı’ya gösterilen büyük sevgi bir Kıbrıslı olarak beni inanılmaz duygulandırdı. Demek ki sabretmek ve istediğiniz şeyin üzerine gitmek başarıyı getiriyor.
Ben bu konuda BAL Ligi’ne giden oyuncuların yanındayım. Yeteneği olan gitsin arkadaş. Burada çürüyeceğine, harcanacağına, yeteneği köreleceğine, gitsin kendisini futbolcu gibi hissetsin ve ekmeğini sevdiği işten çıkarsın. Ha o BAL Ligi’ni küçümseyen kesimdeki dostlar. Uzaktan nutuk atmak yerine gidin de Kıbrıslı oyuncularımızın olduğu takımların maçını bir izleyin derim. Sonra da kendinizi bu adamların yerine koyun…