Organik ilişkiler
Ne yazık ki eski dostluklar, paylaşımlar artık yok… Haftaya başlarken daha olumlu şeyler yazmak isterdim ama akla ilk gelenler olumsuz şeyler olduğuna göre demek ki etrafımızda yazılmayı hak eden olumlu gelişmeler yok.
Şöyle bir bakın çevrenize ve düşünün; Özellikle eski paylaşımları olanlar, şimdilerde o eskiyi yaşamak mümkün mü artık arkadaşlıklarda?
Mümkün değil çünkü dostlukların, paylaşımların yürümesi için insanın bencil duygularının olmaması veya en alt seviyede olması gerekiyor…
Eskiden o düzeydi belki ama artık değil… Gelişen yaşam tarzları, biçimleri, geçim kavgası, hayatta kalabilmek için verilen mücadele artık bir başkasını geçebilmekle, hakkını gasp edebilmekle mümkün olabildiği için artık o eski dostlukları yaşamak mümkün olamıyor…
Veya yaşamanın şartının sadece bir başkasını alt etmek olduğu gerektiği gibi bir algı oluştuğu için bunu yapmak zorunda hissediyoruz kendimizi… Böyle olunca da arkadaş edinmekten, dostluk kurmaktan kaçar olduk.
Dost edinmekten kaçınanların birinci gerekçesi dost olmadıkları kişiyi ezip geçmek daha kolay olacağı için olabilir veya diğeri de işte bu gerekçeyle yani bir anda kazık yiyip ortada bırakılabileceği için dost edinmekten korkar olmak.
* * *
Şu anda elimdeki kitapta savaşın verdiği yıkımdan kendine kazanımlar çıkarmaya çalışanları anlatırken kitapta iyi insanlar da var ancak yukarıda anlattığım şekilde ‘dost’ diye bildiklerinden kazıklar yiyenler de az değil. Birine güvenip, umut bağlamak, her zaman yanında olacağını sanıp bir anda ortada kalmak, defalarca travmalar yaşamak ve bu travmaların ardından defalarca ayakta kalmaya çalışmak…
Birileri savaşın, yıkımın, ganimetin haksız kazancını kendi hakkıymış gibi sahiplenerek gününü gün ederken, o yıkımın içinde sayısız ‘kazık’ları çıkarmaya çalışan diğerleri…
Bu gibi yaşam döngüleri sadece kitaplarda olmuyor… Gerçek hayatta da çok yaşıyoruz… Ülkemizde özellikle çok. Zaten kitaplar yaşananların kitap sayfalarına yansımış izdüşümleri değil mi çoğu zaman…
İşte 74 sonrası bizde yaşananlar; Kimileri ganimet zengini olmuş, kendini sınıf atlamış olarak görürken, kimileri statükonun sürdürülebilirliğini sağlamak için söylenenleri yapıp da cebine konanların rahatlığını sürerken kimileri de bu yaşam tarzını reddetmiş, kendi saygınlığını kaybetmeden yaşamayı devam ettirmeyi deniyor. Bu gibi yaşam tarzlarının ve insanların hâlâ çok olduğunu söylemek isterdim ama maalesef bu çarkın dişlileri arasına kapılıp giden insan sayısı ‘masum’ kalandan çok fazla…
* * *
Son zamanlarda beslenme biçimi yeniden organik besinleri seçip yemeye dönmüşken veya dönmeye çalışırken yaşam tarzımızda, ilişkilerimizde de eskiden olduğu gibi ‘organik ilişkileri’ seçebilmenin arayışına girmek gerekir diye düşünüyorum.
Çıkarsız, verilen sevginin karşılığını beklemeden, samimi, kurulan arkadaşlık ilişkilerinin ille de bir karşılığının olması gerektiği zannından uzak, saf, temiz duygular… Biraz fazla romantik oldu, farkındayım ama yaşımın müsaitliği gereği ben böyle ilişkileri hatırlıyorum ve çok arıyorum.
Kayıp su
Kıbrıs’ın güneyinde suyun %40-50’sinin kayıp olduğu söyleniyor… Bozuk su sayaçları, kaçak su ve eskimiş borular nedeniyle suyun neredeyse yarısının kayıp olduğunu Alithia gazetesi yazmış. Rum Su İşleri Dairesi yetkilisi bunun yılda 2 milyon Euro’luk kayba neden olduğunu belirtmiş. Devletin haber ajansı TAK, bu haberi Rum basınından alıp yayınlarken ve tabii ki günlük gazetelerimiz ve internet sayfalarımız da bunu görüp sayfalarına alırken Türkiye’den gelen suya rağmen tarafımızda hâlâ su sıkıntısını çekildiğini de hatırlamakta yarar var. Henüz daha bu suyun ulaşamadığı yerleşim yerleri varken ama bu su gitmiş gibi su faturaları kabarık ödenirken, henüz daha kullanma suyu olarak tarımda kullanamazken ve Geçitköy barajına dolan suyun gidecek başka yer olmadığı için tekrar denize döküldüğü bilinirken güney taraftaki su kaçağının öne çıkarılması doğru olmaz. Tabii ki çok fazla miktardaki su kaçağının haber değeri büyük, zaten güney basınından alınan bir haber ve kendi yetkililerinin açıklaması… Ancak devletin haber ajansının su bolluğunda suyun ulaşmadığı yerler nedeniyle narenciyenin hâlâ can çekiştiğini, tarımın ihtiyacı suyun gitmediğini, hayvancının susuzluk nedeniyle zorluklar yaşadığını da haber yapmasında yarar var.
Eskilerin sözleri
Eskiler Ağustos’un ilk yarısı yaz, ikinci yarısı kış veya kışın başlangıcı derlerdi. Ama bu bilgiler de galiba iklim değişikliği sonrasında artık rafa kalkacak bilgiler arasına giriyor yavaş yavaş… Baksanıza Ağustos’un yarısını geçtik ama hâlâ yazın aşırı sıcaklarını geçemedik. Meteorolojinin bilgileri arasında var mı bilmiyorum ama belki eskiler hâlâ haklı çıkarlar, ben yanılırım ve bu satırlar okunurken biraz serinlik girer pencerelerimizden ve belki biraz yağmur damlaları vurur camlara…
Hesap ortada!
6 haneli apartmanda bir daire Baflı Hasan’la Sevinç, diğer altı haneden biri de Leymosunlu Hüseyin’le Fatma… 12 haneli var diğer yanda… Girneli Ethem ve Cemaliye ile çocukları… Bir daire de Mağusa’dan gelenler var; Hatice ile Süleyman… Henüz yeni evliler… Başka? Ha bir de Girne’de doğmuşlar ama babaları Lefkoşalı galiba, anneleri de oralardan bir köyden… Sema ile Salih… Eeee diğer daireler? Hesaba göre 19 daire daha var. Tamam işte buralardan olanları saydım. Hesabı da sen yaptın, hesapta yanlışlık yok!
Hak'tan ve faziletlerden mahrum olan bilgi, hilekârlıktır, onun akıl ve zekâ ile alakası yoktur.
Eflatun