1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Ortak Açıklama Krizi Ve CTP-BG’nin Önemi
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Ortak Açıklama Krizi Ve CTP-BG’nin Önemi

A+A-

Eroğlu – Anastasiadis görüşme süreci gelecek ay içinde başlayacak. Taraflar biliyor ki, masaya oturdular mı, üçüncü  tarafların makul göreceği bir neden olmaksızın o masadan kalkmak hiç de kolay değildir.
Örneğin, 2004 referandumundan sonra Rum lider Papadopulos’un Talat’la kahve içmekten bile kaçınması bundan dolayı idi. Yani, başlangıçlar hep zor oluyor ve ‘başlangıç vuruşu’ da liderlerin sürece ilişkin niyet ve vizyonlarını ortaya koyan bir ortak açıklama oluyor.
Talat – Papadopulos görüşmelerin ön aşaması olarak teknik komiteleri başlattıklarını ve bu süreçten neler beklediklerini 8 Temmuz 2006’da ortak açıklama ile duyurmuştu. BM Genel Sekreteri de BM Güvenlik Kurulu’na yazdığı 25 Temmuz 2006 tarihli mektubunda liderlerinin bu ortak açıklamasında vardıkları mutabakatın doğrudan görüşmeleri engellemeyi değil kolaylaştırmayı hedeflediğini yazmıştı. İşler iyi gitmedi, Papadopulos masaya oturmaya cesaret edemedi.
Sonra Talat – Hristofias dönemi geldi… Önce 23 Mayıs 2008’de, arkasından da 1 Temmuz 2008’de ortak açıklama yaparak, görüşme süreci ile ilgili vizyonlarını Kıbrıs ve dünya kamuoyu ile paylaştı. Liderler, 25 Temmuz’da da, bütünlüklü çözümü hedefleyen görüşmeleri 3 Eylül’de başlatacaklarını duyurdu.
Bunlar hep yeni süreçlerin başlangıcındaki ortak açıklamalardı. 2010 yılında Eroğlu seçilince, Talat – Hristofias görüşme sürecini kaldığı yerden devam ettireceğine dair BM’ye yazılı güvence verdi. Yeni bir süreç olmayacağı nedeni ile de liderlerin ortak açıklama yapması bir ihtiyaç değildi.
Şimdi Anastasiadis geldi… Eroğlu, Anastasiadis’in de kendisi gibi yapmasını ve Eroğlu – Hristofias sürecini kaldığı yerden devam ettireceğini yazılı olarak BM’ye teyit etmesini istedi. Anastasiadis’in niyeti ise süreci yenilemek, geçmişi çehiz gibi devralmak değil… Bunu tescil ettirmek için de liderlerin, yeni sürece ilişkin düşünce ve vizyonunu içeren yeni bir ortak açıklama yapmasını istedi, bu yeni ortak açıklamanın içeriğini de empoze etmeye kalkıştı.
Kıbrıs Türk tarafı bu aşamada ortak açıklamanın içeriğini tartışmaya başlayarak ve karşı öneri de yaparak stratejik ve büyük bir hata yaptı. Eğer ortak açıklama yapılmasına katılıyorsanız, sürecin yeni baştan başlamasına ve yeniden tanımlanmasına izin veriyorsunuz demektir. Yani, geçmiş dönemde yapılanlar dosyalarda rafa gidecek… Yeni başlayacak olan sürecin de öyle, Kıbrıs Türk tarafının açıkladığı gibi, iki ay içinde tamamlanıp, Mart 2014’de referanduma gitmesi pratikte olası değil. Dolayısıyla, ya ortak açıklama fikrinin yersiz olduğu, eski sürecin devam edip yıl sonuna tamamlanması stratejisi sürdürülecekti, ya da ortak açıklama ile yeni bir sürece başlanacağı ve bu sürecin takvimlenmesi gerektiği üzerinde durulacaktı.
Şu anda Anastasiadis, süreci yenilettirmek ve çözüm için zamana oynayabilmek üzere bir adım öndedir. Peki, Eroğlu bundan şikayetçi mi?! Hayır… Ona kalsa, süreç ne başlasın, ne de çözüme çıksın; ancak bunu ne Kıbrıs ne de dünya kamuoyu önünde söyleyemiyor. Dolayısıyla, Anasatasiadis başarabilir ama Eroğlu kazanacak… Ve ilk belirtiler de ortak açıklamanın içeriğine yönelik olarak Türk tarafının yaptığı önermelerdir. Anastasiadis ‘kaş yapayım derken göz çıkardı’ğını sonradan fark edecek…
Bu aşamada sürecin doğru raya oturması ve ray değişmeden gitmesi için CTP-BG’nin etkin olması gerekiyor. Güney’den de AKEL’in katkısı olabilse, CTP-BG’nin işi kolaylaşacak ama 2004 referandumundaki tutum ve tavrı nedeniyle AKEL’e ne kadar bel bağlanabileceği de müphem… Dolayısıyla, görüşme sürecinin en kısa sürede sonuç almak amacı ve hedefi ile başlatılması ve sürdürülmesi için CTP-BG devrede olmalı, beraberine çözüm ve barış güçlerini de alarak süreci yönetmelidir. 
CTP-BG’nin işi çok… Anastasiadis hata yapıyor, Eroğlu yanlış yapıyor, Türkiye kendi çıkarlarının hassasiyetine odaklı startejiler uyguluyor, AB ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üyeliğe kabul etmekle günah işliyor, BM 50 yıldır Kıbrıs’ta çözümü bulamıyor, Kıbrıslı Türklerin derin ve büyük sosyo-ekonomik ve sosyo-politik sorunlarını var… Hepsinin de yarattığı sıkıntıların çaresi CTP-BG’de ve onun büyük ortağı olduğu hükümetinde.
Yani CTP-BG’liler hem yürüyecek, hem sakız çiğneyecek, yetmedi şarkı da söyleyecek… İşte şimdi bazı şeylerin sırası değil… Her CTP-BG’li, ama bıyıklı – bıyıksız, ama dinozor – genç, sorumluluklarını ve devrimci değerlerini kendi kendine hatırlatmalı ve her bir yoldaş CTP-BG’nin Kıbrıslı Türklere olan yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için parti içi sinerji yaratmalıdır. Kolay gele…

Bu yazı toplam 2330 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar