1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. 'ORGAN BAĞIŞI'NDA NEREDEYİZ?
ORGAN BAĞIŞINDA NEREDEYİZ?

'ORGAN BAĞIŞI'NDA NEREDEYİZ?

“BANA HAYAT GEREK!” Organ bağışıyla ilgili ülkemizde 1991 tarihli bir yasa var ama aslında yok. Biraz tuhaf ama böyle… Çünkü olan yasaya bakılarak böyle bir organ bağışı yapılması veya nakli durumunda hukuk dışı bir uygulama olabilir en

A+A-

 

“BANA HAYAT GEREK!”

Organ bağışıyla ilgili ülkemizde 1991 tarihli bir yasa var ama aslında yok. Biraz tuhaf ama böyle… Çünkü olan yasaya bakılarak böyle bir organ bağışı yapılması veya nakli durumunda hukuk dışı bir uygulama olabilir endişesiyle yasa uygulanamıyor. Yani organ bağışı ve nakli ülkemizde yapılamıyor. Böyle bir durumda olan kişi ya Türkiye’de ya da Güney Kıbrıs’ta yaşamının devamı veya kaliteli bir yaşam için çare aramak zorunda.

1991 yılında yapılan yasanın ismi doku ve organ nakli olarak yazılırken şimdi hazırlanan AB uyumlu tasarıda buna bir de hücre sözcüğü eklenmiş. Yine eski yasada olmayan tüzükler bu yeni tasarıya eklenirken yasanın önemi vurgulanmaya çalışılıyor. Kısa kısa maddelerle özetlenen 1991 tarihli yasanın yerine şimdi hazırlanan ve alt komitede görüşülmeyi bekleyen tasarı, her maddenin altında açıklayıcı fıkraları ve ayrıca hazırlanan tüzükleriyle konuya verilmesi gereken önemin verilmesi bekleniyor.

Bazı aralıklarla günlük haberlere de konu olan organ ihtiyacı ve ihtiyaç için insanlarımızın çare arayışları bütün toplumu üzüntüye boğuyor ama diğer yandan da çaresizlik veya alternatifsizlik bu üzüntüyü artırıyor. Böbrek nakli olamadığı için sürekli diyalize bağlı yaşamak zorunda olan insanlarımızın kalitesiz yaşamın kaliteli bir yaşama dönüştürülmesi için ve bu çare arayışlarını kolaylaştırmak için yapılan yasa çalışmalarının hızlandırılması oldukça önemli.

Şimdi iki şey aranıyor; Öncelikle yasanın erken geçmesi için gayret gösterecek vekiller ve daha sonra da “bana hayat gerek” çağrılarına olumlu yanıt verecek insanlar…  


Dr. Suphi Hüdaoğlu

K.T. Tabipleri Birliği Başkanı;

 

 

Organ bağışında yasa yetersizliği, sperm bağışında aşırı serbestlik var

 

Varolan yasayla ve yapılacak yasayla ilgili düşünceleriniz nedir?

Bu konuda bir yasamız var ama bu yasanın hem tüzükleri olmaması hem çağı karşılamaması nedeniyle kadük olduğundan bahsediyorlar. Hukukçular da bu yasaya göre birisinin organ nakli yapması durumunda suçlu duruma düşmesi gibi bir tehlike doğabilir çünkü vericilerle, alıcılarla ilgili bir düzenleme yok. Kadavradan alınacaksa beyin ölümünün ne zaman olduğu veya olup olmadığıyla ilgili bir durum var, canlıdan alınacaksa organ akrabalık bağları olmalı mı, ticari kaygı olmaması yani bir fakir bir zengine böbreğini satmamalı gibi düzenlemeler aranmalı.

Örneğin Türkiye’de akrabalık durumuna göre yapıyorlar veya çapraz uygulama yapıyorlar. Örneğin benim ailemden böbrek nakli için doku uyumum yoktur ama başka bir aileden yine böbrek sorunu yaşanırken o aileden bana uyan bir doku var, ailemden karşı aileye uyan bir böbrek var, o zaman böyle bir takasa yoluna gidilebiliyor.

Tabipler Birliği’nde bu konuyla ilgili Zerrin Akalın bir çalışma içinde… Sadece organ nakli değil, hücre ve doku nakli de var tüp bebeklerle ilgili… Tüp bebeklerle ilgili yumurta bankası ve sperm bankası gibi konularda kaygılar var. Bizde gönüllük durumunu aşan bir durum olduğuyla ilgili bazı endişeler var. Hatta cinsiyet belirlemeyle ilgili sağlık koşulu olmaması durumunda böyle bir seçimin yapılmaması gerektiği konusunda görüşler var. Dünyada böyle uygulanıyor. Yani cinsiyet seçimiyle ilgili tüp bebek yapılması durumu yokken aksine bizde sırf erkek bebek için Türkiye’den ülkemize gelenler olduğu söyleniyor. Bunun da kısıtlanması lazım.

Yani organ naklinde bir yasa yetersizliği varken tüp bebekle ve yumurta, sperm bağışıyla ilgili de aşırı bir serbestlik var.

 

ORGAN MAFYASI

Organ mafyası tabii ki çok büyük tehlike… Onun için birçok ülke ticari kaygının dışında olmalıdır prensibini koyuyor. Para uğruna yapılırsa mafya ve aracılar türeyecek ve insanlara bazı organlarını ipotek ettirecek. Ondan sonra böbreğini sat da borçlarını öde gibi bazı durumlar ortaya çıkabilir.Bir verici tamamen gönüllülük esasına göre vermeli organını, donörlerin de, herhalde ülkemizde kadavra olacak bunlar, onların da beyin ölümlerinin ispatlanması lazım. Doktorlardan oluşan bir heyet oluşur ve bu doktorlar “beyin ölümü gerçekleşmiştir” dedikten sonra o ailenin de izni varsa organ alınmalı. Eğer bunda da bir kuşku varsa o da başka şeyler getirir.

Şimdi ben çıkıp organlarımı bağışlıyorum desem ve bir şeyler imzalasam böyle bir uygulama yapılamaz mı diye sorsam da böyle bir yasanın olmaması nedeniyle organların bağışlanamadığını söylüyor doktor Hüdaoğlu…

Şimdiye kadar ne yaptık peki? Organ nakli ihtiyacı olan kişiler, aieleler oldu, ne yapıldı?

Bunlar ya Türkiye’de, ya Güney’de böbrek nakli gibi canlı verici varsa tahlillerini yaptırdılar, uyuyorsa gidip nakil yaptırdılar.

 

ÇAĞDAŞ ÜLKELERDE BAĞIŞ VE NAKİL

Avrupa’da bu işler nasıl oluyor?

Daha sosyal. Mesela İngiltere kalp naklini dahi çok başarıyla uygulayan bir ülkedir. Aileler de duyarlı olduğu için, vefattan sonra yani beyin ölümünden sonra birçok organ kullanılabiliyor. Böbrek, kalp, karaciğer, akciğer, göz, kornea gibi nakillerde çok yaygın kullanımları var. Bu yüzden diyaliz hastaları göreceli olarak azdır ama bizde nakil yapılamadığı için diyaliz hastaları çoktur. Haftada iki-üç kere diyalize giriyorlar, daha kalitesiz bir yaşam sürüyorlar.

Dr. Suphi Hüdaoğlu şu anda Meclis’te alt komiteye gelmesi beklenen organ bağışı ve nakliyle ilgili tasarıdaki sadece devlet ve üniversite hastaneleri ibaresinden memnun değil. Aynı koşulları sağlayan özel hastanelerin de olması gerektiğini savunuyor. Bazı nakillerde uzmanlaşmış kurulular olabileceğini, örneğin Güney’de sadece böbrek nakli yapan yerler olduğunu belirtiyor Hüdaoğlu ve bu koşulları sağlayan yerlerin de konularında uzmanlaşabileceğini söylüyor.

Şu anda 90 civarında diyaliz vakasının olduğunu anlatıyor Suphi Hüdaoğlu ve bu sayının şu anda Türkiye’de ve Rum tarafında nakil yapılabilmesinden dolayı bu sayının olduğunu söylüyor. Yani yılda 150’ye yakın böbrek nakli ameliyatı olabileceği tahmin ediliyor. Nakil yasası çıkması halinde bu sayının 20-30 civarına inebileceği de tahmin ediliyor.

 


 

Özdil Nami

Meclis ‘AB Uyum Yasaları Alt Komitesi’nin CTP’li üyesi  

 

Organ bağışı ve nakli ile ilgili tasarı AB uyum yasalarıyla ilgili komitemizde bulunuyor. Şu anda elektronik haberleşme konusundaki tasarı ile ilgili çalışıyoruz. Ancak bu tasarı bittikten sonra öncelik organ bağışı ile ilgili tasarıya verilecek.

Şu anda bu konuyla ilgili bir yasamız var ancak yasada boşluklar var, uygulamak hukuki açıdan sakıncalı, uygulanamıyor. Bu yüzden de Komite’de organ bağışıyla ilgili tasarı önem kazanıyor.

 

 

 


 

İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Duriye Deren Oygar, mecliste hazırlanan ilgili tasarıya katkılarını koyarken özellikle böbrek bağışı ve nakli konusunda önemli bilgilere sahip. Özelde böbrek ve genelde organ, doku ve hücre bağışı ve nakli konusunda sorularımızı yanıtladı;

 

Diyalize bağlı 182 yaşam

 

Ülkemizde böbrek hastası, diyalize bağlı yaşam sürdürenlerin sayısı kaçtır? Kaç kişi böbrek nakli beklemektedir?

Diyalize bağlı yaşam sürdürenlerin toplam sayısı 182. (150 hemodiyaliz, 32 periton diyalizi). Bu hastaların yaklaşık %80’i nakil bekleme listesine alınabilir durumdadır.

 

Böbrek nakli bekleyen bir hasta için nasıl bir çözüm uygulanır?

Böbrek nakli bekleyen derken ‘kadavra naklini bekleyen’ demek isteniyorsa; Şimdiki şartlarda hastalar kurulla Türkiye’ye gönderiliyor ve oradaki listeye yazılıyorlar. Ancak bunun için TC kimlik kartı almaları gerekiyor. Uygulanımda görülse de pratikte sonuç aldığımızı söyleyemeyiz çünkü Türkiye’nin kendi listesi yeterince kabarık ve biz Türkiye’deki merkezlere en azından göreceli olarak uzağız.

 

Mecliste görüşülmeyi bekleyen organ bağışı ve nakli ile ilgili yasada öne çıkan neler var?

AB hücre ve doku nakli direktifi ışığı altında ‘hücre, doku ve organ’ şemsiye yasası olarak hazırlandı ve akabinde altına 3 adet tüzük yapılması planlandı. Şemsiye yasa nakillerin günümüz şartlarına uygun ve kontrollü yapılabilmesi için her adımı detaylandırılarak 3 yılda benim de içinde bulunduğum sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan bir komite  tarafından yazıldı. Yaklaşık 1 yıldır mecliste geçirilmek için bekliyor. Altında oluşturulacak olan tüzüklerden birincisi  komitemiz tarafından bitirildi (Yardımlı üreme tüzüğü). Halihazırda ise ikinci tüzük yani ‘organ tüzüğü’ üzerinde çalışmalara devam ediyoruz.

 

Çağdaş bir ülkede bu organ bağışı sistemi nasıl çalışır?

Çağdaş ülkelerde organ bağışı sistemi bir ağ seklinde ve birden fazla ekibin iştirakıyle uygulanır. Beyin ölümü tespit edenler, nakil kararı verenler,  organı alanlar, organı transfer edenler ve nakli yapanlar;  bu ekipler arası bağlantıyı  ve ekiplerle aile arasındaki bağlantıyı oluşturan koordinatörler bu ağ içerisinde çalışır. Herkesin kendine göre eğitimi sertifikalıdır ve yasayla belirlenmiştir. Ağın her adımı yasayla detaylı denetlenir. Organ bekleme listesi oluşturulur ve liste medikal ve etik kuralların yanında yasal kurallarla belirlenir.

 

Organ bağışını kimler yapabilir, kimler organ bağışı kararını verebilir?

Organ bağışı derken de kadavradan bahsediyorsanız; temelde iki şekilde olabilir:

‘Opting in’ sağlık bakanlığında ölüm anında vermek isteyenlerin listesi olur veya, ‘Opting out’ sağlık bakanlığında vermek istemeyenlerin listesi olur ancak ‘opting in’ durumunda dahi beyin ölümü halinde hasta yakınlarından da onay alınması tercih edilir. Aslında ülkeden ülkeye yasal düzenleme fark edebilir.

Beyin ölümü tanısını bir anestezi ve re-animasyon uzmanıyla birlikte bir nöroloji ve/veya nöroşirürji uzmanı koyar. Nakil canlıdan veya kadavradan olabilir. Her iki durum için ayrı ayrı bir dizi tetkiki kapsayan protokoller vardır. Bu protokoller alıcıya ve vericiye uygulanır. Uygunluk durumunda kararı, böbrek nakli için bir nefrolog, kalp nakli için bir kalp cerrahı, karaciğer nakli için bir gastroenterolog, kornea nakli için bir göz hastalıkları uzmanı ve kemik iliği nakli için bir hematoloğu kapsayan ekipler karar verir.

 

 

 

Bu haber toplam 2162 defa okunmuştur