1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Organ bağışı yaygın hale gelmeli”
“Organ bağışı yaygın hale gelmeli”

“Organ bağışı yaygın hale gelmeli”

Haftada 3 gün, günde 4 saat diyalize girerek yaşamlarını sürdüren İbrahim Kavçın ve Akın Demiray, böbrek naklinin ardından değişen hayatlarını YENİDÜZEN’e anlattı, organ bağışının yaygın hale getirilmesi çağrısında bulundu.

A+A-

► Haftada 3 gün, günde 4 saat diyalize girerek yaşamlarını sürdüren İbrahim Kavçın ve Akın Demiray, böbrek naklinin ardından değişen hayatlarını YENİDÜZEN’e anlattı, organ bağışının yaygın hale getirilmesi çağrısında bulundu.

Serap ŞAHİN

İnsan Hücre, Doku ve Organ Nakli ile ilgili kuralları düzenleyen yasanın Ekim 2014'te meclisten geçmesiyle, 2015 yılında Lefkoşa Doktor Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde canlı nakiller başladı. Sonraki süreçte kadavradan nakiller için 3 hekimden oluşan 'Beyin Ölümü Ekibi' kuruldu.

5 Mayıs tarihinde kadavradan ilk nakil gerçekleşti. Günümüze kadar 60 böbrek nakli yapıldı. Bunların 31'i kadavradan, 29' u ise canlı vericilerden gerçekleşti. Ada genelinde 260'a yakin hemodiyalize giren hasta, 170 nakilli hasta ve 33 tane hasta da evlerinde periton diyalizi, yani ev diyalizi yapıyor. En az 60-80 arası hasta ise böbrek nakli olmayı bekliyor. Börek nakli bekleyen Akın Demiray 11 Nisan 2023’de kızının kendisine böbreğini bağışlamasıyla böbrek nakli oldu. İbrahim Kavçın da 4,5 yıl önce Mağusa’da beyin ölümü gerçekleşen bir öğretmenin böbreği ile hayatı değişti. Tedavi sürecinin nasıl geçtiğini, psikolojik olarak neler yaşadıklarını YENİDÜZEN’e anlatan İbrahim Kavçın ve Akın Demiray, organ bağışı konusunda insanların bilinçli olması gerektiğini ve ülkede yaygın hale gelmesi gerektiğini söylüyorlar. Organ bağışı için halkta duyarlılık oluşturmanın çok önemli olduğunun altını çizen İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Ahmet Behlül de, diğer ülkelere oranla ülkede böbrek hastalığı oranının daha yüksek olduğunu söylüyor. “Ülkemizde tuz kullanımı çok fazla, yürümüyoruz, hareket etmiyoruz. 4 mevsim dışarıya çıkılabilecek bir ülkedeyiz daha fazla hareket etmeli, daha iyi beslenmeliyiz” diyor. Ülkede 260’a yakın hemodiyaliz hastası olduğuna dikkat çeken Dr. Behlül, 33 tane de periton hastası olduğunu söylüyor. Bugüne kadar ülkede 60 tane böbrek nakli yapıldığını kaydeden Behlül, 31 tanesinin kadavradan, 29’unun ise canlı vericilerden gerçekleştiğini belirtiyor. Behlül, organ bağışında bulunmak isteyenlerin Nefroloji bölümüne giderek veya Sağlık Bakanlığı’ndan form doldurarak başvuru yapılabileceğine işaret ederek “Nefrolojinin kapısı her zaman” açık diyor.

İşini sevgiyle ve şefkatle yapan Diyaliz Hemşiresi Meral Hemşire de , “Aileler, organ bağışında bulunurlarsa, hastalarımızın da yaşam kaliteleri artar. Hayata daha çok tutunurlar” diyor. “Parçalansın istemiyoruz” diyen aileler olduğunu da söyleyen Meral Hemşire, “Oysa normal bir ameliyat. Hatta doktorlarımız organ çıkarma ameliyatını o kadar bir özenle yapıyorlar ki normal bir ameliyat geçirdiğinizde bile son dikişleriniz estetik olmuyor mesela ama organ bağışında kadavraya özenle dikiş atılıyor” diyor.

İbrahim Kavçın: Beni ‘Senin bir küçük çocuğun var, ölmene müsaade etmeyiz’ diye ayakta tuttular

Yaklaşık 4,5 sene haftada 3 gün 4 saat diyalize girdiğini söyleyen İbrahim Kavçın,  “Diyalize girerken zaman zaman umudunuz kaybediyorsunuz. Sadece bedenen değil, zihinsel olarak da çok yıpratıcı bir aşama” diyor. “Buradaki hemşireler sadece kanı temizleme ve diyaliz yapmıyor. Aynı zamanda bize terapi niteliğinde arkadaş oluyorlar. Beni ‘Senin bir küçük çocuğun var, ölmene müsaade etmeyiz’ diye ayakta tuttular” diyen Kavçın’a, Mağusa’da hayatını kaybeden bir öğretmenin böbreği yeniden hayat verdi. “Ben doğum günümü hatırlamıyorum, 2. doğum günümü hatırlıyorum. Ameliyat olduğum gün 19 Temmuz benim 2. doğum günüm” diye hayata nasıl da tutunduğunu ifade ediyor.

6 defa uyum sürecine girdiğini ve 7.de naklin gerçekleştiğini şöyle anlatıyor İbrahim Kavçın:

“En kötüsü de nedir biliyor musunuz? Son 4 kişi kalıyorsunuz, umutlanıyorsunuz. Ve organ size uymuyor. Ertesi gün tekrar diyalize giriyorsunuz. Bu dünyanın en zor süreci. Psikolojik olarak çok yıpranıyorsunuz. Sizi hayata tutan bir şey yoksa eğer, devam etmek çok zor oluyor” diyor.

diyaliz-ekibinin-bir-kismi.jpg

“Ülkemizde organ bağışı yaygın hale gelmeli”

Kavçın, ülkede organ bağışının yaygın olmadığını ve bilinçli olunmadığını da düşünüyor. “Özellikle böbrek, insanlarda yedeği olan bir organ. Bizdeki insanlar ‘Nasıl geldiysek dünyaya, öyle gideceğiz toprağa’ mantığıyla hareket ettiğinden organ bağışı bizde hemen hemen yok denecek kadar” diyor. “Bana organını bağışlayan kişinin ablası fizyoterapistti. Bilinçli bir insandı. İnsanlar şunu düşünmeli, biri vefat ettiyse artık bir parçası da başka bedende yaşayabilir. Bizim ülkemizde organ bağışı yaygın hale gelmeli” diyerek insanları bu konuda duyarlı olmaya davet ediyor.

Akın Demiray: Şanslıydım ki gönüllü böbreğini vermek isteyen bir kızım vardı

Akın Demiray organ naklinde şanslıydı. Önce annesi, sonra da kızı gönüllü bağışçı olmak istedi. Çeşitli muayenelerden geçerek 3 ay sonra nakil gerçekleşti. “Şanslıydım ki gönüllü böbreğini vermek isteyen bir kızım vardı. Biz böbrek hastaları ameliyat gününe doğum günü diyoruz ya, o günü hiç unutmuyorum” diyor Akın Demiray.

Ameliyat öncesi, ameliyat sırası ve ameliyat sonrası diye hayatının 3’e ayrıldığını belirten Demiray, “Bana göre bu sürecin en zor kısmı ameliyat öncesidir. Çeşitli doktorlardan geçiyorsunuz ve yorucu bir süreç. Her kontrol ayrı bir stres” diye yaşadıklarını özetliyor.

Ülkede organ bağışının yaygın olmadığını söyleyen Akın Demiray, “İnsanlar tam olarak bilinçlendirilmedi. Her insanın bir gün başına gelebilecek bir durum. İnsanlar daha bilinçli olursa, organ bağışı konusunda daha iyi olabiliriz” diyor.

İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Ahmet Behlül:

“Nefrolojinin kapısı her zaman açık”

Organ bağışı için halkta duyarlılık oluşturmanın çok önemli olduğunun altını çizen İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Ahmet Behlül, “Toplum olarak organ bağışında kötü değiliz. Ülkemizde birçok diyaliz hastası var ve alabileceği en iyi tedavi yöntemi tabii ki organ nakli. Organ naklinin de gerçekleşebilmesi için organ bağışına ihtiyacımız var. Gerçekleşen nakilden sonra hastalar tekrardan normal hayata dönebiliyorlar, tekrar çocuk sahibi olabiliyorlar” diyor.

Diyaliz hastalarının çocuk dünyaya getirme şansının olmadığına işaret eden Behlül, “Bir hastamız organ nakli oldu ve 2 yıl sonra çocuk sahibi oldu. O çocuğun hayata gelme şansı, o organı bağışlayan kişi ve aile tarafından gerçekleşti. O hasta diyalize girerek yine yaşardı ama o bebek doğamazdı”diyor.

“Bir insan sağlıklı yaşadığı sürece tek böbrekle hayatını idame ettirebilir” diyen Dr. Ahmet Behlül, “Diyelim ki bir yakınına böbreğinizi bağışlamak istediniz. Öncelikle birçok kontrolden geçiyorsunuz. En ufak bir böbrek hastalığı şüpheniz, kronik hastalığınız veya ciddi şeker tansiyon hastalığınız ve organ hasarları oluşmuşsa ilerde en ufak bir böbrek hastalığı olabilme riskini işaret eden bir bulgu varsa bağışçı istese dahi nakli gerçekleştirmiyoruz. Amaç, önce vericiyi korumak yeni bir hasta yaratmamaktır” diye açıklıyor. Yaklaşık 100 civarında böbrek nakli bekleyen hasta olduğunu belirten Behlül, diğer ülkelere oranla ülkede böbrek hastalığı oranının daha yüksek olduğunu söylüyor.

“Ülkemizde tuz kullanımı çok fazla, yürümüyoruz, hareket etmiyoruz. 4 mevsim dışarıya çıkılabilecek bir ülkedeyiz daha fazla hareket etmeli, daha iyi beslenmeliyiz. Diyabetin, hipertansiyonun, tuz kullanımının fazla olmasına bağlı bunların yansıması olarak böbrek hastalığı sıklığı ülkemizde daha fazla” diyor. 260’a yakın hemodiyaliz hastası olduğuna dikkat çeken Dr. Behlül, 33 tane de periton hastası olduğunu söylüyor. Bugüne kadar ülkede 60 tane böbrek nakli yapıldığını kaydeden Behlül, “31 tanesi kadavradan, 29’u ise canlı vericilerden gerçekleşti. Dünyaya göre kadavra canlı verici oranımız iyi. Kadavra bağışı konusunda kötü değiliz. Canlı vericiden çok kadavradan organ bağışı çok önemli. Yaşamayacak bir organdan yeni bir hayat oluşması çok önemli. Kadavradan organ bağışı gerçekleştiğinde 2 böbrek de ünitemizde kaldığı için bu konuda avantajlıyız. Başka ülkelerde böbrekler paylaştırılıyor” diyor. Organ bağışında bulunmak isteyenlerin Nefroloji bölümüne giderek veya Sağlık Bakanlığı’ndan form doldurarak başvuru yapılabileceğini söyleyen Behlül, “Nefrolojinin kapısı her zaman” açık diyor.

Diyaliz Hemşiresi Meral Hemşire:

“Aileler, organ bağışında bulunurlarsa, hastalarımızın da yaşam kaliteleri artar”

Beyin ölümü tanısı konulduğunda yoğun bakımdan gelen bilgi doğrultusunda aileyle görüşüldüğünü belirten Diyaliz Hemşiresi Meral Hemşire, “Aile bağışçı olursa, diyalizde olan tüm hastalara bilgi veriyoruz. Kan grubuna göre hastaları çağırıyoruz. Kadavrayla beraber hastaların kanları Türkiye’ye gidiyor. Burada diyaliz yılı ve yaş önemli. Böbrek hangi hastaya uyumluysa, ona göre seçim yapılarak ameliyat gerçekleşiyor” diyor.

Beyin ölümü gerçekleştiği durumda, ailelerin karar vermesinin zor olduğunun altını çizen Meral Hemşire, “Aileler, organ bağışında bulunurlarsa, hastalarımızın da yaşam kaliteleri artar. Hayata daha çok tutunurlar” diyor. “Parçalansın istemiyoruz” diyen aileler olduğunu da söyleyen Meral Hemşire, “Oysa normal bir ameliyat. Hatta doktorlarımız organ çıkarma ameliyatını o kadar bir özenle yapıyorlar ki normal bir ameliyat geçirdiğinizde bile son dikişleriniz estetik olmuyor mesela ama organ bağışında kadavraya özenle dikiş atılıyor” diyor.

İşini sevgiyle yapan, hastalara umut olan Meral Hemşire, “Bu adada böbrek nakillerinin yapılması için, yasaların geçmesinde Duriye Deren Oygar’ın katkısı çok büyük. Bu iş ekip işidir ve tüm ekip işini sevgiyle, şefkatle yapıyor” diyor.

Bu haber toplam 3914 defa okunmuştur