Önlenebilecek ölümler!
İsrail devleti veya hükümetinin şu anda Gazze’de yaptığını alkışlamak, sessizce izlemek veya “sorumlu Hamas’tır” diyerek resmen aklamak doğru bir tavır olamaz…
Ama İsrail devletinin veya hükümetinin ya da başındaki Netanyahu adlı “Nazi”nin tavrını öne sürüp, İsraillilere tavır almak hiç doğru olamaz…
-*-*-
Gazze’de insanlık suçu işlenmektedir ve İsrail’e bu konuda “dur” dememek, Netanyahu yönetiminin yaptıklarına sessiz kalmak, “insan olmamak”la eşdeğer bir durumdur!
-*-*-
Gazze’de 70 gün kadar önce başlayan saldırılar sonucunda şu ana kadar 20 bine yakın insan öldürüldü…
Bunların 8 bin 500 kadarı çocuktur…
6 bin 200’den fazlası kadındır…
100’e yakını gazetecidir…
-*-*-
22 hastane, 53 sağlık merkezi, 102 ambulans bombalandı…
90 okul ve en az 53 bin konut yerle bir edildi…
-*-*-
Bütün bunlar yaşanırken, “yastığa kafayı rahat bir şekilde koyup uyuyabilmek” mi?
Bilemedim!
-*-*-
Acıdır, elimizden bu yazıyı yazmak ve protesto yürüyüşlerine (ne yazık ki Kuzeyde değil, güneyde) katılmak dışında bir şey de gelmiyor gibi…
Bizde, hayat devam ediyor…
-*-*-
Ölüm!
Zamanı gelenin, çok ciddi – çaresiz bir hastalığa yakalanın ölümü bir dereceye kadar anlaşılırdır…
Evet her ölüm, çok acıdır ama “zamansız” olanlar daha acıdır…
-*-*-
Spor camiasının önemli isimlerinden Aşkın Burcu’nun uzun sayılan bir süredir rahatsız olduğunu söyledi arkadaşları…
Toplum için, en başta yakınları için çok genç, çok acı, çok erken bir ayrılış…
-*-*-
Emekliliği sonrası kısa bir süre birlikte de çalıştığımız sevgili Necdet Kırgın da “zamansız” aramızdan ayrılanlardan…
Ailesine başsağlığı dileriz…
Daha önce de yazdım…
Sağlık bakanlığımızdan “belki araştırır” diye beklediğim “Covid 19’a ya da aşılarına bağlı olup olmadığını çok merak ettiğim erken kalp krizi” meselesi, göz ardı edilmemeli…
-*-*-
Her ölüm evet çok acıdır…
Bir Türk askeri öldü…
Havaalanı’nda…
KKTC’deki Türk Silahlı Kuvvetleri’nden her hangi bir açıklama gelmedi…
-*-*-
Sordum, soruşturdum…
Anlatılanlara göre, 20 yaşındaki askerin sağlık sorunları vardı…
Ercan Havaalanı’nda gidiş salonu bölümünde yüksekten atladı ve öldü…
-*-*-
İzne mi gidiyordu?
Terhis mi olmuştu?
Sağlık sorunları varsaydı; hatta bileklerinde daha önce canına kıyma teşebbüsüne bağlı kesikler söz konusuysaydı; bir genç insanın hayatı bu kadar ucuz olmamalıydı!
Yanında refakatçisi olmalıydı…
-*-*-
Askerdeyken, bir astsubay arkadaşımızın sorunu olmuştu…
Havaalanına kadar yanında üç kişi gitmiştik…
Ankara Gülhane Askeri Hastanesi’ne gidecekti ve bizim taburun doktoru yedek subay da eşlik etmişti…
-*-*-
Sordum…
Terhis olanlar, bazen uçuş saatinden bir gün önce havaalanına getirilip bırakılıyor…
24 saat bekleyip biniyor bazıları uçağa…
Bunu da öğrendim…
-*-*-
Ve Libya’da bir küçük balıkçı teknesi…
Aralık ayının ortası…
16’sı…
Akdeniz dalgalı…
-*-*-
Bu tekneye, çoğunluğu, hatta tamamı Afrikalı 85 kişi biniyor…
Akdeniz’i geçecekler ve “yaşamak” için İtalya’ya, oradan da Avrupa’ya geçebilme hayalini uygulamaya sokacaklar…
-*-*-
Ve ajansalarda, haber sitelerinde bir haber: “… Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Libya açıklarında bir gemi kazasında 60'tan fazla göçmenin boğulduğuna inanıldığını söyledi. Hayatta kalanlardan bahseden IOM, Cumartesi günü geminin yaklaşık 86 kişiyle birlikte Zuwara şehrinden ayrıldığını söyledi. Yüksek dalgaların tekneyi sular altında bıraktığını ve aralarında çocukların da bulunduğu 61 göçmenin kaybolduğunu ve öldüğünün tahmin edildiğini söyledi…”
-*-*-
Ne kadar basit bir haber değil mi?
Tıklım tıklım bir tekneye doluşmuş 86 kişi!
Bunlardan 25’i kurtuluyor!
Ama 61’i denizin derinliklerinde kaybolmuş!
-*-*-
Bazı bilgiler paylaşayım sizlerle…
IOM, yalnızca bu yıl Akdeniz’i geçmeye çalışırken 2 bin 200'den fazla kişinin boğulduğunu ve bunun da burayı dünyadaki en tehlikeli göç yollarından biri haline getirdiğini tahmin ediyor.
AFP haber ajansının haberine göre kurum, son olaydaki kurbanların çoğu Nijerya, Gambiya ve diğer Afrika ülkelerinden…
Hayatta kalan 25 kişinin Libya'daki bir gözaltı merkezine nakledildiği ve tıbbi destek verildiği belirtildi.
Bir IOM sözcüsü, bu yılki ölü sayısını "maalesef denizde hayat kurtarmak için yeterli çabanın gösterilmediğini gösteren dramatik bir rakam" olarak nitelendirdi.
Tekrar yazmak lazım bunu: Hayat kurtarmak için yeterli çaba gösterilmiyor!
Hatırlayalım, Haziran ayında, Yunanistan'ın güneyi açıklarında bir balıkçı teknesinin batması sonrasında en az 78 kişi ölmüştü…
Akdeniz geçişlerinde çok sayıda göçmenin kendilerini güvenli bir şekilde taşıyamayacak kadar küçük teknelere bindiği gayet iyi biliniyor ve kesinlikle tedbir alınmıyor…
BM Mülteci Örgütü'ne göre bu yıl İtalya'ya Tunus ve Libya'dan 153 binden fazla göçmen geldi.
-*-*-
Her ölüm elbette üzücüdür…
Bazı ölümler çok zamansızdır, erkendir ama önlenemezdir…
En acısı mı?
Önlenebileceği halde hiçbir şey yapılmayanlardır…
Gazze’deki soykırım gibi; Libya ve Tunus’tan İtalya’ya “insan kaçakçılığı” gibi!
Komedi mi trajedi mi?
Vizontele filminde Cem Yılmaz’ın canlandırdığı karakterin müthiş repliğidir; “Ne dedi ne dedi?”…
Tam Ersin Tatar için söylenebilecek veya sorulabilecek bir soru:
Ne dedi ne dedi?
-*-*-
Tatar geçenlerde bir Türkiye gazetesine röportaj verdi…
Bakın neler dedi:
“… Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti deyince sanki güneydeki haklarımızdan vazgeçtiğimiz anlamı çıkıyor. Güney’in gözü Kuzey'de. Hala bizim topraklarımızın peşindeler. O vazgeçmiyorsa ben niye vazgeçeyim? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti demek federasyonu da çağrıştırıyor…”
-*-*-
Bu kadarla da kalmadı…
“‘KKTC İsraillilere satıldı’ iddiaları doğru değil. Biz Rumları buraya sokmadık. İsraillileri niye sokalım?” da dedi!
-*-*-
Türkiye’de Kıbrıs ile ilgili bilgi seviyesine hitap eden, inanılmaz cahilce yapılmış, sallama, uydurma açıklamalar…
Diyor ki, “Güney’in gözü Kuzey’de!”
Ne dedi ne dedi?
Yani anlatmaya çalışıyor ki, “Rumlar, bizim topraklarımıza göz koydu!”…
Topraklar kiminmiş?
Bizim!
Kardeşim, KKTC sınırlarının neredeyse yüzde 90’a yakın tapulu arazisi Rumlarındır!
Nedir bunun attığı ve de tuttuğu?
Allah aşkına!
Yok mu yanında bir tek kişi, “atma başkan” diyecek!
-*-*-
Bir de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dersek, federasyonu çağrıştırmış oluyormuşuz!
Ne dedi ne dedi?
Vallahi billahi sevgili Cem Yılmaz, kızma baa kızma baa ama bunu da söyledi!
-*-*-
Hatta “Biz bu topraklara Rum’u sokmadık, İsrail’i mi sokacağız!” da dedi!
Ne dedi ne dedi?
Otur çöz, çok bilinmeyenli denklem gibi bir şey!
“Topraklarımıza Rum sokmadık” ifadesi; komik değildir; bir cumhurbaşkanı için trajiktir aslında ki bu da ayrı bir mesele!
-*-*-
Gülünç mü yoksa acı mı bu sözler?
-*-*-
Bu bilgi seviyesi veya bu saçmalama durumu bence trajiktir!
Bu adam, Kıbrıs Türk toplumunun temsilcisi değildir, olamaz!
Zavallı mı desem, artık dibelik utanmayı attı mı desem!
Acısam mı gülsem mi bilemiyorum!
Libya’dan İtalya’ya fotoğraftaki gibi teknelerle geçip, “yaşamaya” çalışan binlerce insan var… Sadece bu yıl, bu teknelerle “yaşama” kaçmaya çalışan 2 binden fazla Afrikalı Akdeniz’de kayboldu…