Omonia-Apoel maçı ve düşündürdükleri
Pazar günü Lefkoşa (Kıbrıs Rum Kesimi) Gassibi Stadı’nda, Omonia ve Apoel takımları arasında oynanacak olan futbol maçını spor yazarı arkadaşım Halil Tunç ile birlikte izlemeye karar verdik.
Ulaşım sorununu daha kısa yoldan ve sorunsuz(güneyde bu t
Pazar günü Lefkoşa (Kıbrıs Rum Kesimi) Gassibi Stadı’nda, Omonia ve Apoel takımları arasında oynanacak olan futbol maçını spor yazarı arkadaşım Halil Tunç ile birlikte izlemeye karar verdik.
Ulaşım sorununu daha kısa yoldan ve sorunsuz(güneyde bu tür maçlarda Türk plakalı araçlara saldırı ihtimali) çözmek için Ledra caddesi veya uzun yol olarak da bilinen bölgeden taksi tutarak gitmek için Lokmacı Barikatı’nı tercih ettik. Türk polisinin kontrol noktasını geçtikten sonra vardığımız Rum polis kontrol noktasına kimlikleri verdik.( Eş durumundan dolayı güneye geçerken istenirse evlilik kâğıdımızı da gösteriyoruz) Fakat görevli memur eşim yanımda olmadığı için geçemeyeceğimi söyleyince de nedenini sorduk, yeni prosedür cevabı aldık. Yaptığımız telefon görüşmelerinden sonra da böyle bir şey olmadığını öğrendik ve Ledra Palas sınır kapısından sorunsuz bir şekilde geçtik. (AB dönem başkanlığına aday bir AB üyesi ülkenin birkaç yüz metre arayla hizmet veren iki geçiş noktasından bahsediyoruz.)
Maç öncesi iki takım taraftarlarının birbirlerini tahrik edici tezahüratları arasında maç başladı. Avrupa kupalarında mücadele eden ve Apoel’in Kıbrıs futbol tarihinde ilk kez şampiyonlar liginde ikinci tura hem de grup lideri olarak çıktığını belirtmekte de yarar var.
Maça hızlı başlayan Omonia takımı daha 1o.dakikada Andreas Avraham’ın ayağından bulduğu golle 1-0 da öne geçmesine rağmen bu avantajını uzun süre koruyamadı.
31.dakikada Mardan isimli stoperinin çift sarı karttan kırmızı kartı görmesinden sonra oyunun kontrolü tamamen Apoel takımının eline geçti.
42.dakikada ceza sahası dışından solomo’nun yerden sert ve düzgün şutu ağlara gidince olanlar oldu. Omonia taraftarlarınca atılan bir sert cisimle Apoel kaleci antrenörünün kafası yarılarak sedyeyle hastaneye gönderilirken, diğer oyuncu, yönetici teknik heyetin birbirine girmesiyle saha savaş alanına döndü. Yaklaşık 8-9 dakika oyun durduktan sonra tekrar başladı ve devre bu skorla tamamlandı. Her iki takımında dörtlü zincir savunma dediğimiz sistemle sahada dizilişleri devam etmesine rağmen, Omonia bir eksik oynadığı için golünü kaydeden Solomo’yu defansın sol tarafına çekerek ilerde sadece Santos’u bırakmak zorunda kaldı ve oyunu tamamen kendi yarı sahasında savunma yaparak oynamaya başladı.
Apoel ise; şampiyonlar liginde attığı gollerle çok konuşulan Ailton’u ve kaptanı Haralambidis’i kötü gününde ve etkisiz kalmasından dolayı dışarı alarak yerlerine Kaka ve Solari’yi aldıktan sonra aradığı golleri de Solari ile buldu ve çok zor geçmesi beklenen maçtan 3-1 galip gelmesini bildi.
İlginç anlardan bir tanesi de 87.dakikada ve takımı 3-1 önde olmasına rağmen sol kanatta oynayan oyuncusunun topu taç çizgisinin dışına elindeki su şişesini savurarak gösterdiği sert tepki, aslında takım disipliniyle oyun disiplininden kopmadan son düdüğe kadar verdikleri mücadeleyi de özetler gibiydi.
Saha içinde her iki takımın ortaya koyduğu oyun olsun, oyuncu kalitesi olsun aslında bugün futbol olarak bulundukları yerinde rastlantı olmadığının açık bir göstergesiydi.
Ayrıca bu işin artık amatörce yapılamayacağı ve futbol endüstrisine uygun yapılan reklamlar ile işin ekonomik boyutu bu maçta tüm çıplaklığıyla sergilenirken, seyircilerin tribünlerde yaptıkları görsel şovlarda görülmeye değerdi. Yine Brezilya’da hayatını kaybeden ve ‘’Doktor’’lakabıyla anılan efsane futbolcu Sokrates’in de Omonia taraftarlarınca açılan büyük pankartla anılması da hoş bir davranıştı.