Onore edilen “kayıp” yakınlarının öyküleri…
Slovakya Büyükelçiliği’nin yıllardır biraraya getirmekte olduğu Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum siyasi partilerinin onore ettiği İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Kurbanları örgütü “Birlikte Başarabiliriz” üye ve destekçileri kimler?
4 Ağustos 2017 Cuma sabahı saat 10.00’da Lefkoşa’da, ara bölgedeki Dayanışma Evi’nde Slovakya Büyükelçiliği’nin yıllardır biraraya getirmekte olduğu Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum siyasi partilerinin onore ettiği İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Kurbanları örgütü “Birlikte Başarabiliriz” üye ve destekçileri kimler?
Etkinlikte biz de bir konuşma yaparak onore edilen 8 Kıbrıslıtürk ve 8 Kıbrıslırum’un öykülerini kısaca aktarmıştık…
Onore edilen İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Kurbanları örgütü “Birlikte Başarabiliriz” üye ve destekçilerinin öykülerini şöyle anlattık:
“Bugün burada “Birlikte Başarabiliriz” adlı örgütün, İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Kurbanları örgütünün üye ve destekçilerinin son onbir yıldan bu yana ısrarlı ve kararlı biçimde, gönüllü olarak yürütmekte oldukları insani çabalarını onore ediyoruz… Onlar son onbir yıldan bu yana Kıbrıs’ta travmaya uğramış olan toplumlarımızın yaralarını iyileştirmeye ve Kıbrıs’ın “kayıpları” hakkında gönüllü olarak bilgi toplamaya çalışıyorlar…
- Kitrealı (Değirmenlik) Maria Yeorgiadu 1974’te annesi Hristalla, babası Andreas Orfanidis, erkek kardeşi Stelyos ve kızkardeşi Emily’yi yitirdi, onlar hala “kayıp”tırlar. Tüm ailesini yitirmiş olmasına karşın Maria kendi acısını aşarak her iki toplumdan “kayıplar” için bilgi toplamaya çalıştı. Yine bir “kayıp” yakını olan Sevilay Berk’le birlikte gerek Kıbrıs’ta, gerekse uluslar arası toplantılarda konuşma yaparak, okullarda ve gençlik kamplarında gençlere hitap ederek onlara Kıbrıs için tek bir yol olduğunu, bunun da barış yolu olduğunu aktardı.
- Bahçalar (Pervolya), Trikomolu olan Sevilay Berk 1964 yılında annesi Şefika ile babası Hüseyin Ahmet Kamber’i kaybetti – onlar “kayıp” edildiğinde beş çocuklu ailede 18 yaşındaki Sevilay en büyükleriydi ve kardeşlerine hem annelik, hem babalık yaparak onlara bakmak durumunda kaldı… Kendi acısına karşın Maria Yeorgiadu’yla çok iyi dost oldu ve pek çok etkinlikte Maria’yla birlikte barış mesajı veren konuşmalar yaparak barış ve dostluk simgesine dönüştü. Sevilay Berk’in anne ve babasından geride kalanlar Trikomo’da bir kuyuda bulundu ve cenaze törenine her iki toplumdan “kayıp” yakınları katılarak acılarını paylaştılar.
- Larnakalı olan Katerina Antona, kardeşi Hristakis’i 1974 yılında savaşta kaybetti. Ondan geride kalanlar Ayakebir’de (Dilekkaya) bir kuyuda başka “kayıplar”dan geride kalanlarla birlikte bulundu. Tutuklandıktan sonra bazı Kıbrıslıtürkler tarafından öldürülmüşlerdi. Katerina acısını kin ve nefrete dönüştürmedi, kendi acısını aşarak başka “kayıp” yakınlarına “kayıplar”ıyla ilgili bilgi toplamalarına yardımcı oldu. Sosyal medyada “1963-1974 Kayıplar İki Toplumlu Grubu”nu kurarak bu grubu yönetiyor ve insanları bildiklerini paylaşmaları için teşvik ediyor, barış mesajı veriyor…
- İpsoz’dan (Yipsu-Akova) Andreas Sizinos, babası Dimitris Sizinos’u 1974’te kaybetti – Çatoz’da bir grup Kıbrıslıtürk, içinde bulundukları arabayı durdurarak onları öldürmüş ve “kayıp” etmişti. Ondan geride kalanlar, Çatoz dışında bir toplu mezarda bulundu. Andreas kendi acısının kendini kör etmesine izin vermedi ve Kıbrıslıtürk “kayıp” yakınlarıyla dostluklar kurarak Kıbrıs’ta neden böylesi trajediler yaşanmış olduğu hakkında anlayış yaratmaya ve Kıbrıs’ta gençlere ve uluslararası toplantılarda uluslararası kamuoyuna bunu aktarmaya çalıştı. Andreas Sizinos her iki toplumdan “kayıplar”ın akibeti hakkında bilgi toplamayı sürdürüyor.
- Marili (Tatlısu) Leyla Kıralp, Zigili (Terazi) eşi Ahmet’i 1974’te Dohni katliamında kaybetti… İki otobüs dolusu Kıbrıslıtürk, EOKA-B tarafından “Dohni katliamı”nda “kayıp” edilmişti. Leyla kendi acısını aşarak barış mesajıyla her iki topluma ulaşmaya çalıştı, “Paylaştığımız Islak ve Beyaz Mendil” adlı Türkçe ve Rumca olarak yayımlanan otobiyografik kitabının Kıbrıs’ın köylerinde tanıtım toplantılarında barışla ilgili konuşmalar yaptı. Hem Kıbrıslıtürk, hem de Kıbrıslırum “kayıplar” anısına Mari köyünde ilk iki toplumlu anıt-mezarı yaptıran kişi de Leyla Kıralp oldu.
- Komikebirli Hristina Pavlu Solomi Patça babası Pavlos ile kardeşi Solomis’i 1974’te Galatya’da kaybetti – tutuklanarak başka Kıbrıslırumlar’la birlikte Galatya’da “kayıp” edilmişlerdi. Hristina ve annesi Panayota, kendi köylerinde pek çok tacize uğradıktan sonra 13 yaşındaki Hristina köyden zorla uzaklaştırıldı ve tek başına çeşitli akrabalarının yanında kalmaya gitti, ta ki annesi de kendi köylerinden kovuluncaya kadar… Hristina, kendi acısını ve ızdıraplarını aşarak her iki toplumdan “kayıplar”ın akibeti hakkında sistemli biçimde bilgi toplamayı sürdürdü, gençlere hitap eden uzlaşma ve barış ile çatışmanın ana nedenlerine bakmaları için çağrılar yaptı ve bunları sürdürüyor.
- Dalili Hristos Eftimiu, 1974’te kardeşi Andoni’yi kaybetti. Ondan geride kalanlar Kutsovendi’de bulundu. “Birlikte Başarabiliriz”in liderlerinden olan Hristos, Kıbrıs’ta barış ve yeniden birleşme mücadelesinde her zaman ön saflarda bulunuyor. Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum “kayıp” yakınlarına ve savaş kurbanlarına birlikte çalışmaları için ilk çağrıyı yapan Hristos, “Ortak acımız bizleri ortak geleceğimiz için birleştiriyor” demişti…
- Mağusalı Veli Beidoğlu, Barclays Bankası Mağusa Şubesi’ndeki işyerinden 1964’te kaçırılan babası Ertuğrul Veli’yi kaybetti… Babasından geride kalanlar, beş diğer “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlarla birlikte Prodaras’ta bir toplu mezarda bulundu. Veli kendi acısının ötesine geçerek barış ve uzlaşma için konuşmalar yaptı, Elders Grup’la birlikte bir diğer “kayıp” yakını olan Spiros Hacınikolau’yla gençler arasında “kayıplar”ın acılarının hangi etnik gruptan olurlarsa olsunlar aynı olduğunu gösteren çalışmalara imza attı…
- Yalusalı Spiros Hacınikolau, 1974’te Yalusa’da bir kahvehaneden bazı Kıbrıslıtürkler tarafından alınıp tutuklanan, sonra da “kayıp” edilen Takis Hacınikolau’nun oğludur. Babasından geride kalanlar Galatya gölünde 11 kişilik bir toplu mezarda bulunmuştu. Spiros kendi acısının ötesine geçerek Kıbrıslıtürk “kayıp” yakınlarıyla ve savaş kurbanlarıyla bir araya geldi, Kıbrıs’ta ve yurtdışında halka açık etkinliklerde barış mesajı veren konuşmalar yaptı ve yürünmesi gereken yolu gösterdi: Bu bir nefret ve düşmanlık yolu değil, karşılıklı anlayış, uzlaşma ve barış yoluydu…
- Muratağa’lı (Maratha) Hüseyin Rüstem Akansoy, en yakın ailesini ve geniş ailesini Muratağa-Atlılar Sandallar katliamında kaybetti. Akansoy ailesinden toplam 30 kişiyi kaybetmişti. EOKA-B, 1974’te Muratağa-Atlılar-Sandallar katliamında ağırlıkla kadın ve çocuklardan oluşan toplam 126 Kıbrıslıtürk’ü öldürmüştü. Hüseyin Rüstem Akansoy Kıbrıs’ın birleştirilmesi ve barış mücadelesinde her zaman ön saflarda oldu ve bu etkinlikleri nedeniyle ağır bir bedel ödedi… Gençlere barış için konuşmalarda Hüseyin Rüstem Akansoy hep öncülük yaptı, yerel ve uluslar arası toplantılarda yer aldı. Bir diğer “kayıp” yakını olan Petros Suppuris’le birlikte Avrupa Parlamentosu tarafından “Avrupa Yurttaşlık Ödülü”ne layık görüldü.
- Palekitreli Petros Suppuris tüm yakın ailesini 1974’te kaybetti. Annesi, babası, kızkardeşi, iki erkek kardeşi ve teyzesi 1974’te bazı Kıbrıslıtürkler tarafından öldürüldü – onlardan geride kalanlar 16 Kıbrıslırum “kayıp” şahıstan geride kalanların bulunduğu bir toplu mezarda ortaya çıkarıldı. Petros Suppuris de öldürülmek üzere vurulmuş ve katiller onu öldü diye bırakmışlardı. Suppuris, ölümün kıyısından dönerek barış mesajı vermek üzere hayatta kaldı. O da yerel ve uluslararası toplantılarda konuşuyor, gençlere barış mesajı veriyor ve Hüseyin Rüstem Akansoy’la birlikte barış çabaları nedeniyle Avrupa Parlamentosu tarafından “Avrupa Yurttaşlık Ödülü”ne layık görüldü.
- Muratağa’dan (Maratha) Erbay Akansoy, EOKA-B’nin Muratağa-Atlılar-Sandallar katliamında tüm yakın akrabalarını kaybetmiş olduğu halde, yaşadığı trajediye karşın nefret ve düşmanlığın ötesine geçerek gençlik gruplarına barış ve uzlaşma mesajları verdi, çeşitli iki toplumlu gruplarda barış için sistemli biçimde çalışarak gelecekte barışı destekleyecek altyapıların kurulması için çaba harcadı. Halen böylesi bir çabaya Kıbrıs Diyalog Forumu’nda devam ediyor, bu grupta pek çok Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum grubu bir araya getirerek barışın altyapısı için çalışmalar yapıyor.
- Menevi’den (Meneou) Nurten Öztürk, 1964’te babası Halil Ziya Desteban’ı, 1974’te de kardeşi Hasan Halil’i kaybetti. Babası Bahçalar (Pervolia) köyünden “kayıp” edilirken, kardeşinin de yaralı olarak götürüldüğü Larnaka hastanesinde öldürülmüş olduğu sanılıyor. Tüm bu trajedilere karşın Nurten Öztürk kendi acılarının ötesine geçerek gerek yerel, gerekse uluslararası toplantılarda barış ve uzlaşma için konuşmalar yapıyor.
- Tremeşeli (Tremetousia) Ksenis Hallumas 1974’te babası Mihail ve amcası Prokopis’i kaybetti – Kıbrıslıtürk toplumuyla çok iyi ilişkileri olmasına karşın bazı Kıbrıslıtürkler tarafından soğukkanlılıkla öldürülmüşlerdi. Onlar hala “kayıp”tır. Ksenis kendi acılarının ötesine geçerek hem Kıbrıslıtürk, hem de Kıbrıslırum “kayıplar”ın akibeti hakkında araştırmalarını sürdürüyor, bilgi toplamaya devam ediyor.
- Meral Eroğlu’nun kardeşi Hasan Yılmaz Ahmet, 1964’te Lefkoşa dışında bir barikatta üç diğer Kıbrıslıtürk’le birlikte alınarak “kayıp” edildi. Onlardan geride kalanlar Litrodondas’ta birlikte gömülmüş vaziyette bulundular. Meral Eroğlu kendi acısının ötesine geçerek “kayıp” yakınlarına ve savaş kurbanlarına insancıl desteğini verdi, “kayıplar”la ilgili bilgilerin toparlanmasında yollar açtı ve bazen zorluklarla karşılaşılan “kayıplar”la ilgili bazı kazıların yapılabilmesi için süreci kolaylaştırdı.
- Bir ressam olarak Nilgün Güney, “kayıp” yakınları ve savaş kurbanlarıyla birlikte aylarca gönüllü olarak çalışarak “kayıplar” konusunda bir anlayış yaratılması ve savaş travmalarının anlaşılması için resim stüdyosundaki öğrencileriyle birlikte toplu mezarları, “kayıp” yakınlarının evlerini ziyaret etti ve bunları resimlerine aktardı. “Gerçeğin Rengi” adlı resim sergisinin sanatsal yöneticisi ve küratörü olarak sanat aracılığıyla her iki toplumdan ressamların “kayıp” yakınları ve savaş kurbanlarının duygularını aktarmalarını sağlamaya çalıştı…”