Oraktan sanayiye drifilcilik
Dilek Karakartal Akdoğdu’nun azmi; Tarlada orak ile drifil biçerek başlayan hikâyesi sanayileşmeye dek ulaştı… Kendine güvenerek ve başaracağına inanarak çıktığı yolda, adım adım ilerliyor, hedef ve hayallerinin çıtasını hiç düşürmüyor…
A+A-
Fehime Alasya
Dilek Karakartal Akdoğdu’nun tarlada orakla drifil keserek başlayan hikâyesi, üretimde sanayileşmeye dek ulaştı…
Kendine güvenerek ve başaracağına inanarak çıktığı yolda, adım adım ilerliyor, hedef ve hayallerinin çıtasını hiç düşürmüyor…
İş Kadınları Derneği’nin öncülüğü ile bugünlere geldiğini belirten Akdoğdu, tarladaki drifil bağlarını fabrikaya taşıyarak “Akdoğdu Drifil Pelet Ltd.” ile drifil peleti haline getirmeye hazırlanıyor.
Bu süreçteki en büyük destekçileri ise kayınpederi Mustafa Akdoğdu, eşi ve görümcesi…
Üretime geçmesine sayılı gün kaldığını anlatan Akdoğdu, çalışmalarını ADRES okuyucuları için anlatıyor.
- ADRES: Yaşadığınız süreç ve işinizle ilgili bilgi alabilir miyiz?
- DİLEK KARAKARTAL AKDOĞDU: “Eşim yeşil bağ şeklinde drifil satışı yapardı, yıllardır bu işi yaparak geçimini kazandı. Alayköylüyüz, buraya evlendim ve ben de Alayköylü oldum. İlk etapta orak ile kesip köy bakkallarına dağıtıyorduk. Baba mesleğiydi. Ardından taleplere yetişemez olduk.
Görümcemin de desteği ile iş kadınlarının açtığı ev hanımlarına iş desteğiyle ilgili kurslara katılmaya karar verdim. İş fikri, desteği, planlama olan fikirlerimizi geliştirme gibi konular üzerine çok sohbet ve yönlendirmeleri oldu.
Yaklaşık dört yıllık bir süreç içerisindeyiz. Eğitim, danışmanlık, komisyona sunumlar, kabulü, hibe kazanmamız ve cihazlarımızı tamamlayalım derken, bürokrasi de bize zaman kaybettirdi.
Tek bir kişi tanımıyordum, sadece kendime güvendim. Eşim de bana ‘git vakit geçir bir şey olmaz’ diyerek, sadece zaman öldüreceğim düşüncesiyle destek oldu.
Zaten eşimle bu işi yapıyordum, bir adım daha ilerisine gitmek istedim, araştırdım, pazar araştırması yaptım, eğitimini aldım, insanlarla geçmişe dayanan ilişki ve deneyimlerime güvendim. Torpil ve tanıdık ile hiçbir alakası yok. Ben projeme inandım, adada olmayan bir şeyi yapmaya çalışıyorum.
Eğitimlere başlarken bu noktaya gelebileceğimi hiç düşünmemiştim. Zorlukları var ama mücadele edersek güzel bir sonuca varabiliriz.
KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanlığı, KOBİGEM (Küçük Orta Boy İşletmeleri Geliştirme Merkezi) ile aldığım hibe ile ufak çapta çalışma alanı kurdum, cihazlarımı aldım, birkaç güne kadar üretime geçeceğiz. Drifil bağlarını, sağlıklı koşullarda peletler şeklinde yem haline getireceğiz.”
DRİFİL YAZI SEVER
- ADRES: Drifil peletleri hakkında biraz daha bilgi alabilir miyiz?
- D.K.A: “Nemlendirme ve yüksek ısı ile pelet haline geldiği için tüm vitaminlerini de bünyesinde barındırıyor olacak.
Yurt dışında bu uygulama çok yaygındır. Buraya da sanırım kaçak yollarla kimi zaman ithal de ediliyor. Hayvansal üretimde protein değeri en yüksek bitkidir. Protein değeri yüzde 18'li noktalardadır.
Birçok büyük firma yurt dışından getirip bu ürünü yaptığı yemlere koyuyor ama kendisi olmuyor. Kimyasal hiçbir katkı olmadan doğal bir ürün olacak.”
- ADRES: Ham maddenizi nasıl temin edeceksiniz? Drifil yetiştiriciliği hakkında bilgi alabilir miyiz?
- D.K.A.: “Yazı seven bir ürün olan drifili sürekli değerlendirerek çocuklarıma tamamen doğal yumurta yedirmek istedim. Drifil peleti adada hiç yapılmayan bir üründür. Drifil zaten bir ottur, bir kez ekersin ve yıllarca sularsınız, çıkar yine biçersiniz...
Sularımız tuzlu ama uygun koşullarda çok fazla drifil yetiştirilebilir. Sularımız tuzlu olsa da bu işi yapmaya uygundur. Biz ardımızda birçok kişiyi de bunu yapmaya teşvik edeceğiz. Biz ortalama 17 dönüm civarı ekim yapıyoruz, yılda iki kez ekiyoruz, bu da bize yetmiyor. Birçok kişi yetiştirse biz gider biçer alırız. Bu zaten ülkede olmayan ithal bir üründür, bizim amacımız doğal ve ham maddesinin ülkemizden temin edebileceğimiz bir ürün yetiştirmeye çalışıyoruz. Soğuktan da çok etkilenmez, en kötü bir hastalık kaparsa orayı kesip atarsınız. Sadece biçmede zaman uzayıp kısalır, onun haricinde hiç etkilenmez...”
HASTA HAYVANA DRİFİL
- ADRES: Drifil peletlerinin taze drifil bağından farkı ne?
- D.K.A.: “İki bağ drifil, en iyi şartlarda gölgede en fazla üç gün saklanır sonra mecburen çöpe gider. Ama bu yapı ile aldığı bu peletlerin saklanma ömrü üç ay bile olabilecek. Daha uzun ömürlü, avantajları fazla, daha az kirlilik yaratacak, çöpü sapı kalmayacak.
Hayvanın sütünü arttırıyor, yumurtanın rengi bile değişiyor, çok faydalı bir üründür.
Yıllarca bu bitki ile uğraşan kayınpederim Mustafa Akdoğdu bize bu bitkiyi anlatırken pek çok bilgi veriyor.
Kendisi hayvancılık da yapıyor, keyifsiz gördüğü hayvanlarını ayırır, onlara drifil yedirirmiş, hem o hayvanlar iyileşir hem de keyiflenirmiş. Sütü de arttırırmış. Bilimsel olarak bir açıklaması var mıdır bilemiyoruz ama yılların gözlem ve tecrübeleri bu yönde…
Kimi ülkenin insanları bu otu yemeklerine katıp yiyormuş. Yabancı ülkeden gelen bazı göçmenler gelip bahçemizden drifil kesip böreklerine katıyor.”
- ADRES: İşinizin en zor yanı sizce nedir?
- D.K.A.: “En zor kısmı drifil ekimidir. Tarlaya tohumu atarsınız, tohum beş milim derine gitse bitmez, yüzeyde kalsa kuşlar toplar, en zor yanı muhakkak ekimidir. Kesimi de sıcakta zor, ya sabah beşte ya da akşam yedi gibi kesmeye gidiyoruz. Sanırım ülkede sıcaklardan şikâyet etmeyen ender üreticilerdeniz...”
DRİFİL VE SU
- ADRES: Hedeflerinizden söz eder misiniz?
- D.K.A.: “Kapasitemiz ile saatte bir tonu işleyebiliriz. Ama küçük adımlarla ağır ilerleyerek, talebe göre hareket edeceğiz. Belki bir yıl sonra, belki 3 yıl sonra kapasitemizi geliştiririz.
Hem ekmeliyiz hem de bunu yapması için kişileri teşvik etmeliyiz. Tarım Dairesi’nin de drifile teşviki yüksektir. Bugün narenciyeyi bozan bir su, oradaki tuzluluk oranı drifili etkilemez. O yüzden herkes bu yetiştiriciliğe kollarını sıvayabilir. Türkiye’den gelen su kaynakları tarıma verilirse de bu adada çok güzel üretim yapılabilinir. Ham maddemizi temin edebilecek duruma gelirsek zaten biz ekmeyiz, direk üretime geçeriz. İnşallah o günleri de görürüz…”
- ADRES: Kayınpederiniz Mustafa Akdoğdu’ya da söz hakkı verelim…
- MUSTAFA AKDOĞDU: “15 yıl önce drifil işine girince birçok sebze meyve deneyimim oldu ama yürütemedim. Su azdı, tuzluydu derken başaramadım. Büyüklerime sordum, bana drifili önerdiler. Gidip tohum aldım. İthal tohumdu, üç yıl boyunca denedik, olmadı, iflas ettim. Tohumun çürük olduğunu bilmezdik, anlamamıştık. Benim gibi birçok üretici bu şekilde batıp vazgeçti. Dönüp başka ülkeden tohum ithal ettik, bu sefer başardık. Meğer o tohum ülkeye uyum sağlayamamış.
Biz yılların bu birikimi ve imkânlarımızla, drifil yetiştirmek isteyenlere de yardımcı olacağız. Oğlum da çok meraklı, birkaç tane makine bozarak, kendi icadı olan tohum ayırma makinesi icat etti. Tarladaki drifili budadıktan sonra makineden geçirip tohumunu ayırıyor.”
Bu haber toplam 4668 defa okunmuştur
Etiketler : ÜRETEN EKONOMİ