‘Önce borcunu öde, sonra kâr faizi dağıt’
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy, İhtiyat Sandığı bilançosunun yüzde 20 kâr payını iştirakçilere dağıtma kararı aldıklarını açıklamıştı.
Türk Lirası’nın olağanüstü değer kaybı sonrasında bu karar çalışanları bir nebze umutlandırdı, sevindirdi, mutlu etti; ancak bu işin uzmanı Erman Yaylayı’ya göre ortada ciddi bir risk var.
Taçoy, Aralık 2022 itibarıyla aktif 61 bin 553 kişiye İhtiyat Sandığı’nın bilançosundan dağıtılması planlanan yüzde 20 kâr payının 1 Milyar 250 Milyon 804bin 527 Türk Lirası olduğunu söylemişti.
Henüz bir adım yok.
Uzun yıllar İhtiyat Sandığı Dairesi Müdürlüğü görevini yürüten, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı eski Müsteşarı Erman Yaylalı “herkes bilsin istedim” diyerek bir uyarı yapıyor:
“Devlet, İhtiyat Sandığı Dairesi’ne 5 milyar TL borcunu ödemediği veya bu borç gerçekçi bir ödeme planı çerçevesinde yapılandırılmadığı müddetçe İhtiyat Sandığı’nın iştirakçilerine mevcut sistem dışına çıkarak ilave bir kuruş bile vermesi mümkün görünmemektedir.”
Devletten alacak 5 milyar TL
Maliye, 90’lı yıllarda işçinin bankasından önemli bir kaynak alarak, bunu altyapıda kullanmış, ancak bu parayı daha sonra yerine koymamış.
Erman Yaylalı, ekonomik açıdan bakıldığı zaman bir kurumun “kar payı” dağıtabilmesi için fiilen kâr elde etmesi gerektiğini söylüyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor:
“İhtiyat Sandığı Dairesi, kâr amacı gütmeyen bir sosyal güvenlik kurumudur. Yasa ve tüzüklerle belirlenmiş kurallar çerçevesinde faaliyet gösteren İhtiyat Sandığı Dairesi’nin devletten yaklaşık 5 Milyar Türk Lirası alacağı bulunmaktadır.
Devlet borcu olarak oluşan bu miktar, 1990'lı yıllarda inşa edilen sosyal konutlar için İhtiyat Sandığı’nın Sosyal konut Fonuna verdiği ve daha sonra geri alamadığı borçlardan oluşmaktadır. Bu konuya ilgi duyulursa, isteyenler, Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde İhtiyat sandığından gerekli bilgileri alabilir. Devlet bu borcunu ödemediği müddetçe veya mevcut borç gerçekçi bir ödeme planı çerçevesinde yapılandırılmadığı müddetçe İhtiyat Sandığı’nın iştirakçilerine mevcut sistem dışına çıkarak ilave bir kuruş bile vermesi mümkün görünmemektedir.”
“Yükümlülük 6 milyar, birikim 2 Milyar TL”
Çalışma ve sosyal güvenlik uzmanı Erman Yaylalı, değerlendirmesini biraz daha rakamlar düzeyine açıyor, detaylandırıyor.
“İhtiyat Sandığı Dairesi’nin şu an itibariyle yaklaşık 61.000 iştirakçisi bulunmaktadır. Yani 61.000 kişinin İhtiyat Sandığı Fonunda birikimi bulunmaktadır. Bu iştirakçilere karşılık Fonun yükümlülüğü 6 Milyar TL’dir. Bankalarda tutulan ve Fon yönetiminin kontrolündeki birikim ise 2 Milyar TL’dir.
Belirtmiş olduğum rakamlardan da çok rahat bir şekilde anlaşılacağı gibi İhtiyat Sandığının bilançolarında görülen 7 Milyar TL değerindeki parasal varlığının aslında 5 Milyar TL’si devletten alacak şeklinde bulunan ve sadece kayıtlarda gösterilebilen bir meblağdır. Yıllardır yapılan tüm girişimlere rağmen devletinin bu borcunu ödemesi veya bir ödeme planı çerçevesinde yapılandırması sağlanamamıştır. Hatta belli dönemlerdeki bazı Maliye yöneticileri bu borcu görmezlikten gelerek yok saymaya çalışmıştır. Şu anki yöneticilerin bu duruma yaklaşımının ne olduğunu bilmiyorum.”
“Tek emeklilik ikramiyesi fonu: Siyasetten arındırılmalı
“Kâr payı” olarak açıklanan rakam ihtiyat sandığı birikimlerine dağıtılırsa ne olacak?
Söz yine otuz yılı aşkın bir süre bu alanda mesai yapan Erman Yaylalı’da…
“Çalışma Bakanının açıkladığı %20 oranındaki kâr payının verilmesi halinde bu yapıdaki bir kurumun yükümlülüğü, 6 Milyar TL’sından 7.2 Milyar TL’sına çıkarılacaktır. Bu durum ekonomik akıldan uzak, öngörü yoksunu ve popülist bir yaklaşımdan başka bir şey değildir. İhtiyat Sandığı İştirakçilerinin Türk Lirasında yaşanan devalüasyondan dolayı ortaya çıkan kayıplarını bu şekilde telafi etmeye çalışmak İhtiyat Sandığı Fonu’nu orta ve özellikle uzun vadede çok ciddi sıkıntılara düşürecektir.”
Erman Yaylanı’nın yapısal anlamda dikkat çektiği önemli bir nokta daha var.
“Bilinmesi gereken önemli bir husus da tüm özel sektör çalışanlarına ilaveten 2010 yılından itibaren ülkemizde çalışmaya başlayan tüm kamu çalışanlarının da İhtiyat Sandığı kapsamında olduğu ve Fonun ülkemizdeki tek emeklilik ikramiyesi Fonu şekline dönüştüğüdür. Bu yapıdaki bir fonun yönetim yapısının da ivedi olarak gözden geçirilmesi ve siyasetten arındırılarak ekonomi, işletme, fon yönetimi, finans ve benzeri konularında en az master derecesinde eğitim almış ve bu konularda tecrübeli uzman kişilerce yönetilmesinin zamanı çoktan gelmiştir. Bu amaçla, 1993 yılında yapılan İhtiyat Sandığı Yasası’nın günümüz koşullarına uyumunun sağlanması için konunun uzman kişilerce ele alınarak değiştirilmesinin de zamanı gelmiştir.”
“Ekonomik akıl…”
Şimdi soru şu! Ne yapılabilir? En önemli güvencesi İhtiyat Sandığı yatırımı olan çalışanların kayıpları nasıl önlenebilir? Hele de asgari ücretle yaşayamayan özel sektör çalışanlarının geleceği nasıl garanti altına alınabilir?
Erman Yaylalı özellikle de ‘İhtiyat Sandığı’na yönelik borcun geri ödenmesine’ dikkat çekiyor.
“Gelinen bu aşamada, Devletin İhtiyat Sandığı Dairesi’ne olan borcunu ödemesi veya daha gerçekçi bir yaklaşım göstererek makul ve uygulanabilir bir ödeme planı çerçevesinde yapılandırarak geri ödemeye başlaması gerekmektedir. Bu durumun gerçekleştirilmesi halinde gerçekçi hesaplamalar ve öngörüler çerçevesinde iştirakçilere makul oranlarda bir artış verilebilir. Aksi takdirde mevcut yapı ve uygulamalar dışına çıkılarak iştirakçilere ilave bir artış verilmesi ekonomik aklın dışında, rasyonel olmaktan uzak popülist bir yaklaşım olacaktır.”