“Ömrümüz faşizme ve emperyalizme karşı mücadeleyle geçti...” 2
Kıbrıs’ın işçi sınıfı, öncülerinden birini, Mihalis Bumburis’i kaybetti…
Kıbrıs'ın işçi sınıfı, öncülerinden birini, Mihalis Bumburis'i kaybetti. 2005 yılında onunla tanışma ve onunla YENİDÜZEN adına çok geniş bir röportaj yapma onuruna erişmiştim...
Mayıs 2005’te YENİDÜZEN’de “Milliyetçiliğin Öksüz Bıraktıkları” yazı dizimiz çerçevesinde Mihalis Bumburis’le yapmış olduğumuz röportajı onun mücadelesi anısına, bir kez daha yayınlamak istiyoruz. Röportajımızın devamı şöyleydi:
Mihalis Bumburis:Yunanistan’da cuntanın hakim olmasıyla, bizim için koşullar daha da zorlaştı...
Soru: Mesela ne oldu?
Mihalis Bumburis: Yunanistan’da cunta erki ele alınca, buradaki faşistler azıttı, daha vahşi bir tavır içine girdiler. Faşizme, emperyalizme karşı sürekli mücadele vermek durumunda kaldık... Ben daha sonra AKEL’den milletvekili olduydum, 1981-91 yılları arasında...
Soru: Ama bir de ENOSİS mücadelesi vardı. Ona yaklaşımınız nasıldı?
Mihalis Bumburis: Şunu söyleyeyim: Biz aslında önce, kendi kaderini tayin hakkını savunduk. Diğerleri, sağ, özellikle papazlar, özellikle de Girne piskobosu, “ENOSİS ve sadece ENOSİS” sloganı attı... Biz bir dönem, doğru çözümün bağımsızlık olduğunu gördük aslında. Makarios da buna yöneldiydi, belli bir süre içerisinde, 1963 sonrası... Makarios, bağımsızlığın doğru çözüm olduğunu, ilk kez Atina’da açıkladı 1958’de... Seyşel adalarında sürgünden geri döndükten sonra direk Kıbrıs’a gelmedi, Yunanistan’a gitti... Barbara Counsell diye bir gazeteciye bir röportaj verdiydi, bu kadın İngiltere İşçi Partisi’nden milletvekiliydi aynı zamanda. Makarios, o röportajında, “Amacımız Kıbrıs’ın bağımsızlığıdır” dedi. Bizim daha önceden de bu eğilimlerimiz vardı, bu hedefi hazırlıyorduk... Bu açıklamadan sonra, buna sahip çıktık... Faşistler o dönem buna karşıydı ama... Ve yani belli bir tarihsel süreçte, ENOSİS düşüncesini terkettik... Sana bir şey anlatayım ama: İkinci Dünya Savaşı koşullarında, bütün ülkelerde ulusal kurtuluş hareketleri gelişiyordu... Sömürgecilik, yıkım sürecine gelmişti. Ben şunu söyleyebilirim: kendi kaderini tayin hakkı, ENOSİS’in anti-emperyalist bir içeriği vardı o dönem...
Soru: Ama Kıbrıslıtürkleri dikkate almıyordu... Kıbrıslıtürklerin ihtiyaçlarını dikkate almıyordu...
Mihalis Bumburis: Biz bunu dikkate aldık ve belli bir uyum sağlamaya çalıştık. Bugünün koşullarına gelirsek, ENOSİS konusu yok artık, sonuç olarak...
Soru: Ama hata olduğunu hissettiniz mi hiç?
Mihalis Bumburis: ENOSİS olgusunun hangi koşullarda ileri sürüldüğüne bakmaya çalış diyorum ben... Bizim ileri sürdüğümüz, “kendi kaderini tayin hakkı”ydı ve halkın karar vermesiydi. Gelişmeler bize “ENOSİS” sloganının terkedilmesi gerektiğini gösterdi...
Soru: Çünkü yani şu söylenir sürekli: Mesela Derviş Ali Kavazoğlu da AKEL’in çeşitli kademelerinde, bunun yanlış olduğunu dile getirdi, arkadaşları böyle diyor...
Mihalis Bumburis: Derviş Ali Kavazoğlu’nun bunu hangi örgütlerde savunduğunu bilemiyorum, bilgim yok bu konuda. Ama eğer bunu yaptıysa, çok iyi yaptı Kavazoğlu... Çünkü bir Kıbrıslıtürk olarak, Kıbrıslı olarak davranış gösterdi demektir bu... Benim şeyim, ENOSİS olgusunun “kapandı” olarak görülmesidir. Çünkü böyle bir olguyu şimdi gündeme getirmek, ilişkilere zarar veriyor...
Soru: Ama cehalet içinde değil, bilerek unutmamız gerekir yaşananları...
Mihalis Bumburis: Mesela AKEL merkez komitesinin kararı var, 1990 veya 1991’de yanılmıyorsam... Tam hatırlamıyorum... “1966’da AKEL’in ENOSİS’i savunması hataydı” diyor orada ve özeleştiri yapıyor... Neden bu hatanın işlendiği üzerinde de duruluyor... Bana göre geçti ve kapandı artık bu mesele...
Soru: Peki, geriye dönecek olursak, Yunanistan’da cuntanın işbaşına gelmesiyle birlikte, buradaki faşistler ne yaparlardı? O dönem neler yaşadınız?
Mihalis Bumburis: Sol için bir gerginlik vardı... Yunanistan’da cuntanın işbaşına gelmesi, buradaki faşistleri cesaretlendirmişti... Parti binalarına bomba konmaya başladı. AKEL’in Mağusa’daki binasına bomba kondu... Mesela Mağusa’daki parti binasına konan bombadan ötürü Yorgo Filega diye biri öldü... Limasol’daki parti binası havaya uçuruldu... PEO’da patlamalar oldu... Benim evime bomba koymaya geldiler ama gözcüler vardı ve yakaladılar onları... Şimdiki İçişleri Bakanı Andreas Hristu’nun babası Kiriyagu Hristu’nun evini havaya uçurdular. Ölüm olayları oldu... Sol için durum böyleydi...
Soru: Sonra ne yaptınız? Hep Mağusa ilçesinde miydiniz?
Mihalis Bumburis: Ben 1974’e kadar Mağusa’da kaldım... Göçmen olarak Larnaka’ya geldim... Şimdi Larnaka’da Piyale Paşa Sokağı’nda oturuyorum... Adı öyle yani, Piyale Paşa, öyle yazıyor sokak tabelasında...
Soru: Darbede bir şey oldu muydu Mağusa’da?
Mihalis Bumburis: Biz darbeye kadar yapabildiğimiz kadar mücadele ettik...
Soru: Mesela ne yaptıydılar Maraş’ta?
Mihalis Bumburis: Biz Mağusa’da, parti kadroları olarak, önce darbeyi engelleyebilmenin uğraşına girdik... Biz insanlarımızı, demokrasiyi savunmak amacıyla, silah almaları için polis karakollarına gönderdik... Burada başarılı olamadık...
Soru: Polis onların denetiminde miydi?
Mihalis Bumburis: Çoğunluğu onlardandı... PEO’ya ateş açıldı orada... Bazı insanlar yaralandı, yaralananlar arasında bugünkü Mağusa İlçe Sekreteri’nin babası da var. Darbenin hakim olduğu ortaya çıkınca, biz partiyi koruma pozisyonuna geçtik. Kardeşim Andreas vardı Lefkonuk’ta, onu tutukladılar... Çeto diye bir yoldaşımız vardı, onu da tutukladıydılar. Şimdiki cumhurbaşkanı Tassos Papadopulos da Mağusa’daydı o dönem, onu da tutukladı darbeciler, hapse atıldı o da... Benim kardeşimle birlikte hapisteydi o dönem...
Soru: Yani Papadopulos darbeye karşı mıydı?
Mihalis Bumburis: Evet, kesinlikle...
Soru: Biz onu EOKA’cı olarak, daha doğrusu Yorgacis’in örgütünden olduğunu biliriz...
Mihalis Bumburis: Eski EOKA’nın iki kanadı vardı... Bir kere birinci EOKA’yla ikincisi tam aynı değildir.
Soru: Yani faşistlerin örgütü ikinci EOKA’dır mı demek istersiniz?
Mihalis Bumburis: Somut koşullarda görmek lazımdır... Ben o günlerde evime gizlice gittim ve eşime dedim ki, “Benim yoldaşlarımla başka bir yere geçmem lazım, illegaliteye...” Eşim şimdi hayatta değildir. Yurtdışında okuyan kızım vardı, o gelmişti Kıbrıs’a o günlerde... Bu sürecin insani yanıdır... Kızımın adı Angela’dır... Eşim, kızımız Angela’yı komşulara göndermişti çünkü eşim biliyordu faşistlerin evi basacağını...
Soru: O zaman kızınız kaç yaşındaydı?
Mihalis Bumburis: 21 yaşındaydı, okuyordu... Faşistler gece evi bastı gerçekten... Evin içinde savaş çıktı! Karım Kiriyaku hiç korkmuyordu, onlara “Faşistler!” diye bağırıyordu... Evi dağıttılar... Faşistlerin birlikte götürdüğü polis, EOKA’nın demokrat kanadındandı... Karıma yaklaşıp kulağına, “Ben sorumlu değilim ha bu işlerden, beni zorla getirdiler” diyordu... Bu, kendi aralarındaki çelişkiyi gösterir... Kırdılar döktüler faşistler, ertesi gece gene gittiler...
Soru: Sizi mi arıyorlardı?
Mihalis Bumburis: Evet... “Mihalis nerede?” diye soruyorlardı... İlk baskından sonra karım bütün komşuları toplamış ve bu baskıları protesto etmişti... İkinci gece eve gittiklerinde, bütün mahallenin kadınları bizim evde toplanmıştı! Faşistleri dışarıya atmışlardı! Zor ve kötü anlardı bunlar... Parti bana o dönem “Eve gitmeyeceksin” direktifi vermişti... O günler, böylesi zor günlerdi...
Soru: Larnaka’ya geçtikten sonra ne yaptınız?
Mihalis Bumburis: Orada bir evcik yaptım kendime... Halkın sorunlarını ele alıp, onları çözmeye çalıştık... 180 bin insan göçmen durumundaydı, kolay değildi sorunlarını çözmek... Bu 180 bin kişinin büyük bir çoğunluğu, ilk dönem Larnaka’daydı...
Soru: Nasıl sığabilirdi ki Larnaka, o kadar insanı?
Mihalis Bumburis: Çadırlarda kaldı insanlar, ağaçların altında yattı insanlar bir süre, köprülerin altında kaldılar bir süre... Barangalar vardı, savaştan sonra yaklaşık iki sene böyle yaşandı...
Soru: Kıbrıslıtürkler bunları bilmez... Sanki de Kıbrıslırumlar geldi de, böyle apartmanları falan yapılmış buldular gibi gelir bize!...
Mihalis Bumburis: Yoktu ki bir şey...
Soru: Bu dönem göçmenlerle ilgilenen gene AKEL miydi?
Mihalis Bumburis: Tabii ki... Diğerleri kendilerini suçlu hissediyorlardı...
Soru: Darbenin parçası oldukları için...
Mihalis Bumburis: Evet...
Soru: Zaten yüzleri yoktu herhalde, insanlar ne diyecekti kendilerine!...
Mihalis Bumburis: Tabii... İngilizlerin öldürdüğü Afksentiyu var, Maşera’da, ilk EOKA’dan... Ben onun babasıyla işbirliği yaptım o dönem, çok iyi bir insandı. Sağcıydı ama iyi bir insandı... İnsanların sorunlarını çözmek için bizimle çok işbirliği yaptı Piyeris Afksentiyu... O dönem, Makarios’a gidiyorduk... Konut yapmamız lazımdı, bu insanları yerleştirmemiz lazımdı. Para yoktu... Şuna yapışıp kalamayız biz: bu EOKA’cıdır falan diye... Böyle bir yaklaşım gösteremeyiz. Sorunları çözdük...
Soru: O dönem konut yapmak için parayı nasıl bulduydunuz?
Mihalis Bumburis: Yurtdışından belli bir katkı aldık, Yunanistan’dan da aldık... Yurtdışında çok Kıbrıslırum vardı. Aktif bir kesimdi bunlar ve Kıbrıs’takilere yardımcı oldular. Doğru politika önemliydi burada. Ben o dönem, Göçmenler Komitesi’nin lideri konumundaydım. O dönemde, temel olan, o çok zor koşullarda yaşayan insanların öfkelerini gemleyebilmekti. Ve biz Makarios’u, o dönem, önce fakirlere ve çok çocuklulara yardım etmesi gerektiği konusunda ikna ettik. Bizim yardımımızla, bizim katkımızla Makarios, sosyal bir politika güttü... İlk aşamada, çok çocuklulara ve fakirlere yöneldik ve bu sorunları aştık. Bir başka faktör, İngiltere’de, Amerika’da ve Afrika’da yaşayan Kıbrıslırumlar’dı. Aslında bu süreçte, herkes kendi ailesine yardım etti. Ve bu şekilde kendi ayakları üzerinde durabildi insanlar. Bana göre, bu büyük sorunu aşmamız çok büyük bir başarıdır aslında. Daha başka koşullarda, daha farklı politikalarla bu insanları tutamazdık.
Soru: Bu kitap nedir? “Zor Günler” adlı bu kitabın kapağında, benim de hakkında röportaj yaptığım iki kişinin fotoğrafı var... Bu kitap 1958’le mi ilgilidir?
Mihalis Bumburis: 1955-62 döneminde Grivas tarafından öldürülen solcularla ilgilidir bu kitap...
Soru: Kaç kişiydiler?
Mihalis Bumburis: 23-24’ün üzerinde insanımız öldürüldü, yüzün üzerinde insanımız da yaralandı.
Soru: Bunlar hep AKEL ve PEO’dan mıydılar?
Mihalis Bumburis: AKEL üyeleri ve taraftarlarıydılar...
Soru: Neden böyle bir kitap yazdınız? Öldürülenleri tanıyor muydunuz?
Mihalis Bumburis: Ağırlıklı olarak bu insanlar Mağusa yöresindendirler ve ben AKEL’in ilçe sekreteriydim. O bölgede yaşadım... Benim tanıdığım insanlardı... Belli bir kısmı da Limasol’dandı...
Soru: Niçin ağırlıkla Mağusa’dandı? Bir özelliği mi vardı Mağusa’nın?
Mihalis Bumburis: Her şeyden önce, Mağusa’da sol hareket çok güçlüydü. Ve Mağusa’da kırmak istediler sol hareketi. İkinci neden, Mağusa yöresinde çok güçlü aşırı gericiler vardı. Akatulu (Tatlısu) Papafotis, faşistin tekiydi. Onun gibiler... Gericiliğin en aşırı unsurları da bizim yöremizdeydi... Bunu size göstereyim: Diyonisos Malas bir EOKA üyesiydi. Baf’a gittim, buldum kendini. Trodos’taydı daha önce... Bu adam bana bazı solcuları nasıl kurtardığını da anlattı... “Bize direktif geliyordu yukarıdan, solcuları öldürelim diye” demişti. “Önce biz bu gelen direktifi irdeliyorduk, doğru mu, değil mi diye... Ben epeyisini kurtardım...” Ben ona şunu sordum: “Şimdi bana bunları söylüyorsun, ben bunları yayınlarsam, korkar mısın?” “Yok” dedi bana, “Yayınla...” Ben de yayınladım.
DEVAM EDECEK